Devlet yüzlü

ÂYETİN HABER verdiği üzere, secdenin de, secdesizliğin de eseri görülür yüzde.

Yine Kur’ân Hesap Günü sırada bekleşenlerin iç dünyalarında olup biteni, yüzlerin şekli ve rengiyle tarif eder.

Beri tarafta, okuduğum yüzlerce ihtida öyküsünde sıklıkla karşıma çıkan bir gerçek vardır: Medya üzerinden hep ‘barbar’ ve ‘terörist’ olarak tanıdığı Müslümanlardan biriyle ama okulda, ama işyerinde, ama komşuluk dolayısıyla ilk defa bizzat yüzyüze gelen ecnebilerin yaşadığı tedirginliğin yerine sırasıyla merak-ilgi-sevgi-saygı almışsa, bir sebebi tanıdığı mü’minin yüz ifadesidir.

Yüze de akseden sekîne hali.

Yüzün uyandırdığı emniyet.

Hele o yüzün sahibine her anında ‘infak’ sevabı kazandıran içten tebessüm…

Buna karşılık, kime yüzler vardır ki, bana cehennemi hatırlatır.

Kimi sıcağıyla yakan, kimi soğukluğuyla…

Yıllar yılı, otobüste, trende, vapurda seyahat etmişliğimle, bilhassa vapurda karşıma çıkan yüzlere bakıp, yaptığı işi, taşıdığı inancı, benimsediği ideolojiyi, oy verdiği partiyi bile açıkça söylüyor gibi geliyor artık bana yüzler.

Ve en önemlisi, o kişinin vicdanî durumunu…

Bunun bana has bir durum olduğunu da sanmıyorum.

Allah’ın izniyle üç çocuk büyütmüş bir baba olarak, daha altı aylık yahut bir yaşında bir bebeğin dahi, yüzlere bakıp artı veya eksi ‘elektrik’ aldığını; yüze bakıp emniyet veya korku, sevinç veya endişe duyduğunu gözlemlemiş haldeyim çünkü…

Durum bu olunca, televizyonlarda, hele ki bazı kanallarda sıklıkla karşıma çıkan yüzler, gariptir, beni sinirlendirmekten öte, gülümsetiyor.

Ağızlarından çıkan sözler ne kadar mizansız, ne kadar güce tapıcı, ne kadar korkuyu ve öfkeyi kutsayıcı olursa olsun, o yüzler beni gülümsetiyor.

Hazin bir gülümseyiş ama…

Biraz da hınzır bir gülümseyiş…

Belli kanallar var, belli yüzler çadır kurmuş oralara…

Devlet yüzler diyorum onlara.

Devlet yüzlüler.

Durum kötü, herşey berbat, ortalığı boş bırakmayacaksın, vuracaksın kafasına, gösterelim günlerini diye bağıran yüzler…

Bir devlet yüzlüler galerisi var hafızamda

367 Sabih…

Kapatmacı Vural…

Fırıldak Tuncay…

Cevizkabuğu Hulki…

Devletin malı Deniz…

Ve daha niceleri…

Devlet yüzlüler var etrafımızda.

Sevgisiz.

Tebessümden nasipsiz.

Tebessüme teşebbüs ettiğinde ise tebessüm edemeyen.

İnsana ‘tebessüm’ ile ‘sırıtmak’ arasındaki farkın kasların kendiliğinden veya zoraki kasılıp gevşemesiyle ilgili olduğunu insana farkettiren.

Bu yüzleri görünce, tebessüm ediyorum demiştim, evet.

Biraz hazin, biraz hınzır bir tebessüm hem de…

Hazin; çünkü bir tarafım acıyor onlara. Yüze bu şekilde akseden bir ruh halini, yüze bu şekilde yansıyan bir duygu durumunu hiçbir insana yakıştıramıyorum.

Hınzır; çünkü bu yüz ifadesiyle ‘demokratik yoldan’ bir milim ilerleme kaydedemeyeceklerini; bu yüzle kimseye emniyet, huzur, asayiş, güven, sevgi, saygı telkin edemeyeceklerini; iş demokrasiye kaldığı sürece bu yüzlerin hep sınıfta kalacağını yüzümdeki iki gözle görebiliyorum.

İşin garibi, kendilerine gülümsemeleri tavsiye edilse de, demokratik yolda hep kaybeden olacaklar.

Çünkü en fazla, o meşhur Mesut Yılmaz gülüşünden öteye geçemeyecek gülümseyişleri. Çünkü, en az o derece zoraki…

Millet niye bizi dinlemiyor diye öfkeli hepsi.

Niye bizi değil de, onları dinliyor diye.

Oysa herşeyi bilen onlar. Hem herşeyi gören…

Bir yerde görsem kendilerini ve az biraz olsun can kulağıyla dinleme umudu görebilsem.

‘Devlet yüzlü’ tabirini aktaracağım kendilerine.

O yüzden, şu yüzden, bu yüzden değil diyeceğim sizin hep kaybetmeniz; demokratik yoldan ‘her daim kaybedenler’ sınıfına yazılmanız…

Yüzden kaybediyorsunuz siz.

O yüzden, şu yüzden, bu yüzden, falan-filan yüzünden değil.

Tek kelimeyle, yüzden…

Sevginin de, sevgisizliğin de; merhametin de, merhametsizliğin de; secdenin de, secdesizliğin de eserinin okunduğu yüzden…

Alınlarda yazılana dair ahir zaman hadisi hiç de boşuna değil…

  11.04.2008

© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut