‘Her Şeyin Başı Sağlık!’

Harun Pirim

NE İSTEDİĞİMİ BİLDİĞİM ZAMANLAR İSTEDİĞİME ulaştığımdaki tatminlik ve de yetkinlik duygusu kıvamını buluyor. Akıl verenlerin ve akla giren verilerin kalbi boğduğu bu asırda düşünmenin de refleksif bir hale geldiğine şahitlik etmekteyiz. Hal böyle olunca kronik hatalara giriftar oluyoruz ve çözümsüzlük ruh hali bizi kuşatabiliyor. Bu anlamda insanlar arasında geçen en manidar ve menavi içerikli konuşmaların bitişi ’sağlık’ olgusuna odaklanıyor. “Her şeyin başı sağlık” ifadesini kullanan daha da ötesi benimseyen kişi sayısı kaçtır acaba? Bu cümleyi kurmanın gerekçesi hastalığın hayata bir tehdit olması düşüncesi olabilir. Bedene yapılan vurgunun ruha, maneviyata yapılan vurguyu ikinci plana atması da olabilir. Her iki durumda da ciddi bir problem vardır. Bu problem de olmazsa olmazların tespitiyle ilgilidir. Nitekim bir bireyin hayatı boyunca sağlıklı olduğu zaman dilimi hasta olduğu dilimden çok daha büyüktür. Bununla birlikte insanların bir çoğu sağlıklı olmalarına rağmen kişisel tatminini gerçekleştirememiştir. Diğer bir ifadeyle arayışları bir belirsizliğe salık vermiştir. Öyleyse arayışın adı huzur ise, insanlığın rengi ise, tatminlik hali ise sağlık üzerinde yol alınacak sağlam zemin gibi gözükmüyor. Hatta bir çok sağlıklı insan yaratılış olarak zayıflığını sağlıkla gelen ‘güçlülük’ yanılsamasıyla özellikle kendisine karşı örtüyor. Neticesi de ‘varediliş esprisini’ yakalayamamak gibi bir reel-bunalım haleti olabiliyor. Eğriye doğru demeden baktığımızda hatta hastalığın hayata olan hizmetinin sağlıktan daha yüksek olduğunu bile çıkarabiliriz. Hastalık hayatı saflaştırıyor. İnsanın insani duygularının açığa çıkmasını sağlıyor. İnsanı gerçek-aciz haliyle buluşturuyor. Bütün bunlardan hastalığı isteyelim fikri çıkmaz tabi ki. Sağlığı önem bakımından öncelemeyelim önerisidir sadece.

İnsanın olmazsa olmazına gelince, yani her şeyin başı ‘iman’dır. Huzur iman güneşinin ışığıdır. İnsanın tatmini bu ışıkla aydınlanmasına bağlıdır. İman; avama has, dertlerin pençesinden kurtulmak için sığınılacak psedo-kale değildir. Aksine akıl ile kalbin şahitliğinde evren kitabının, insanın derinliklerinde(tatminkarlık aralığı) dosdoğru okunması için başlı başına bir şuurdur. Her şeyin başı ‘iman’dır. İmanın özü ise doğruluktur. Özellikle kendimize, gerçekten neyi istediğimize cevap ararken ki mertliğimizdir. Mertçe yaşamak, hasta bile olunsa!

  18.01.2008

© 2021 karakalem.net, Harun Pirim