Adınız soyadınız: 
E-mail adresiniz: 
Şehir / ülke: 

Başlık: 

Değerlendirmeniz: 

Türü

Yazarlarımıza gönderdiğiniz mesajlar,
site yönetiminin onayını müteakip kendilerine iletilmektedir.

“Hoşça kal!”

KÜÇÜK BİR kasabada beş yıllık öğretmenlikten sonra mesleğime beş yıl ara verdim ve bir petrol firmasında çalıştım. Eğitim alanı ilgimi çekmeye devam etti ve en nihayeti kendimi tekrar sınıfta buldum. Bu arada biraz daha yaşlanmış ve olgunlaşmış biri olarak, sadece ‘bilim’ öğretmeni olarak değil, aynı zamanda ‘hayat’ öğretmeni olma kararındaydım. İnançlarımı, görüşlerimi, sevgimi ve felsefemi bugünün gençleriyle paylaşmak istiyordum.

Birkaç öğrencimin bir hafta sonu geçirdiği trafik kazası, normalde gözönünde bulundurmadığım bazı şeyleri yapmamı sağladı. Ertesi Cuma günü, girdiğim her sınıfta dersimi:

“Hoşça kalın! Sizi seviyorum. İyi tatiller ve DİKKATLİ OLUN!” diyerek bitirdim.

Tahmin edebileceğiniz gibi, öğrencilerin büyük kısmı bu sözlere pek de oralı olmadı. İçlerinden bana da duyuracak şekilde, bu sözlerle alay etmeye kalkanlar da çıktı.

İster inatçılık deyin, ister azim; ne olursa olsun bu sahneyi her Cuma günü bütün derslerimden sonra tekrarlamaya devam ettim.

Yine bir Cuma günü, kaba bir futbolcu öğrencim, ağzı alışmış olarak, söylediğinin farkına varmadan “Sizi seviyorum, öğ…” dedi. Hemen her sabah onu okula gönderen annesine dediği sözlere benziyordu bu. Ne var ki, bundan sonra birçok öğrencim aynı kelimeleri söylemeye başladı.

Ertesi yıl öğrencilerimden birisi kanser oldu ve eğitim döneminde öldü. O hastanedeyken bütün sınıf arkadaşları ona sevgi ve desteklerini belirten bir kart gönderdiler. Kuzeni bir yıl sonra gelip o kartın Steven ve ailesi için ne kadar anlamlı olduğunu söyleyecekti.

Yıllar sonra ise, bir öğrencim hafta sonunda yaşanan bir tartışma sonucu problemli annesi tarafından öldürüldü. Bu delikanlı ‘rizikolu’ diye düşünülen sınıfımın öğrencileri arasında değildi. Tam aksine, okulun en iyi öğrencilerindendi. Bu acı olay sokakta gerçekleşmişti; evde değil. Lise öğrencisiyken geliri az olan annesine yardım etmek için uzun saatler çalışmış olan bir çocuktu oysa. Bütün sınıf arkadaşları da, benim gibi, yıkılmışlardı.

Sınıfta olay hakkında konuştuk, ağladık ve bu olayın üstesinden gelmeye çalıştık. Benim için dönüm noktası ise, bir öğrencimin gelerek:

“Hocam, ona söylediğiniz en son şey, onu sevdiğinizdi” demesi oldu.

Acımın içinde bunun anlamını bile düşünmemiştim.

Çok şükür, başka bir öğrencimi kaybetmedim. Okulda haftayı bu sözlerle bitirmeyi nadiren unuttum. Unuttuğum zamanlarda da, öğrencilerim bana hatırlattılar.




(Becky Stanford)

  07.01.2007

© 2021 karakalem.net, İsmail Örgen



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut