Karakalem’den haberler

Editör

SEVİNCE HÜZNÜN, HÜZNE SEVİNCİN EŞLİK ettiği; zorlukla kolaylığın birbirini takip ettiği bir dünyada yaşıyoruz. Dünya adlı imtihan meydanında, darlık ile genişlik, sıkıntı ile ferah, atbaşı gidiyor. Celâl-cemal tecellisi olarak, iki uç arasında salınıyoruz durmaksızın...

Hayatın akışı içinde hepimizin aşinası olduğu bu salınım, Karakalem açısından, hız kazanmış bir surette cereyan etti on aydan beri. Sevinçleri ve hüzünleri birbiri ardısıra yaşadık. Daralmaları ve açılmaları birbiri ardısıra tecrübe ettik. Olmasını umut ettiğimiz kimi şeyler vardı, olmadı. Ama olacağını ummadığımız şeyler oldu, umutlandık...

Bunca hengâme içerisinde bir büyük hüznümüz ise, düzenli çıkarmayı bir türlü başaramadığımız, ama bu halde yine de toplamda 25 sayı çıkarabildiğimiz dergimizin yeni dönem yeni sayısının neşrinde yaşanan gecikmeydi. Önce, derginin editörü olarak benim mesaimin Peygamberin Bir Günü üzerinde teksif olmasının yol açtığı gecikmenin üstüne, grafik aşamasında birbiri üstüne eklenen aksaklıklar ve başkaca maniler eklenince, aylar geçti, ama dergimizin yeni dönemdeki 10. sayısı bir türlü çıkamadı. Bu süre boyunca nice gönül dostumuzu defalarca yeni sayıyı sorma durumunda bıraktık ve her defasında yeni sayı için verdiğimiz tarihin bir kez daha gerisine düşüp mahcup olduk.

Hiç de arzu ediyor olmadığımız halde sabra mecbur ettiğimiz bütün gönül dostlarımızdan, büyük bir özür diliyoruz. Dileriz, bu, dilediğimiz son özür olur gönül dostlarımızdan. Dileriz, Karakalem, düzenli bir çıkış aralığına kavuşarak, hepsine sevindirici bir şaşkınlık yaşatır bundan böyle.

Gariptir, derginin neşri açısından tıkanmanın yaşandığı bu dönem, Karakalem’in en yüksek abone sayısına ve en yüksek satış rakamına ulaştığı dönemdi aynı zamanda. Nitekim, 9. sayımızın mevcudu tükendiği için, son beş ay içinde abone olan birçok gönül dostumuza, bu sayımızı gönderemedik.

Öte yandan, çıkışındaki bu kadar gecikmenin yaşandığı bir zamanda, üstelik sitemizde bu gecikmeden dolayı dilediğimiz özürle aşikâr surette ortada iken dergimizi abone olmaya değer bulup abone olan gönül dostlarımız, bunca hengâmenin ortasında Karakalem’in dergi olarak yürüyüşünü sürdürme noktasında azmimizi diri tuttu. Evvelce abone olan gönül dostlarımıza özür borçlu olduğumuz gibi, bu yeni dostlara da, belki farkında bile olmadan verdikleri bu moral desteği için teşekkür borçluyuz.

Teşekkür borçlu olduğumuz başkaca gönül dostlarımız da var. Onlardan ise başka bir yazıda müstakilen söz edeceğimiz için, sadece kendilerini unutmadığımızı ihsas eden bir notla yetiniyoruz şimdilik.

Sonuçta, herşeye rağmen, dergimizin 10. sayısı yayınlanmış ve postayla ilgili aksamadan dolayı dergilerine henüz ulaşamamış veya dergileri tarafımıza iade edilmiş az sayıda abonemiz hariç, Karakalem okuyucusuna, okuyucusu Karakalem’e yeniden kavuşmuş durumda. Bunun için ne kadar sevinsek az, ne kadar şükretsek kâfi değil. ‘Onbir ayın sultanı’ Ramazan’da dergimizin yeni dönem 11. sayısını da postaya verdiğimizde, sevincimiz bir kat daha ziyadeleşecek inşaallah.

Ramazan sonrasında ise, Karakalem seminerlerinin yeniden başlayacağı müjdesini vermiş olalım.

Bu köşedeki kırık hayallerden ve hüzünlerden söz etmiştik son birkaç yazıda. Yeni yazılarımızda ise, Karakalem’e gönül veren dostlarımızda birlikte ihtiyacını duyduğumuz, rüyasını beraberce gördüğümüz şeylerden, ümitlerimizden ve ideallerimizden söz edeceğiz inşaallah.

Dergimizin 10. sayısını çıkarabilmiş olmayı bekledik bunun için. 11. sayımız yayına hazırlanırken, kelimeler daha bir kolaylıkla akıyor parmaklarımız arasından. 12. sayımız çıktığında ise, eminim, çok daha rahat konuşacağız bu köşede; ideallerimiz daha da büyümüş olarak üstelik...

Bir sonraki yazıda görüşme dileği ve gönül dolusu muhabbetle...

--Editör

  13.08.2008

© 2021 karakalem.net, Editör