‘İç’ organlarımızı tanıyalım:
Frager’in Kalp, Nefs ve Ruh’u üzerine...

Zeyneb Hafsa

Ne kadar latif bir tarif bu değil mi? Arapçada “kalb” kelimesinin dönmek ya da çevirmek kökünden gelmesi hasebiyle Frager, manevi anlamda sağlıklı bir kalbin tıpkı sürekli dönen ve tarama yapan bir radar gibi dünyaya sabitlenmeden kutsalı aradığını dile getirir.


NEFS, KALB, AKLEDEN KALB ve ruh gibi soyut anlamlı terimlerin derinliklerini merak ediyorum nicedir. Bu konuda öncelikli olarak kendimden bir beklentim yok. Zira bu terimler gerçekten çok derin olduğu için oralara kadar inebilme yetisini kendimde görmüyorum. Bu sebepledir ki bunlara dair atılmış ayak izlerini bulup takip etme derdindeyim. Nitekim burada daha önce paylaştığım bir kaç yazı da(*1) böylesi bir çabanın naçizane yansımaları idi, o kadar. Ama bunlar hep ara duraklar, arayış ise devam etmede. Çünkü içler hala mutmain değil ve tende hala can var. İşte böylesi bir arayış devam ederken karşıma çıkarılan güzel bir eserden bahsetmek istiyorum sizlere: Robert Frager’in Kalp, Nefs ve Ruh adıyla Türkçeye çevrilen eserinden...

Frager, Amerikalı bir sosyal psikolog ve Kaliforniya/Palo Alto’daki Benötesi Psikoloji Enstitüsü’nün (Institute of Transpersonal Psychology) kurucusu.(*2) Yahudi bir ailede doğmuş olan Frager, 1981 yılında İslamiyet’i seçmiş. Halveti-Cerrahi tarikatında şeyh olan Frager (Şeyh Ragıp Cerrahi), Kaliforniya Redwood City’de bir dergâhın başında bulunmakta.

‘Benötesi’ de nesi?

Benötesi psikoloji kavramına yabancı olanlar için insanda bulunan ve aşağıda açıklanacak olan 7 ayrı ruh yapısına binaen Frager’in grupladığı psikoloji alanlarını özetleyebiliriz. Buna göre, davranışçı psikolojinin büyük bir kısmı bitkisel ve hayvansal ruhların işleyişine odaklanmaktadır. Bilişsel psikoloji, kişisel ruhun zihinsel operasyonlarını ele alır. İnsani psikoloji, insani ruhun yaratıcılık ve şefkat gibi karmaşık faaliyetlerini inceler. Benötesi psikoloji ise gizli ruh ve en gizli ruhun ego ötesi bilincine odaklanmaktadır. Frager’ın da dahil olduğu bu son psikoloji alanı, bilinen ve yaygın bir alan değildir. Bu alanda Türkiye’de öne çıkan bir isim olarak Dr. Mustafa Merter’i zikredebiliriz.

Frager’in kitabında öne çıkan ilk husus, nefs, ruh ve kalb gibi anlaşılması ve dahi anlamlandırılması zor olan kavramların genele hitap eder bir şekilde fakat aynı zamanda içe işleyen bir dille anlatılması. Kitapta bahsi geçen ilk yapı kalb.

Kalb de görür, işitir, koklar ve tadar

Burada söz konusu olan, etten, kandan öte soyut, manevi bir kalb. Frager, bir sufi mürşide atıfla kalbe dair şunları yazıyor:

Kalb, görünmeyeni gören bir göze, görünmeyen âlemin sakinlerinin konuşmalarını ve Allah’ın hitabını işiten bir kulağa sahiptir. Gaybın kokularını duyan burna ve sevginin tadını, imanın lezzetini ve marifetullahın zevkini tadan bir damağa sahiptir.

Ne kadar latif bir tarif bu değil mi? Arapçada “kalb” kelimesinin dönmek ya da çevirmek kökünden gelmesi hasebiyle Frager, manevi anlamda sağlıklı bir kalbin tıpkı sürekli dönen ve tarama yapan bir radar gibi dünyaya sabitlenmeden kutsalı aradığını dile getirir. Ardından da Hakîm Tirmizi’ye atıfla kalbin iç içe geçmiş durumdaki dört makamından bahseder ki bunlar dıştan içe doğru sadr (göğüs), kalb, iç kalb (lüb) ve en iç kalbtir (lübbü’l-lüb). Göğüs, dinin zahirî formlarının uygulanmasının yani amelin nurunu barındırır. Kalb, iman nurunun mekânıdır. İç kalb marifetullah nuruna sahipken en iç kalb tevhid nuru ve ehadiyet nurunu taşır. Bu sıralama insana kalbin hangi katmanında olduğunu değerlendirme hususunda yol gösterebilir.

İçimizdeki Firavun: nefs

Kitapta ele alınan ikinci terim, nefs’tir. Frager bunun en çok benlik kelimesine benzediğini dile getirir. Nefs hem maddi hem manevi özelliklere sahiptir. Bu sebeple maddeye yakınlıktan manevi olana yakınlığa değin çeşitli dereceler alır. Nefsin dereceleri özellikle Kur’ân’a atıfla birçok sufi tarafından belirlenmeye çalışılmış ve çoğunlukla yedi olarak belirtilmiştir. Buna göre, nefsin en alt derecesi nefs-i emmare yani emreden, kötülüğe teşvik eden nefstir. Kur’ân’da geçen nefs tabiri de çoğunlukla buna atıfladır. İçimizdeki Firavun gibidir bu nefs. Bunun bir üstünde nefs-i levvame yer almaktadır ki kınayan nefs anlamındadır. İlk basamakta yer alan zalim nefsi kınama meylinde oluşundan dolayı bu isimle anılır.

Bir üst basamakta, ibadetten, tefekkürden ve diğer manevi faaliyetlerden gerçekten zevk almaya başlayan nefs-i mülhime yer alır. Dördüncü basamaktaki nefs-i mutmainnenin hükümdarının hikmet ve sevgi olduğunu yazar Frager. Bunun ardından ise razı olmuş nefs anlamındaki nefs-i raziye gelir. Tabir-i caizse, “Lütfun da hoş kahrın da hoş” diyen bir dile sahiptir bu nefs. Kendisi razı olmuş nefsin bir üst basamağında Allah’ı da razı etmiş nefs-i marziye yer alır. Benliği aşma anlamındaki son durakta ise nefs-i sâfiye bulunur. Bütün bu nefs mertebelerinden kasıt, onları tekâmül aşamasında birer basamak gibi görmektir. Frager’in nefs türlerini anlatırken çizdiği diyagramlar da ayrıca dikkate şayandır.

Yedi ruh

Kalb ve nefsin ardından insana dair manevi bir diğer yapı da ruhtur. Tıpkı yedi nefs türünün tanımlanması gibi tasavvuf geleneği yedi ruh türü tanımlar: madenî, bitkisel, hayvanî, nefsanî, insanî, sırlı ruh ve en sırlı ruh. Bunlar basamak gibi değildir de yedi kenarlı bir heptagonun her bir köşesine denk gelmektedir. Çünkü bunlara dair amaç, dengeli bir bütünlüktür. Kişisel ruh beyinde yer alırken insanî ruh kalbdedir. Gizli ruh, Allah’ı hatırlayan yanımızdır ve iç kalbde yer alır. En gizli ruh ise Allah’ın bize üflediği orijinal ruhtur. Böylece kalb istasyonları ve ruh arasındaki ilişki de kurulmuş olmaktadır.

Frager’in kitabında dikkat çeken bir diğer husus, yukarıda özetlediğimiz üç kavramın yer aldığı Kur’ân ayetlerine dair farklı bir okuma yapılmasıdır. Bu yadırganmamalıdır zira insan farklı bir bakış açısına sahip olursa elbette metni değerlendirişi de farklı olacaktır. Kitapta yer alan alıştırmalar da kitaba ayrı bir renk katmaktadır. İlgililerine duyrulur!


1. Bkz.

Asıl mücadele kalbdedir

Kur’ân’da kısa bir nefs yolculuğu

Geleneğimizde nefs: kısa bir literatür taraması

2. Palo Alto denince aklıma artık hep gazeteci ve çevirmen Fred A. Reed’in geldiğini belirtmeden geçemeyeceğim. Kendisinin doğum yeri olan bu mekân, hayatında da önemli bir yer edinmiştir.

  1.12.2014

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa