İrannâme biterken: her uzak, yakındır

Abdullah Taha Orhan

İran medeniyetini, büyük İslam medeniyetinin çok önemli bir unsuru olarak görüp, özellikle klasik İran mimarisine ve hat sanatına hayran olanlardanız biz. Farsça’yı, yine İslam medeniyetinin vazgeçilmez bir parçası olarak görüp öğrenmek ve Mevlânâ’yı, Molla Câmî’yi, Hâfız’ı aslından okumak isteyenlerdeniz.


İRANNÂME ADINI VERDİĞİMİZ İRAN SEYAHAT notlarımızın da artık sonuna geldik. İyisiyle kötüsüyle bir seyahat panoramasıydı bu. Elbette ki akademik bir araştırma değildi bizimkisi. Sadece bir seyahatnâme. Böyle yazıldığı gibi, böyle okunursa daha faydalı olacağını düşünüyoruz.

İçinden 6 şehir; pek çok uçak/otobüs,/metro/taksi yolculukları ve çok sayıda insan geçen 10 günlük, kısa ama dopdolu bir seyahatin muhassalası İrannâme.

Bu yazılar boyunca gördüklerimizi, aşırıya düşmeden, hak yemeden anlatmaya çalıştık. Evet, çoğunlukla eleştirel oldu yazılarımız. Fakat aşırıya kaçmadan, hiçbir hesap yapmadan ve hiçbir hesaba râm olmadan eleştirdik.

Gündemden bağımsız bir İran okuması bizimkisi

Sonradan fark ettik ki Türkiye’de bugünlerde ciddi bir İran gündemi varmış meğer. Bazı hesaplarla, her fırsatta İran’a vuranlar varmış örneğin.

Diğer taraftan bir de aşırı olumlayanlarımız, İran’la özellikle devrimle birlikte, kültür ve sanat üzerinden, sinema üzerinden romantik bir bağ kuran entelektüellerimiz var.

Biz iki tarafta da değiliz.

İran ve/ya Fars medeniyeti dendiğinde aklına ilk Selmân-ı Fârisî gelenlerdeniz biz. Hz. Ali’yi, Hz. Fâtıma’yı, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i aile fertlerimizmiş gibi sevenlerdeniz.

İran medeniyetini, büyük İslam medeniyetinin çok önemli bir unsuru olarak görüp, özellikle klasik İran mimarisine ve İran hat sanatına hayran olanlardanız biz.

Farsça’yı, yine İslam medeniyetinin vazgeçilmez bir parçası olarak görüp, öğrenmek ve o muhteşem eserleri; Mevlânâ’yı, Molla Câmî’yi, Hâfız’ı, Attâr’ı aslından okumak isteyenlerdeniz.

Fakat diğer taraftan Şiiliğin bir devlet ideolojisi haline gelip, petrolün verdiği imkânları da kullanarak bir istibdat yönetimi haline getirilmesine, mollaların teokratik oligarşisine, istibdadın ve takiyye inanışının da beslediği toplumsal riyâ müessesi olan teârüfe, her türlü asabiyete olduğu gibi İran ve/ya Fars milliyetçiliğine ve devletçiliğine de karşı olanlardanız biz.

İslam medeniyetinin vazgeçilmez bir unsurudur İran

İran’ı İslam medeniyetinin önemli bir bileşeni olarak görüyoruz. Dediğimiz gibi, sanatına ve mimarisine hayranız; bu açıdan tekrar tekrar gidip görmek isteyeceğimiz bir memleket burası. Fakat diğer açılardan, özellikle istibdadın ve riyanın toplumdaki kökleşmiş olmasından ötürü, şu hâliyle uzun süreli yaşamak istemeyeceğimiz bir yer bugünün İran’ı.

Maamafih, bundan sonraki İran ziyaretlerimizde daha farklı bir İran göreceğimize de inanıyoruz.

Isfahan’ı ve Kâşân’ı özellikle tavsiye ediyoruz. Buralara mutlaka gidilip İslam medeniyetinin tarihte ne gibi meyveler verdiğinin birer numunesi olarak tarihî eserlerinin görülmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Ve tabi İngilizce, Almanca, Fransızca’dan çok daha fazla ihtiyacımız olan Arapça gibi Farsça’nın da öğrenilmesi ve öğretilmesinin elzem olduğunu düşünüyoruz. Ne yazık ki bu kadar yakın olmamıza rağmen İran’la, Farsça bilenimiz o kadar az ki...

Bir gün aradaki psikolojik bariyerlerin kalkacağına olan inançla başlayıp, yine aynı ümitle bitiriyoruz İrannâme’mizi. Her uzak, yakındır; ittihâd-ı İslam mümkündür...

  28.10.2013

© 2021 karakalem.net, Abdullah Taha Orhan