Adınız soyadınız: 
E-mail adresiniz: 
Şehir / ülke: 

Başlık: 

Değerlendirmeniz: 

Türü

Yazarlarımıza gönderdiğiniz mesajlar,
site yönetiminin onayını müteakip kendilerine iletilmektedir.

Sözüm hâsidlere!

SÖZÜM HÂSİDLEREDİR...

Kıskanmak haydi neyse de, bunu hasede dönüştürenlere...

Haset ettiğinde şerrinden Rabbimize sığınmayı Rabbimizin bize öğrettiği hâsidlere...

Bizi yüzü yere yapışık vaziyette görmekten keyif alan; başı dik, gözleri semaya dönük vaziyette gördüğünde içinde tarifsiz bir huzursuzluk kaynayan hâsidlere...

O hâsidler ki, dünyalarının merkezinde ‘biricik ben’ olarak kendileri vardır. Dünya merkezinde onlar yer almak üzere iki yarımküreye ayrılmıştır.

Başka herkesin değerini onlar belirler.

Sizin değerinizi de...

Onların işine yarıyorsanız, onların sizden bir menfaati var da bu menfaatin edinilmesine izin veriyorsanız, onların düşündüğü gibi düşünüp onların yazılmasını istediği gibi yazıyorsanız, içinizde başka düşünceler dahi belirse bu onların kabına ve kalıbına uymadığı için kendinizden şüphe etmeyi veya düşüncenizden korkup sineye çekmeyi tercih ediyorsanız, sizin gibisi yoktur.

Zinhâr zülf-i yâre dokunmayasınız...

Zinhâr onların ‘eleştirilemez’ ilan edildiği alanlara soru işaretleri, ünlem, üç nokta veya noktalı virgül ile girmeyesiniz...

Zinhâr onların menfaat hesaplarının, maddî-manevî rant denklemlerinin önünde durmayasınız...

Zinhâr yanlışına yanlış, yalanına yalan, eksiğine eksik, fazlasına fazla demeyesiniz...

Siz işinize bakınız ve sizden beklendiği kadarını yapınız, sizden istenen kadarını düşününüz ve sizden beklendiği kadarını yazınız...

Ve de eliniz sürekli açık olsun, geçiminiz sürekli onların elinde olsun; onlar gönlünden koparsa âbâd, kızarsa berbâd edebilsin maişetinizi; sizi canları çekerse vezir, canları çekerse rezil edebilir durumda hissetsinler kendilerini...

Sizden iyisi yoktur o zaman.

Hatta, ‘marka’ haline getirmeyi bile düşünürler sizi.

Ne de çok severler sizi, ne de çok değer verirler!

Ağızlarından düşmez isminiz.

Aldanmayın; o halde bile kendilerine çalışırlar çünkü.

En büyük iltifatları duyduğunuz sırada dahi, değeriniz bir ‘nesne’nin ‘kullanım’ değeridir. Diğer bir deyişle, bir ‘marka’nın ‘piyasa’ değeri...

Ve size karşı o en cömert, en övgü yüklü günlerinde dahi, içlerinden geçeni sizin isminizi kalkan yaparak ifşa ederler, gönüllerinde duranı sizin isminizi yem yapıp ortaya atarak ortalığa dökerler.

Hesap size yazılır, onların hesabı tertemiz kalır.

Siz kötü adam olursunuz, onlar her devrin ve her kesimin iyi adamı.

Sizin en yakın arkadaşınızla bile karşı karşıya düşürdükleri olur; onlar aradan sıvışmaya yeltenirler.

Sizin üzerinizden birileriyle hesaplarını kesmeye çalışırlar, güya sizin üstün değeriniz, değerli düşünceleriniz, bîhemta tefekkürünüz, faziletli duruşunuz dolayısıyla yapıyormuş süsü verirler buna.

Siz bu oyuna razı olmazsınız; mü’minin mü’mini kırdığı iktidar kavgalarına oldum olası uzaktır ruhunuz zaten; bir çatışma anında kaybeden taraf olmaya dünden razısınızdır; Emevî saltanatı sürerek yaşamaktan ise Ehl-i Beyt mahrumiyeti ve hüznüyle meydan-ı gadrden çekilmektir şiarınız.

Ama sonra görürsünüz ki, bu kez sizin üzerinizden hesabını kesmek istedikleri insanları size karşı kışkırtmışlar...

Onlardan korkulur.

Hasetlerinden hele...

Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden hele...

Kendi ayaklarınız üstünde durmaya çalışın; ayaklarınızı kıskanırlar.

Kendi yağınızla kavrulmayı seçin; yağınız dağlar yüreklerini.

Yüreğinizin götürdüğü yolda yürüyün; yüreğinizi de, yolunuzu da kıskanırlar.

Kıskanmakla kalmaz, haset ederler.

Nâmertler mertleri sevmez.

Hesabîler hasbîlerden rahatsız olur.

İhtirası kabiliyetlerinden büyük olanlar, kabiliyetlerini büyütüp ihtirasını yok etmeye çalışanlardan nefret eder.

Onların hesabına tâbi olmadığınız sürece, yere düşmüş, burnu sürtülmüş halde görmek isterler sizi. Onların su yolunda gitmez iseniz, yürünürken görmek, muhtaç halde görmek, yolunu şaşırmış halde görmek, isabet etmemiş halde görmek, kabiliyeti dumura uğramış halde görmek, yanılmış halde görmek, yapayalnız halde görmek isterler...

Onlar.

Hâsidler.

Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden korkulur da, asıl şer, en büyük şer nedir?

Hasetçi için, haset eden bir kalb en başta kendine büyük bir eziyet değil midir?

Hasetçinin şerrinden korusun Rabbim bizi.

Ve hasetçinin kendisini...

  08.01.2006

© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu

  1.  Bu yazının geçtiği eseri incelemek -veya satın almak- istiyorum.



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut