ABDULLAH B. Abbas, Resûlullah aleyhissalâtu vesselamın amcası Hz. Abbas’ın oğluydu ve genç bir sahabi olarak zekâsındaki parlaklık ile öne çıkıyordu. Peygamber Efendimizin “Allahım! Onu dinde fakih kıl ve te’vili [Kur’ân’ın mânâlarını anlayıp yorumlamayı] öğret!” duasına da mazhar olmuştu. Nitekim, sonraki hayatı da bu nebevî duanın gösterdiği istikamette ilerlemişti.
İbn Abbas, bu duanın gösterdiği istikamette ilerlemenin bütün mü’minler için geçerli bir yolunu biliyordu: düşünerek okumak...
Onun iki sözü, bu bakımdan çok öğreticiydi. Sadece dört satırdan ibaret iki âyeti, Zilzâl ve Kâria sûrelerini zikrederek, şöyle diyordu:
“İzâ zülzilet ve el-Kâria sûrelerini yavaşça ve düşünerek okumak, benim için Bakara ile Âl-i İmrân sûrelerini hızlı bir şekilde okumaktan daha sevimlidir.”
Bu sözüne tamamlayan bir diğer sözü ise şu şekildeydi:
“Bakara ile Âl-i İmran sûrelerini yavaşça okuyup mânâlarını düşünmek, benim için bütün Kur’ân’ı bir çırpıda okumaktan daha sevimlidir.”