*Bu sayfa, sitemize gelen, sitemizdeki ana sayfaların formatına denk düşmediği için bu sayfalarda değerlendirmediğimiz, ancak paylaşmaya değer bulduğumuz yazıların sunulduğu bir havuz olarak tasarlanmıştır.

 Yağmalamanın yeni adı: başarı!

Öznur Çolakoğlu Cam

Uluslararası alanda elde edilen başarıları formüle edecek olursak, “sentez+yağmalama=başarı.” Farklılıklar sentezlenip içerisine biraz da herhangi bir kültürden yağmalanan değerler katılınca başarı kaçınılmaz oluyor!



BAĞDAT’IN VE Bağdat şehir müzesinin yağmalanışının üzerinden bir sene geçti ama fotoğraflar ve görüntüler zihin arşivlerimizde halen toz tutmadan duruyor. Zira her gün yeni bir yağmanın farklı versiyonlarını görüyoruz.

Amerika Irak’ı vurduktan sonra tüm dünya kamuoyu, kalabalık bir topluluğun boş ve kafa karıştıran bir uğultu çıkarması gibi, sadece uğuldamakla yetinmişti. Sözde herkes çok üzülmüş, çok sinirlenmişti. Lakin aylar, seneler geçtikçe anlıyoruz ki gerçek hiç de öyle değildi.

Her gün ve hatta her saat birşeyler yağmalanıyor. Mağaza isimlerindeki şık isimler önceleri pek hoşumuza gidiyor. Batı hayranı yurdum insanı böyle güzel sentezlere bayılıyor. Hatta malumunuzdur ki, bu tarz reklam cıngılları da pek bir beğeniliyor. Aslında bir türlü farkına varamıyoruz, her türlü yabancı kelime dilimizi kemiriyor, yağmalıyor.. Önce gülünüp geçilen çok şey sonradan normalleşiyor. Ahlâk etikleşip, haramlar form değiştirerek helalleşiyor ve her bir sentez peşinden yeni bir yağmayı getiriyor.

Uluslararası alanda elde edilen başarıları formüle edecek olursak, “sentez+yağmalama=başarı!” Farklılıklar sentezlenip içerisine biraz da herhangi bir kültürden yağmalanan değerler katılınca başarı kaçınılmaz oluyor. Türk kadınıyla Batı imajı sentezleyip biraz da Osmanlı’dan yağmalanan değerler katıp meydana çıkardığınız eseri dünya pazarında satışa çıkarttığınızda, satılmaması sözkonusu olmuyor.

Geçen seneki uluslararası şarkı yarışmasında seslendirilen ve Osmanlı haremlerindeki bir cariyenin feryadını dile getiren İngilizce şarkı sırf bu yüzden birincilik almamış mıydı? Bunu farkeden intelijansiyamız boş durmadı, elini çabuk tutarak bir sene içerisinde daha nice yağmalamadan, nice güzel sentezler üretti. Ne de olsa Batı bunu beğenmiş, bunu sevmiş ve başarıyla ödüllendirmişti.

O yüzden bu yeni sentez+yağmalama karışımından oluşan tüm ürünler bu yılın Mayıs ayında yapılan uluslararası şarkı yarışmasında da sergilendi. Bu yarışmada da neler yoktu ki... Sunucumuzun kıyafetinden tutun da, geçen yılın birincisi şarkıcımızla beraber rakseden semazenlerimize kadar herşey, günümüzün iğrenç sentezlerinden başka birşey değildi. Önde neredeyse çırılçıplak göbek atan nemenem bir şarkıcıya tepeden tırnağa giyinik semazenler eşlik ediyor, vücuttaki çıplaklıktan artakalan her yan Osmanlı motifleri kullanılarak örtbas edilmeye çalışılıyordu. Modern bayan kimliğinin getirdiği her türlü baştan çıkarıcı unsur sonuna kadar kullanılarak elde edilen janjanlı vücutların üzerine birkaç parça Osmanlı esintisi eklenerek günümüzün sentezlerinden, günümüz yağmalamalarından biri daha başarıyla sonuçlandırılmış oluyordu..

Şarkı aralarında gösterime giren Türkiye’nin muhtelif yerlerinden görüntüler ve modern Türk imajı seyircilere şu mesajı vermiyor muydu: “Ey tek dişi kalmış canavar! Bak, Türkiye’de halen bir sürü güzellik ve yağmalanmayı bekleyen, el değmemiş bir kültür seni bekliyor. Haydi, çıkart gerçek kimliğini dışarı ve bu yeni sentezimizi de afiyetle midene indir.”

Bağdat’ta müze yağmalayanlar, yağmaya göz yumanlar meğerse hafiften hisse alıyorlarmış bu işten. Her yağmadan elde edilenler, yağmayı yapana kar kalıyormuş meğer...

Belki de o yüzden, yağmalamanın yeni adı: “başarı!”

  13.07.2004

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut