Okuma programlarına hiç katıldınız mı?

Halil Köprücüoğlu

BİZ HEMEN HEMEN BEŞ YILDIR yetişkinler için okuma programları düzenliyor, oralarda nefes alıyoruz. Yazları on beş gün, kışları bir haftalık çekap programı bize hayat veriyor. Bazen baharda da 3-5 günlük bir seansa da katılma ihtiyacı hissederek kendimizi o rehabilitasyon zeminine atıyoruz.

İnsan yılların birikimiyle eziliyor. Sığınacak fıtrî limanlar, istinad edecek manalar arıyor. Bazen de sıhhat ve afiyetin, maddi imkânların verdiği sun’i güçlerle kendinde bir şeyler vehmediyor. Bu durumlarda da kendi aczini iyice kavramak istiyor. Eskilerin mağaralarda veya çilehanelerde yakalamaya çalıştıkları manaları yakalamak, kendinizi doyasıya dinlemek, kalp ve ruhunuzun ihtiyaç hissettiği pek çok şeyi bu son asırlara ait farklı tecrit ortamında arama imkânına kavuşuyorsunuz.

Umumi sohbetlerde daha disiplinli bir hava var. Seviyeleri çok farklı insanlar içerisinde detaylara girmek uygun olmuyor. Daha yakın formattaki arkadaşlarınızla iyi bir ufuk turu, ruh ve kalbinizi gıdalandırıyor. Hatta farklı letaiflerinize ait depolarınız uzun süre ihtiyacınıza hitap edecek tarzda lebalep doluyor.

Bir arkadaşınız, daha önce defalarca okuduğunuz metinden öyle manalar ortaya koyuyor ki hayret içerisinde kalıyorsunuz. Hatta o parçanın, bulunduğu kitaba konması ile ilgili değerlendirmeyi dinleyince gerçekten cehlinize siz de şaşıyorsunuz. Bediüzzaman Hazretlerinin İ.İcaz’daki usulüyle, bu parçanın, mâkabliyle irtibatını biraz utanarak anlıyorsunuz.

Bir başka arkadaşınızın safi ve halis okuyuşu sizi tahmin edemeyeceğiniz kadar yakıyor. Nasıl olurda bu kadar tesir eder, bir türlü tam anlayamıyor, fakat ruhunuzda bir şeyler değiştiğini tam tamına idrak ediyorsunuz.

Yeni ve kesin kararlar alıyorsunuz. Şunu, şunu daha dikkatlice okuyacağım diyor; şuraları daha iyice tetkik etmeliyiz, şuraları da mütalaalı derse taşıyalım, muhakkak daha iyi anlamalıyız diye feryat ediyorsunuz.

Namaz ve tesbihatlarınızda değişiklik uzun süre devam ediyor. Mesai tanziminiz muhakkak iyiye doğru değişiyor. Farkı hizmet gruplarındaki arkadaşlarınıza karşı kalbinizde daha olumlu manalar gelişiyor ve bunlar kalıcı bir hal alıyor.

Sanki beyniniz yıkanıyor. Arkadaşlarınızla beraber olarak 24 saat boyunca 7 gün beraber olmanızda iyi hasletlerin yansıması mı oluyor ne. Bu kısa sürede kendinize neler oldu, inanın anlayamıyorsunuz.

Günde üç seminer. Sizi ayrı ufuklara taşıyan sunumlar, okuyuşlar, anlatımlar. Hür bir zemin, siz de katılıyor; eklemeler, itirazlar yapabiliyorsunuz, Belki de bu sebeple dikkatiniz hiç eksilmiyor. Hep uyanık ve müteyakkız bir halde oluyorsunuz. Sadece geceleri ayağınızı uzatınca manevi dopingin tesiri sona eriyor olacak ki kısa sürede nevm alemine giriveriyorsunuz. Huzurlu rüyalar, derin ve dinlendirici bir uykudan sonra, önce basit ama çok lezzetli bir kahvaltıya, arkasından da büyük bir şevk ve heyecanla sohbet salonuna koşuyorsunuz.

Yemekler, çaylar ve tepsi arkasına vurulan ellerin ritmiyle söylenen ilahiler bile çok farklı. İnanın bu zemine bir defa gelseniz, bir daha ayrılmamaya karar vereceğinize garanti verebilirim. Sanki bir manevi rehabilitasyon merkezi gibi müptela olacak, hep arayacaksınız.

Düzenleyen, organize edenlerin işleri oldukça zor. Bu faaliyet emek ve çileyle dolu. Çok farklı mizaçlarla yürütülen faaliyeti idare etmek elbette öyle kolay değil. Çok cüz’i bir katılımla masrafları karşılıyorsunuz. Organizatörümüz eksiği nasıl ve kimlerle tamamlıyor bilemem ama Allah’ın yardım ettiği muhakkak.

Lüks yok ama çok lükslerden daha da kaliteli bir ortamda olduğunuzu düşünüyorsunuz. Öyle görüyorsunuz. Hakkal yakîn öyle algılıyorsunuz. Muhabbetin gözü kör oluyor, ondan mıdır nedir bilemem ama farklı bir saadeti bütün boyutlarıyla hissediyorsunuz.

İtirazlar, katılıma müsaade etmeyen mizaçlar, maksadını aşan kelimeler zaman içinde eriyip yok oluyor. Müşterek yaşayışı öğreniyorsunuz. Hele diz çökmenin lezzetini büyük şehirlerden gelen arkadaşlarınızdan duyunca önce anlamıyor, anlayamıyor fakat sonra bu büyük kaza, küçük vilayet gibi şehirde kalbinize karşı çok kalpler, çok zeminler bulunduğunu ve bunun ne kadar kıymetli bir şey olduğunu bazı arkadaşlarınızın feryadından anlıyor, kavrıyorsunuz. Her gün pek çok arkadaşınızla beraber olma, olabilme, tartışabilme, dertleşebilme; kendinizi samimi kardeşlerinizin gözünden görebilme, kusurlarınızı fazla kırılmadan, üzülmeden düzeltebilme ve yardımlaşma nimetini biraz daha algılıyor, için için bu harika dünyanız için çok seviniyorsunuz.

Bu programda işlenen konulara gelince:

  1. M. Aybak Bey: “Risale-i Nura göre İnsan ve Mahiyeti”

    Akademik birikim ve tecrübenin fıtri birleşimiyle güçlenmiş bir Beyefendiden kendinizi bütün detaylarınızla öğrenme fırsatını yakalamalıydınız. Eğitim hayatının müthiş yoğunluğuna rağmen iyi bir mesai tanzimiyle yapılmış, hayallerinizi zorlayacak harika planlamaların, bütün sorularınızı, arayışlarınızı sona erdirecek ileri seviyedeki detaylarla hazırlanmış sunumların büyüleyici takdimini kaçırmamalıydınız.

  2. Ömer Reis Bey: “Kur’an ve felsefenin karşılaştırılması”

    Herkesin ihtiyaç duyduğu bir tarzda felsefenin tarihi gelişiminin özetini; son iki yüzyıldaki halinin biraz geniş açılımını ve R.Nurun bu asırların yaralayıcı felsefi akımlarına derman olacak iksirlere sahip oluşunu dinlemeliydiniz.

  3. Yücel Yiğit Bey: “İbda ve İnşa”

    Yaratılıştaki İbdâ ve İnşanın farklarını, ibdânın modern ilimlere göre atom altı maddelerde devam edişini, kuantum alanını, madde-enerji arası değişimleri Newton ve Einstein’ın farklı değerlendirilmelerini dinlemediğinize çok pişman olmalısınız.

  4. A.Özkılınç Bey:”Afyon Mahkemeleri ve Z.Gündüzalpin Müdafaası”

    Nurun Afyon Mahkemelerini, o günkü ülkemizin durumunu, mesleğine ve Nurlara vukufiyeti olan bir hukukçunun ağzından dinlemeli; o zeminde Zübeyir Gündüzalp’in müdafaasının farklılığını o şevkli okuyuşuyla o günkü tazeliğinde duymalıydınız.

  5. H.Koprücüoğlu: “İmandaki Hassasiyetler: 10.Nota”

    R.Nurun girift ve kapalı diye nitelenebilecek bir konusunu yine R.Nurun metinlerinden değerlendirme fırsatı yakalamak lazımdı.

  6. Ali Emir Bey: “İbadet ve Takva”

    İbadet ve takvanın geniş açılımlarına bir edebiyatçı akademisyenin takdimiyle duymak isteyenler o gün hayatlarında çok şeylerin değişmesine takva adına karar verdiler.

  7. B.Çakır Bey: “Risale Okumaları”

    Bir emekli öğretmenin samimi uslubuyla Nurun dersine keşke katılsaydınız. Bakın feyzinizin yüksekliğini adeta maddeten nasıl hissedecektiniz.

  8. M.Karabaşoğlu Bey:

    A- “Hayatın yeniden inşasında namaz”

    Metin beyle, namazı, bütün yüksek boyutlarıyla keşke beraberce idrak etmeye gelseydiniz. Keşke namazla farklı hallere yükselmenin usulünü bizzat mütalaalı bir zeminde akletseydiniz.

    B- “Tecdit ve içtihad”

    27.Sözün neden Sözler mecmuasında bulunduğunu hiç değerlendirdiniz mi. Hatta onun kitap içindeki yerini, öncesi ve sonrası yeleşterilen konuların hikmetlerine fikir yürüttünüz mü? İçtihada getirilen ölçülerin, Sahabe hayatındaki bazı inceliklerin ne kadar değeri olduğunu keşke Metin Beyden dinleme imkânı bulsaydınız. Siz de ona fikirlerinizle, birikimlerinizle katılıp yardım etme fırsatını yakalasaydınız.

  9. Osman Uslu Bey: “Musibet ve hastalıklardaki hikmet”

    Musibet ve hastalıklardaki hikmet’i mütevazı ve çok samimi bir eğitimcinin dilinden Nurun önemli bir dersi olarak dinleme fırsatını keşke kaçırmasaydınız. İnanın kendinizi sanki bu dersi ilk defa dinliyor gibi hissedecek, çok istifade edecek ve çok lezzet alacaktınız.

  10. E. Kurt Bey : “Tevhid dersi”

    Mütehassıs bir tabibin kültürü ve açılımlarıyla Tevhid dersi almak, farkı birikimlerle iman hakikatlerinde yakin hâsıl etmek kaçırılmamalıydı. Bir daha asla geri kalmayın. Bu safi, mütevazı göz hekiminden dinlediğiniz Nurlu derslerle basiretinizin nasıl arttığını bizzat yaşamanız lazım.

  11. A.Daş Bey: “Mesnevi Okumaları ve Bediüzzaman”

    Bir Şark Efendisinin samimi muhatabiyetini, vukufiyetini nasıl kaçırdınız. Canlı varlık gibi olan Nurların O’nun için neler ifade ettiğini mutlaka dinlemeliydiniz. Çok kararlar alıp, değişmek için muhakkak planlar yapardınız. Keşke bir Savunma Uzmanından Nurların fıtri müdafaasına şahit olsaydınız.

  12. R.Akçalı Bey: “Alevilik ve hakikati”

    Bir konu bu kadar net ve açık okuyup, anlatılabilir. Bir büyük idarecinin, bir halis devlet adamının birikimleri ve yumuşak takdimiyle, katılıma imkan sağlayan yüksek üslubuyla muhatap olmalıydınız. Defalarca okuduğunuz konularda bu kadar vukufiyete nasıl ulaştığınıza kendiniz bile hayret ederdiniz.

  13. Musa Durmuş Bey: “Risale-i Nur Şahitliği”

    Yine eğitimci, yine emekli bir öğretmen; fakat hizmette diz çürütmüş, dirsek eskitmiş bir arkadaşınız. Onun tecrübeli, birikimli muhatabiyetini çok arayacağız.

  14. İrfan Sel Bey : “Mesnevi’den tevhit Okumaları”

    Harb-i umumiyi gören yaşlanırmış derler. Yılların ve pek çok harb-i umuminin asla eskitemediği bir Manisa Beyefendisinden, Egede hizmetin ilk ağabeylerinden birisinden Mesnevi dinlemediyseniz çok şeyi kaybettiniz. Nezih üslubu, mikrofonik sesi, harika diksiyonu, kibar jest ve mimikleriyle bir Osmanlı Beyefendisinden muhakkak istifade etmeli, Osmanlıcadaki vukûfiyetli kıraatiyle eski haşmetli günlere gitmeliydiniz.

  15. Şeref Targan Bey: “Delil-i İnâye”

    Bir uzmandan, inayeti, kainat sayfasında mütalaa etmeyi nasıl kaçırdınız. Bu inayetten nasıl mahrum kaldınız. Bu kayıp size yeter de artar bile. Bu hatayı bir daha yapmamalısınız.

  16. Hilmi Arkın Bey: “Eğitim ve Çocuklarımız”

    Koca Müdürü ve yılların sıkıntı ve ağır çalışmalarının kazandırdıklarını kolayca elde etmeyi nasıl ihmal edip kaçırırsınız. Sizin evlatlarınız büyüdüyse, torunlarınız yok mu?

  17. İsmail Lale Bey: “Sünnet-i Seniyye”

    Keşke bir hukukçu inceliğiyle ASM. tanısaydınız. O’nun Sünnetinin müthiş ve çok değerli inceliklerini idrak etme fırsatın neden kaçırdınız. Bildiğinizi sandığınız Sünnetin bu kadar yüksek manalar ihtiva edeceğini asla düşünemezsiniz.

  18. H.Başkurt Bey: “Risale-i Nurda farklı bakış”

    Bir eğitimciden, bir uzman rehberden, nurları ve üstün vasıflarını bu tarzda dinlemeyi , anlamayı kaçırdığınıza çok pişman olacaksınız. Dostluğu, sahaveti, ihlası keşke yaşayıp anlatan birisini hal ve kal diliyle dinlemeyi kaçırmasaydınız.




NOT: M.Fırıncı, İhsan Kasım ve Ali Katıöz Ağabeylerin Suriye Sempozyumu sebebiyle yurtdışında olmaları sebebiyle; Murat Çiftkaya Kardeşimizin ise hastalık mazeretiyle onların daha önceki programlardaki gibi, ruh, kalp ve aklımızı tam tatmin eden harika derslerinden maalesef bu sefer mahrum kaldık. Bir dahaki sefer beraber olmak ümidiyle ruhlarımızı teskin ediyoruz.

  21.02.2008

© 2021 karakalem.net, Halil Köprücüoğlu