Adınız soyadınız: 
E-mail adresiniz: 
Şehir / ülke: 

Başlık: 

Değerlendirmeniz: 

Türü

Yazarlarımıza gönderdiğiniz mesajlar,
site yönetiminin onayını müteakip kendilerine iletilmektedir.

Al Renge Düştü Rahmet!!

Öznur Çolakoğlu Cam

AL RENKLİ narin bir şakayığın yaprağına, berrak bir rahmet damlacığı dokundu. Bir annenin busesi gibi saf ve masum ve bir o kadar da duru düşüverdi al rengin üzerine.. Yaz semalarına nazır masmavi gökyüzünü rahmetin müjdecisi bulutlar örtüverdiler alelacele.. suya hasret çimenler su diye bir kez daha inlediler ve tek tük düşen damlacıkları bir an evvel yudumlayabilmek için hepsi hazır ola geçtiler. İnleyen kuru ağaç gövdelerinin kökleri su damlacıklarına ulaşabilmek için neredeyse toprağın yüzeyine çıkacaklardı.

Doğadaki bu telaş ve sevince bahar temizliğine girişmiş kadınların vaveylaları karıştı. Daha evvel olsa ağız birliği etmişçesine ah vah edecek ağızlar, şimdi balkona çıkmış yağmuru seyrediyorlardı. Yoldan geçen bir kul seyirdeki kadınlara hitaben,

- eyvah!!dedi.. halılarınız ıslanacak..

- olsun… diye yanıt verdi balkondakiler.. halıyı toplayıp kaldırmaya razıyız. Yeter ki, yağsın mübarek!!

Başka bir yerde bir grup öğrencinin piknikleri, yağmur muhalefetiyle, iptal oldu. Daha evvel olsa, binler ah edecek yürekler.. Neyse, yağsın yeter ki diye geçirdi içlerinden. Yağmurun nemine, çamuruna aldıran yoktu artık eskisi gibi. Herkes sadece su diyordu şimdi.

Nede olsa muhtelif su krizleri ve senaryoları her geçen gün daha da artarak devam ediyordu. İlginç olan bunca bilince rağmen, insanların halen daha suya ve israfa karşı olan duyarsızlıklarıydı. Akan çeşmeler, yıkanan halılar, boş yere aksa dahi dönüpte kapatılmayan sebiller.

Yaz yağmurunu fırsat bilip yağmur altında yürüyüşe çıkan iki arkadaş.. Uludağ’ın engin yeşilliği içinde tefekkür ediyorlardı. İçlerinden biri peygamber efendimiz a.s.m’in yağmur yağınca bağrını açıp dışarı çıktığını hatırladı.

- Aldırma ıslanmış olduğumuza… dedi. Peygamber Efendimiz (a.s.m.)'te yağmur yağınca göğsünü yağmura açıp dışarı çıkmıyor muydu zaten? Üstelik ashabı "Bunu niye yaptınız ya Rasulullah?" diye sorduğunda verdiği cevapta müthiş anlamlı değilmiydi?. Şöyle derdi Muhammed Mustafa(sav) "Bu, az önce Rabbiyle beraberdi." yada "Bunun Rabbiyle ahdi yeni!"

- Ben.. dedi diğeri. Merak ediyorum sadece.. Bu rahmet tanecikleri hangi mübarekler hürmetine iniyor yeryüzüne..

Utandı az evvel konuşan kişi. Sahi yeryüzündeki insanlar hak ediyorlar mıydı gerçekten böylesine kutlu müjdeleri.. yolları yeşiller içinde bir kabristanın yanından geçiyordu. Ellerini kaldırıp, fatiha okumayı ihmal etmediler. Duayı müteakip ellerini açıp daha nice dualar ettiler.

Derin düşüncelerden yüzüne düşen yaz yağmurunun ilk ve serin damlacığıyla irkilen başka bir insan ayakları altındaki otlara baktı ve kendi kendine gökyüzünden inen bu temiz rahmetin ancak şu yeşil otlar hürmetine indirildiğini düşündü. Zira insan denilen mahlukat nasılda nankör, nasılda sapkınlık içinde, nasılda arsız olabiliyordu.

Elhamdülillah ki, Rabbimizin rahmeti gazabını geçmişti. Yinede yol kenarlarındaki her şeyden bihaber ve masum olan yeşillikleri insanoğlundan daha mübarek ve daha masum buldu. Nerede yaşadıkları muamma olan şehir serçelerinden biri minik bir su birikintisinden kana kana su içti birde duş almayı ihmal etmedi. Yoldaki insan, aslında insanların işlerinin bu kuşlar kadar kolay olmadığını düşündü. İnsanın tüm canlılardan daha çok suya ihtiyacı vardı. Ama insan, rahmete mahzar olmak için hiçbir zahmete katlanmayı göze almıyordu..

İlginç bir dünya idi yaşanılan mekan vesselam! İnsanlar ne kadar insandı?! Bir ot yada bir kuş kadar görevlerinin fevkinde miydiler? İnsan olmak ne demek anlayabilmişler miydi? Al renge düşerken rahmet, zihinlere de bir soru düştü.. Sahi insan ne demekti?

  24.05.2007

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut