*Bu sayfa, değişik arkadaşlarımızın Risale-i Nur'dan aldıkları derslerden hareketle yazdıkları yazıları paylaşmak amacıyla tasarlanmıştır.

Adınız soyadınız: 
E-mail adresiniz: 
Şehir / ülke: 

Başlık: 

Değerlendirmeniz: 

Türü

Yazarlarımıza gönderdiğiniz mesajlar,
site yönetiminin onayını müteakip kendilerine iletilmektedir.

Öz Evlatlara Dair

İSLÂMÎ KESİMDE, o kemikleşmiş ‘Batı karşısında gerikalmışlık’ psikolojisiyle de kesinlikle ilgili bir vâkıa, son zamanlarda iyice gözüme batıyor. Dün, bir yansımasını daha ‘İslâmî’ bir yayınevinde gördüğüm bir vâkıa bu: öz evladının kıymetini bilemeyip, kervana sonradan katılanları el üstünde tutma.

Yanlış anlaşılmasın: Uhrevî hizmetlerde bir ‘kıdem’ anlayışına gidilsin demiyorum. Böyle birşeyi, istemediğim gibi, doğru da bulmuyorum.

Ama, belki sözünü ettiğim psikolojinin, belki de eskinin ‘fetih’ özlemlerinin bir yansıması olarak, ‘hidayet’e gelenler, zaten ‘hidayet’te olanlardan daha fazla ilgiye ve itibara mazhar oluyorlar. Onlara gösterilen ihtimamın, dikkatin veyahut müsamahanın onda biri dahi, ‘zaten bizden’ denilenlerden esirgeniyor. Hem, ‘dışarıdan’ gelenlere sunulan imkân, zaten ‘içeride’ olanlardan nedense esirgeniyor. ‘Adil’ davranılmıyor açıkçası.

Amerika görmüş bir kişinin gördüğü itibar, Kâbe görmüş nazarlardan esirgeniyor. Nazarımızda, Kur’ân dili olan Arapça’nın, İngilizce’nin yarısı kadar bile itibarı bulunmuyor. Bir kitap, içinde geçen gavur ismi, İngilizce ve Fransızca kitaplara atıfta bulunan dipnot sayısı nisbetinde değer kazanıyor.

Ve, bütün bu işlerde bir terslik var gibime geliyor.

Bırakalım bütünüyle İslâmî kesimi, yalnızca Risale-i Nur camiasına bakalım:

‘Dışarıdan’ Risale-i Nur’u inceleyen şöhretli bir bilim adamı onca sene Risale-i Nur üzerine çalıştı da ne oldu? Said Nursî’ye ceremesini uzun yıllar çekeceğimiz bir ‘mekanik dünya görüşü,’ ‘deizm’ gibi yaftalar yakıştırdı. Kâinatı ‘makine’ gibi gören anlayışı eleştiren Tabiat Risalesi’nden, Said Nursî’nin mekanik bir kâinat tasvirine sahip olduğu sonucunu çıkardı.

O kadar ‘dışarıdan’ olmayan, ama bir ilahiyatçı olmakla birlikte Risale’nin dışında duran başka birileri ne yaptı? ‘Tarafsız’ olma tarafgirliğiyle, Risale-i Nur’da olmadık hatalar icad eden ‘objektif’ değerlendirmeler çıktı ortaya…

Oysa, Risale-i Nur’un öz evladı olan, daha genç yaştan beri onun hamuruyla yoğrulan, lâkin kadrini kıymetini bilemediğimiz niceleri var. Horlanan, itelenen, küstürülen niceleri...

Haydi, diyelim ki onlar da yanlışlar yaptılar; başkalarına gösterdiğimiz müsamahanın yarısını olsun onlara gösterebildik mi peki?

Diyelim ki, onlar da kendilerinden bekleneni tam yerine getiremediler; başkalarına sunduğumuz imkânın onda birini olsun onlara sunabildik mi peki?

Hayır.

‘Dışarıdakiler’in elbette görmeleri gereken hoşgörüyü görmelerine karşılık, ‘içeridekiler’ horgörüyle karşılaştılar hayli zaman. Dışarıya açılmaya çalışanların bir kısmı, bunu ‘içeridekiler’e kapanma suretinde gerçekleştirdiler, ‘Dışarıdakiler’in itirazsız dinlenen kimi sözler, ‘içeridekiler’den birinin ağzından çıktığında umulmadık tepkilerle karşılaştı.

Sonuçta, Risale’ye gönül vermiş nice kabiliyetin suçlanmışlık ve gücenmişlik batağında eridiği; Risale’ye hakkını veren çalışmaların ise ruhu Risale’ye yabancı kimselerden beklendiği günleri yaşıyoruz işte.

Bu günler son bulsun, başkalarının kıymeti zayi edilmeden, ‘öz evlatlar’ın da kıymeti bilinsin istiyorum.

Şu hizmet çizgisi, yüreğinde Risale-i Nur aşkıyla yanan, ama bir şekilde küstürülmüş, itelenmiş, gücendirilmiş öz evlatlarının gönlünü kazanabilse öyle güzel şeyler olacak ki...

  17.01.2004

© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu

  1.  Bu yazının geçtiği eseri incelemek -veya satın almak- istiyorum.



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut