Tüm tenkidlere rağmen “iman kardeşliği” kazanacak

Levent Bilgi

FARKLI CEMAATLERE OLUMLU BAKMANIN, KUSURLARIMIZI değil hizmetlerimizi görerek takdir etmenin gerekliliği üzerine ısrarım tüm tenkitlere rağmen devam etti ve devam edecek. Biz dışarıdakilerden daha fazla dini gruplar arasında diyaloga, irtibata, duaya ihtiyaç olduğunu söylerken birileri ısrarla hâlâ “Ben en büyüğüm, benden başka büyük yok!” davasındalar. Ve böyle düşünenler de benim yazılarıma çeşitli mahfillerde saldırıp duruyorlar.

Bazılarının derdi de niye X cemaatinin müntesiplerini övmüşüm!

Doğrusu benim şu veya bu grubu bizatihi övmek veya yermek gibi bir derdim hiç olmadı. Ben Risale yolunda olan tüm kardeşlerimizi alkışlamak, takdir etmek, dua etmek istiyorum.

Geçenlerde farklı bir grupta bulunan bir ağabeyimizi takdir eden bir yazı yazdım. Onu da tenkit ettiler.

Niye?

Çünkü o değişik bir grubun insanıydı.

Birileri başka gruplardaki arkadaşlarımızın hizmetini takdir etmeyi, onlara dua ve yardımcı olmayı cemaatini bırakma ile aynı kefeye koyuyorlar. Oysa ben Z grubunda bulunduğum halde diğer hizmet ehlini takdir edemiyorsam, bende bir problem olduğu düşüncesindeyim. Doğrudur, herkes kendi meşrebinin muhabbetiyle meşgul olmalıdır. Bu hakikate gönülden inanıyorum. Hatta bu zamanda mesleklerin farklılıklarının hak olduğuna ve meşrepte birleşmenin caiz olmadığına da inananlardanım.

Bir grupta çok hizmet eden bir arkadaşımızın diğer bir grupta ne kadar âtıl bir vaziyette kaldığını da görenlerdenim. Herkesin benim grubuma gelsin anlayışının da ne kadar sakat olduğunu biliyorum. Ancak tüm bunlar başkalarını kötülememi gerektirmiyor.

Bazı şahıslarda çok ciddi bir problem var: En iyi benim, benim dışımdakiler hep kötü. Bu bakımdan bazılarının devamlı bir şekilde başkalarını kötülemeyi, eksiklerini daima gündeme getirmeyi meslek edindiklerini görüyor, üzülüyorum.

Kardeşim sana ne başkalarının eksikleri, yanlışları, zaafları?

Rabbimiz haşirde sevap ve günahlarımızın varlığına mı, çokluğuna mı bakacak?

Sanki başkalarını devamlı şekilde tenkit edenlerin kendileri hatadan çok mu arınmışlar?

Tenkidi kendisine meslek edinenlerin ya zaaftan, ya kıskançlıktan, ya hasetten bir payları olduğunu düşünüyorum.

Çok ilginçtir, birileri hiç tanımadığı, içlerini, niyetlerini bilmediği insanları eleştirip duruyorlar. Ve bu tavrı kendilerine âdet haline getirmişler. Oysa hani hepimiz kendi meşrebimizle meşgul olmalıydık. Başkalarının zaafları, yanlışları bizim hizmetimize mani olmamalıydı?

Böyle arkadaşlara hep, kendi hizmetleriyle meşgul olmaları gerektiğini söylüyorum. Âleme nizam vermeden önce kendi hanemizi düzeltmeliyiz. Önce kendi nefsimizi, ailemizi, sonra bulunduğumuz grubumuzu…

Geçenlerde Risale-i Nur Kongresi’ndeki güzellikleri, fikir alışverişlerini görerek sevindik. Daha önce Faris Kaya Bey’in Filipinlerde bir hafta boyunca farklı üniversitelerde hocalarla Risaleyi konuşmalarını dinleyip mutlu olmuştuk. Amerika’da adını bile duymadığımız bir şehirde Ali Mermer ağabeyimizin dünyanın her tarafından gelmiş zenci, Çinli, Kızılderili, Kanadalı, Yunanlısıyla farklı ırktan insanlara haftada on iki ders yaptığını duymak beni heyecanlandırdı. Manisa’dan Hollanda ve Almanya’ya giden iki ağabeyimizin hizmetlerini işitmek beni cidden sevindiriyor. Dün bir minibüste yan yana oturduğum bir genç Sungur ağabey grubunun bulunduğumuz ilçede on civarında evlerinin ve bir o kadar vakıflarının, kırka yakın derslerinin bulunduğunu söyleyince gururlandım.

Şimdi soruyorum, kendi kısa elimize, yarım himmetimize güvenip bu hizmeti bir gruba inhisar etmek mi doğrudur, yoksa umum grupların hizmetleriyle iftihar edip, hepsine dua ederek ümit dolu günlere aydınlık gözlerle bakmak mı iyidir.

Ben kendi adıma bu hizmeti hep beraber yaptığımıza inanıyorum. Anadolu’nun her köşesinde, daha adını bile bilmediğimiz hizmet kahramanlarıyla, isimsiz dostlarımızla iftihar ediyor, Rabbimize bizi böyle iman fedailerine dost yaptığı için şükrediyor, her tesbihatımızda o milyonlara dua ediyoruz.

  10.04.2006

© 2021 karakalem.net, Levent Bilgi