Serbestiyet

Den Lebenden zur Mahnung: “Yaşayanlar için bir uyarı”

Şu tutumdan uzak dur. Şu damgayı kullanma. Şu söylem ile arana mesafe koy. Ateşle oynama. Ötekileştirme. Tehdit gibi gösterme. Tehdit etme. Dikkat et, düşünerek konuş, aklıselimle hareket et. Yoksa kazanayım derken herkese kaybettirir, ülkene yazık eder, nice hayatı heder edersin.


TEMMUZ AYININ ortasında, bir program vesilesiyle bir hafta boyunca Stuttgart’daydım. Almanya’nın güneybatısındaki Baden-Württemberg eyaletinin merkezi olan bu şehirde misafireten kaldığımız mekân, şehrin meydanına ve merkezine çok yakın konumdaydı. Bu mahallenin deyim yerindeyse bir ‘adliye mahallesi’ olduğunu, şehre vâsıl olduğumuz akşamın sabahında bir alt caddede birikmiş onlarca polis arabası dolayısıyla öğrendim. O kalabalığın, kuvvetle muhtemel, o gün görülen bir ağır ceza davasıyla ilgili olduğunu söyledi mihmandarımız. Bu semtteki mesken niteliğinde gözükmeyen binaların hemen hepsinin farklı derecelerde mahkemeler olduğunu yine ondan öğrendik.

Sonraki günlerden birinde, kaldığımız süre boyunca bizi en güzel şekilde ağırlamak için çaba gösteren dostlarımızdan birinin mihmandarlığında, şehrin orta yerindeki büyük ve geniş parkta sabah yürüyüşü yapmayı planlamıştık. Güneş henüz doğmuşken, belediye binasının ve eyalet meclisinin olduğu yerden başlayıp yeniden inşa edilmekte olan tren istasyonunu teğet geçerek Neckar nehri kıyısına kadar uzanan yaklaşık on kilometre uzunluğundaki parkta yürüyüş yapmak üzere yola çıktığımızda, bizim sokağın hemen iki sıra aşağısındaki caddede, mihmandarımız bir binanın önündeki üç sütuna dikkatimizi çekti ve bu sütunların Nazi (Nasyonal Sosyalizm) zulmüyle alâkalı olduğunu bize anlattı. Burası, Naziler döneminde de adliye binası imiş. 1933-1944 yılları arasında, hukukî ilke ve prosedürlere riayet etmeyen bir yargılama süreci sonunda bu binanın iç avlusunda 423 insan Nazilerce infaz edilmiş. Yani Nazi yönetimi, 21 kadın ve 402 erkeği burada farklı gerekçelerle suçlandırıp idam etmiş. İlgili sütunların birinde suçlamaların ve yargılamaların tamamı ‘hukukîliği şüpheli’ durumda iken, bu 423 arasında yüz kişiden fazlasını idama götüren sebep, Nazi muhalifi olarak nasyonal sosyalizm aleyhine broşür dağıtmış veya söz söylemiş olmalarıymış. Üç sütundan birinde, yargılamalar ‘hukukun üstünlüğü’ne göre yapılmadığı için, 1946’dan itibaren Nazi yargı sisteminin verdiği kararların aşama aşama bozulduğuna, yine bu sebeple 23 Mayıs 1949 tarihli Anayasanın 102. maddesiyle idam cezasının kaldırıldığına dikkat çekiliyor. Bu açıklamaların ardından hem bu sütunda, hem de diğer iki sütunda Nazilerce idam edilen kişilerin isimleri, idam tarihleri ve haklarındaki suçlamalar tarihine göre sıralanıyor. Okuduğumuz isimler, Nazi yönetiminin yegâne düşmanının ‘Yahudiler’ olmadığının, onlara göre ‘saf Alman’ da olsa bir insanın eğer Nazi zihniyetini onaylamıyor, üstelik muhalefetini de açıkça ifade ediyorsa göstermelik bir yargılamayla pekâlâ katledilebildiğinin delili niteliğinde…

Bir sokağı caddeye bağlayan köşedeki üç sütun, hikâyesini öğrendikten sonra, bambaşka bir nitelik kazanmıştı gözümüzde. Hüzün ve esefle bu üç sütuna tekrar baktıktan sonra, yürüyüş yapacağımız parka ulaşmak için hemen yakındaki merdivenden alttaki caddenin kaldırımlarına doğru indiğimizde, orada da bir yazıyla karşılaştık. Az önce gördüğümüz sütunlar ile kaldırım arasındaki duvarın en üst kısmında, taşlara kazınmış tahminen onbeş metre uzunluğunda bir yazı… Mihmandarımız, burada yazılanın yukarıdaki üç sütunun tamamlayıcısı niteliğinde olduğunu bize açıkladı. Taşa kazınmış cümlede Nazi yargısınca bu binanın iç avlusunda öldürülen yüzlerce insanın hatırası yâd ediliyor ve anıtın “yaşayanlar için bir uyarı” niteliğine dikkat çekiliyordu.

O anıtın orada, tam da dörtyüzün üstünde insanın hayatının sonlandırıldığı yerde olmasının sebebi işte buydu: “yaşayanlar için bir uyarı.” Burada 1933’ten başlayarak 1944’e, Nazilerin daha uzun süre ayakta kaldığı başka bazı şehirlerde ise Nisan 1945’e kadar süren sözümona ‘adalet’...


Bu yazının tamamını,
serbestiyet.com’da okuyabilirsiniz.

  30.07.2022

© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut