*Bu sayfa, sitemize gelen, sitemizdeki ana sayfaların formatına denk düşmediği için bu sayfalarda değerlendirmediğimiz, ancak paylaşmaya değer bulduğumuz yazıların sunulduğu bir havuz olarak tasarlanmıştır.

Adınız soyadınız: 
E-mail adresiniz: 
Şehir / ülke: 

Başlık: 

Değerlendirmeniz: 

Türü

Yazarlarımıza gönderdiğiniz mesajlar,
site yönetiminin onayını müteakip kendilerine iletilmektedir.

 Gök ile Hasbihal

Uçamasam da kuşlar gibi, onlar kadar hür yüreğim İslam’ın sınırlarında.. Sınır da, sınırsızlık da O’nun.. Lütuf onun, her şey O’nda…


I.
Geceye hilal doğdu..
Mecalince halini anlatsın diye,
Rabbim onu tam da tepeye koydu..
Dualara kavis çizmek ve dahi
Dönüşü resmetmek için geldi,
Yıldızların arasında şimdi..
Gökyüzünü seyr için,
Daha ne bekleriz alemden?...

II.
Kalemim küskün müsün yoksa bana?.. Halimi arz etmez oldun satırlara..
Hal evvela zatın arzına mı sunulur? Bundan mıdır suskunluğun..
Sen önce kendi ahvalini kendi dilince kendi yüreğine anlat mı dersin?
Yürek her ne kadar göğsümde pıt pıt atsa da, kimi zaman alıp başını uzaklara gidiyor..
Uzaklar dahi uzak kalıyor ya bazen.. Bir yol kalıyor geriye..
Düşe kalka, ama yalnız, ama kalabalıkla arşınladığım yollar..
Koşar adım bazen, bazen itile kakıla..
Bu gece dolunay da yoldaş oldu.. Karnında taşıdığı yarık ile, tüm ihtişamı ile ışıldıyor..
Bu gece elimden o tutuyor… Zulüm kökünden gelen karanlıkta, aydınlığın halifesi olarak yol gösteriyor gezginlere..
Nebevi hatıraları bağrında taşıyan dolunay.. Asırlar öncesine şahitlik eden, hala her şeyi bir yörüngeden izleyen ay!...
Kimdi seni bağlayan dünyaya… Hiç ayrılmadan dönmene müsaade eden kimdi?...
Aşk ile çekiliyorsun besbelli.. Aşık olduğunun nurunu yansıtırsın..
İbrahim’in (a.s.) ve İbrahimî yüreklerin, tek batmayanın, Allah’ın, gerçek Rab olduğuna imanının küçük bir ayetisin..
Az sonra çekilirsin ufkumdan.. Rabbime secdeye gidersin.. Bir batar, bir doğarsın..
Neler hatırlatırsın neler ey yoldaş.. Yolun açık olsun..
Işığın hep bizimle kalsın…

III.
Tut elimden dolunay, dönmek istiyorum dünyanın etrafında.. oradan yeryüzü nasıl görünür bilmek istiyorum.. Bir dürbün alıp elime, insanları seyredeceğim kucağında..
Hangileri sevgi dağıtıyor etrafına ve hangileri karamsarlık çıkmazının eteklerinde..
Oradan daha iyi görünür eminim. Habersizce şöyle bir baksak kızmazlar değil mi?... Hem tam olanlara, hem noksanlara… Kusurları dahi görmek istiyorum çünkü; dua etmek istiyorum herkese.. Settar ve Gaffar olan Rabbimden tüm kusurların affını, tamirini dileyeceğim dünyanın etrafını dönerken.
Tam da seyre dalmışken, belki seni seyredenlerle göz göze geleceğim.. Senin ışığına uzanmış gözlere selam vereceğim.. Hem el de sallarım gökyüzünden.. Onların da varsa bir teleskopu, görürler belki beni..
Sen hilal olduğunda, karanlık topraklarına doğru koşup dünyadan gelen ışıkları daha iyi görmeye çalışacağım.. Bu gece de tut elimden doluna..
Tefekkür bineğine atlayıp geliyorum yanına..
Ellerimden tut ve kısa bir müddetliğine bile olsa dünyaya “düşmeden” orada kalmama yardım et.. Senin oradan her şey görünüyordur. Ama neler olup bittiğini seçemiyorsan ben sana anlatmaya çalışırım hal dilimce.. Sevenleri, sevmeyenleri.. Günleri zindan edenleri, çiçek toplayan çocukları, şekeri elinden alınmış olanları, uçurtması dalda kalanları.. Kelebek avcılarını, yağmur aşıklarını, gülleri, gülistanları, dostları, insanı…
Tüm bu kalabalık ve karmaşa arasında dopdolu yüreğiyle oradan oraya koşanları.. Seni sevenleri ve hatta sana şiir yazanları da.. Ve senin gibi görevinde sadık, aynı yörüngeden aynı kaynaktan ışık saçanları..
Ben sana anlatırım, sen sakın merak edip aşağı inme… Sen orada çok güzelsin.. Işığı güzel ay, dolunay..
Dön sevgiye, dön Rabbine, hep bu yörüngede, dön dolunay!...

IV.
Hey güzel yıldız!.. Hey parmağımın ucu kadar bile ışığı olmayan koca ateş parçası.. O yüce cüssenin şu anki vazifedarlığı gök resmimizde bir noktacık ışık yaymak belki de..
Ve sen dünyamızdan kat kat büyük maddenle bu görevi yerine getirmekten usanmıyor, işte oracıkta ışıldıyorsun.. Demiyorsun ki “Rabbim, ben çok büyüğüm, görevim bu mu? Gafil insanların göğüne desen olmak mı?” demezsin ki ey güzel yıldız..
Emir kulu olmak ne güzel, ne ulvi bir erdem..
Rabbimin mülkünde her zerre yüceler yücesi bir vazifeyi sırtlanmış.
İşte seninle hasbihal etmekte olan insan da maddece senden çok çok küçük. Küçük vücuduna ubudiyet yükü yüklenmiş; yürüyen, seyreden, dillenen, dinlenen, izlenen bir ayine..
Dost yıldız, milyonlarca kilometre ötelerde o devasa gövdenle oradan oraya dönerken bak ışığını ta nerelere ulaştırdı Rabbin!.. Çok çok uzaklarda, gecenin bir vakti göğü seyreyleyen küçük bir ayinenin kalbine!..
Muhabbetle güzel yıldız…


V.
Alem, seyre de keyfe de pencerelerini açmış, hem de ardına dek..
Alemin helali keyfe kafi… Ferahnak her yer.. Her nakış..
Seyretmeye müptela gözlerim.. Pür-ihsan, pür-nur, pür-bereket şua alemde
Müştakım, mütebessimim..
Uçamasam da kuşlar gibi, onlar kadar hür yüreğim İslam’ın sınırlarında..
Sınır da, sınırsızlık da O’nun..
Lütuf onun, her şey O’nda…

Rabia Nazik Kaya…

  10.07.2005

© 2021 karakalem.net, Rabia Nazik Kaya



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut