Adınız soyadınız: 
E-mail adresiniz: 
Şehir / ülke: 

Başlık: 

Değerlendirmeniz: 

Türü

Yazarlarımıza gönderdiğiniz mesajlar,
site yönetiminin onayını müteakip kendilerine iletilmektedir.

Ağaç olmak

SEVGİLİ ANNEMİN çok sevdiğim bir tasnifi vardır: “İnsanlar ikiye ayrılırlar: başkaları için yaşayanlar, başkaları sayesinde yaşayanlar.”

Hayatı kolaylaştıran, bir çatışmadan bizi uzak tutan, feragati içselleştirmemizi sağlayan bir tasniftir bu. Başkaları için yaşamayı bir tercih olarak yapabilmeyi, başkaları sayesinde yaşayanlarla didişmemeyi mümkün kılar.

İnsanları, böylesi başka bir dizi tasnife daha tâbi tutmak zor değil.

Sorun olan insanlar, çözüm olan insanlar...

Ümit kıranlar, ümit verenler...

Dert üretenler, deva üretenler...

Şikâyet edenler, çare bulanlar...

Baktığımızda, hayatın içinden kopup gelen bütün bu ayrımların düğüm noktasının insanın iç dünyasında yattığını görürüz.

Başkaları için yaşayanlar, başkaları sayesinde yaşayanlar; sorun olanlar, çözüm olanlar; ümit kıranlar, ümit verenler; dert üretenler, deva üretenler; şikâyet edenler, çare bulanlar... derken, tasnifi ne kadar uzatırsak uzatalım, her iki tarafın insanlarının da yaşadığı dünya aynı dünyadır. Soludukları hava aynı olduğu gibi, hayatın akışı içinde yüzyüze geldikleri olaylar, sıkıntılar, sevinçler, başarılar, hayal kırıklıkları ya birebir aynı yahut birbirinin benzeridir.

Ancak, arı su içer bal akıtır, yılan su içer zehir akıtır.

Aynı havayı soluyan, aynı sıkıntıyı yaşayan, aynı sevince ortak olan iki insandan biri dert küpü olur çıkar, diğeri deva küpü; biri şikâyet üretir, öbürü çare; biri yük olur, öbürü yük taşır.

Bütün iş, iç dünyalarda düğümlenir.

Âfâkî âlemden kopup gelen her malumat, her olay, her keyfiyet, bizim ruh dünyamızı, zihniyet dünyamızı, gönül iklimimizi nasıl, neye göre biçimlendirip işlettiğimize göre dönüşür, değişir.

Bir tarafta “Ortam kötü” deyip kötülüğe meyledenler vardır meselâ.

‘Kötü ortam’dan kendisi için kötülük cevazı çıkaranlar...

“Ortam kötü, devir değişti, zaman ahir zaman, kimseye güvenilmiyor” diye diye, Müslümana bile kötülük eden Müslümanlar zuhur eder meselâ...

Öte yanda, çölde vaha misali, kötü ortama rağmen, dingin ve serin bir ruh iklimi içinde yaşayanlar bulunur.

Yanık yüreklere, kırık gönüllere, şaşakalmış akıllara serin hikmet suları içirenler...

Yakmayanlar...

Dert yanmayanlar...

Yazın ortasında kızgın güneşin bütün hararetini kendi üstüne alıp, altında gölgeleyene hayattar bir serinlik sunan ağaçlara benzer böyleleri.

Karbondioksit alıp oksijen veren ağaçlara benzer...

Kirli hava, kirli ortam, kirli zaman kirletmez onları...

Öyle bir kalb, öyle bir zihin, öyle bir ruh hali ve öyle bir düşünme biçimi edinmişlerdir ki, kirli ortamda kirlenmedikleri gibi, kirli ortamı sadece seyretmezler de...

Bilakis, kirli havayı solur, ama tertemiz, taptaze bir oksijen verirler geriye...

Kiri emer, dönüştürür, azaltırlar...

Havadaki oksijen oranını çoğaltırlar.

Dönüşmezler; dönüştürürler...

Rablerinin izniyle, geceden gündüz, ölü halden diri hal, karanlıktan aydınlık devşirirler.

‘Ayn-ı dert içinde derman,’ ‘ayn-ı elem içinde lezzet’ bulur, çıkarır ve sunarlar.

Ağaçlar gibi...

Sıcağı alıp serinlik veren ağaçlar gibi...

Karbondioksit alıp oksijen veren ağaçlar gibi...

Hayat yolunda önümüzde iki seçenek vardır daima...

Dileyen en güzel bir halden bile şikâyet üretir, dileyen karbondioksit alıp oksijen verir...

Birinciler hiçbir işe yaramazlar; başkaları sayesindedir varoluşları...

İkinciler ise, hele birleşip orman oldular mı, en karanlık bir halden cennet-misal bir iklim üretirler.

Cahiliye’den Asr-ı Saadet çıkaran sır bu değil midir?

Saadet Asrına mührünü vurmuş her bir sahabi, Cahiliye’nin içinden kopup gelen; ama dert değil deva, şikâyet değil çözüm, yeis değil ümit üreten birer ulu çınar değil midir?

Ağaç olmalı her insan...

Müslüman Müslümana kötülük etmemeli...

Müslüman kimseye kötülük etmemeli...

Kötü ortamı mazeret belleyip dönüşmemeli, dönüştürmeli.

Ağaçlardan ders alıp, karbondioksit aldığı ortamlardan bile oksijen üretmeli...

Ve ağaçlar birbirine bakmalı, birbirine destek olmalı...

Orman olmalı...

  17.01.2006

© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu

  1.  Bu yazının geçtiği eseri incelemek -veya satın almak- istiyorum.



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut