Sahaf ve kitapçılar üzerine*

Zeyneb Hafsa

25 EYLÜL–14 EKİM ARASI İSTANBUL’DA sahaf festivali zamanı idi. Bu vesile ile sahaflara düştü aklım. Hazır aklıma düşmüş iken sahaflara dair bildiklerimi, tecrübelerimi sizinle paylaşayım, buradan da kitapçılara uzanıvereyim istedim.

...

Sahaf denince anladığımız, kullanılmış ve/ya eski kitap satan yerlerdir. Arapça kökenli bu kelimenin bizim kullandığımız anlama nasıl ulaştığını ve de bu yeni anlamında kimlere sahaf denilebileceğinin kıstaslarını bilmesem de sahafların yeri ayrıdır bende. Bunda, sahaflardaki eserlerin ekonomik fiyatları, güncel olandan ziyade önceki dönemlerde basılan eserlere olan ilgim ve sahafların birçoğunun işinin ehli, kitaptan anlayan insanlar oluşununun etkileri büyüktür.

Sahaf denilince birçoğunuzun aklına gelen yer muhtemelen İstanbul’daki Beyazıt sahaflar çarşısıdır. Oysa benim nedense ayağım bir türlü alışamamıştır oraya. Benim tercih ettiğim sahaflar daha çok Kadıköy sahile yakın ara sokaklarda ve Beyoğlu’ndaki balık pazarında yer alan pasajlarda bulunanlardı. 'Modern' kitapçıların birçoğunda var olan tüccar mantığı ile hareket etmeyen bu sahaflardaki satıcılar beni kendi halime bırakır, illa bir şey satmak için uğraşmak yerine sorduğum kitap ismi ve yazarlar hakkında benimle ufak sohbetlere dalarlardı. Bu tespitimde ne kadar gerçeklik payı var bilmiyorum ama sahaf denilince 'sol(cu)' imajı canlanır benim gözümde ve de tahminime göre burada yer alan kitapların birçoğu, yasaklı dönemlerde el altında tutulan kitapların ta kendileridir! Zaten buradaki kitapları çekici yapan da budur bir bakıma, yani hepsinin sizden öncelere uzanan, değişik hikâyeleri vardır. Kimi zaman bunlara dair bir ipucu geçer elinize; kitap kapağına yazılmış bir şeyler veya kitabın içerisine düşülen notlar ile karşılaştığınızda. Bu kitaplar vesilesi ile kendi kitaplarımın gelecekteki akıbetini düşlerim. O yüzden de benden bir şeyler bırakmaya çalışırım kitaplarıma. İşte ana hatları ile böyledir bendeki sahaf imajı. Bu imajı tamamlayan ise çay, sigara ve kedilerden oluşan vazgeçilmez sahaf dekorlarıdır.

Gelelim modern kitapçı dükkânlarına... Sahaflarda iken hissettiğim rahatlığı ve satıcıların ilgisini değil bilgisini bunlarda da ararım. Lakin her zaman bulamam bunu. Bu iki özelliği birden taşıyan modern kitapçı sayısı gerçekten çok az fakat yine de haklarını teslim etmem gerekir ki birçoğunda rahatça hareket etme lüksüm vardır. Bu modern kitapçıların beni en çok cezbeden yanı ise düzenli rafları ve siyasetten felsefeye, dinden romanlara kadar birçok alandan kitap ihtiva etmeleridir. Bu ikinci özelliğin ne büyük bir nimet olduğunu İsveç’e taşındıktan sonra fark ettim zira orada neredeyse tüm kitapçılar iki ana bölümden oluşuyor; polisiye roman ve kırtasiye. Şöyle kelli felli tarih, siyaset, felsefe kitaplarını ara ki bulasın! Bunun niye böyle olduğu da ayrı bir inceleme gerektirir herhalde. Türkiye’deki kitapçıların evriminin de bu yöne doğru olmaması dileklerimle nihayetlendireyim bu haftaki yazımı.


*Bu yazı ilk kez dosdogruhaber.com sitesinde yayınlanmıştır.

  12.11.2012

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa