Yalnız sen

İsmail Örgen

TOM ANDERSON, YILLAR ÖNCE OKULDAKİ yaramazlıkları sırasında kaza sonucu ölen bir arkadaşını hatırladıkça için için yanıp kavruluyordu. O günden beri, hayatta bir türlü dikiş tutturamamıştı. Okulu güç bela bitirmişti. O işten bu işe geçiyordu. Altı yıllık bir evlilikten sonra, onun dağınıklığına ve bunalımlarına dayanamayan karısı da kendisinden ayrılmıştı.

Sonra birden Tom’un hayatı düzene girmeye, ruh hali de düzelmeye başladı. Ayrıldığı karısıyla barıştı ve yeniden evlendiler. İyi bir iş sahibi oldu.

Tom Anderson, kendisindeki bu değişimin sırrını soran bir dostuna, şunları söyledi:

“Yıllar boyu, yaptığımız hatayı hiç kimsenin ve hiçbir şeyin düzeltemeyeceğini düşündüm durdum. Ölen arkadaşımızın adı aklıma geldiği anda, gülüyorsam susar, çalışıyorsam dururdum. Bu halim eşim Betty ile arama bir duvar çekti. O sırada, karşılaşmaktan müthiş derecede korktuğum bir kişi, ölen arkadaşımın annesi bize çıkageldi ve bana şunları söyledi:

‘Zavallı çocuk’ dedi. ‘O olayda bir kötü niyetinin olmadığını anladığımdan, yıllar önce affetmiştim seni. Eşin Betty de seni affetti, komşuların da, arkadaşların da, sana iş veren insanlar da. Sanırım, çektiğin vicdan azabından dolayı, seni Allah da affetmiştir. Ama bakıyorum, hâlâ daha Tom Anderson’u affetmeyen biri vardı. Bir tek sen kaldın Tom Anderson’u affetmeyen.’”

Tom, bu sözleri aktardıktan sonra, acı ve sevinç karışımı bir yüzle baktı arkadaşının yüzüne.

“Bu sözleri söylediğinde, başımı yerden kaldırıp, kadının gözlerine baktım” dedi. “Bana sanki oğlu hayatta imiş gibi bakıyordu. Hayatımda ilk defa, sevmenin ve sevilmeye lâyık olmanın ne demek olduğunu anlamıştım. Ondan sonra da, çok şükür toparlandım.”




(yazarı bilinmiyor)

  23.02.2007

© 2021 karakalem.net, İsmail Örgen