Adınız soyadınız: 
E-mail adresiniz: 
Şehir / ülke: 

Başlık: 

Değerlendirmeniz: 

Türü

Yazarlarımıza gönderdiğiniz mesajlar,
site yönetiminin onayını müteakip kendilerine iletilmektedir.

Emir Maddeye Dönüşünce – 4

Allah-u Teala (c.c) buyurdu:
“Bana (c.c) en yakın olan gelsin.”
İlk ‘akıl’ geldi.
Sonra ‘iman’ geldi.
Sonra ‘hayâ’geldi.

Hadis-i Şerîf meali [1]

ALLAH’ın (c.c) yazar – bozar tahtasıdır madde âlemi.
Teşbihte hata olmasın..
Cam üfleme ustasının cama şekil vermesi gibi bir şeydir,
Emrin maddeye dönüşmesi..
An be an, yoktan vara doğru bir tasarruf / üfleme gerçekleşir.
Daimi bir tesir ile cam şekil alır.
Amorf ve şekilsiz bir pelteye, muhteşem bir sanat verilir..

Cenabı Hakkın yaratılmışlar üzerindeki tesir ve tasarrufu, emir ve iradesiyledir.[2]
Güneşin dünyayı ısı ve ışığıyla tesir altına almasına benzer.
Latif ve cismani olmayan şeyler matbaa gibidir.
Mesela ağzımızda basılan bir kelime,
Dalga dalga yayılır bin kelime olarak çıkar.[3]
Dolayısıyla her an yaratılmanın sırrı nuraniyette gizlidir.[4]

Maddenin içinde ilim, ilmin içinde mânâ bulunur.
Mânânın derinliklerinde ise envâr-ı esmânın sonsuz tasarrufları gölgelenir. [5]
Emr-i İlahi cilvelenir, muhteşem ve antika sanat eserleri vücuda gelir..

Akıl nuranî bir cevherdir. [6]
Hakîm isminin nur formundaki karşılığı ve gölgesidir.
Soyuttur ve derinliklidir.
Mutlak hakikatlerin konakladığı ilk yuvadır.
Onun için aklı olmayanın dini yoktur. [7]
Farkı fark etme cihazımızdır akıl.
İnsan fark ettikçe vicdanı inkişaf eder, açılır..

Vicdan ise ruhun derisidir, elbise gibi onu üzerine giydiği bulma organıdır.
Allah’ın varlığını bize bildiren dört bildiriciden biridir. [8a,8b]
Kainatın her tarafından kopup gelen uyarılar,
Ruhun alıcı reseptörleri olan vicdanda temerküz eder, işlenir. [9]
Neticede vicdan tezgahında iman elbisesi dokunur.
İyiyi kötüden, hayrı şerden ayırt etmek mümkün hale gelir.
Hayrı Allah’a veren insanın kötülükleri ve günahları fark etmesi,
Bu nedenle daha keskin ve kesin olur..

Akıldan imana..
İmandan hayâya..
Oradan da hayatımıza doğru etkilenme gerçekleşir.
Hayâ ile hayat arasında kopmaz bir bağlantı noktası vardır, açığa çıkar.
Mesela hayâsızlık arttıkça başta insan hayatı olmak üzere,
Hayatın her çeşidi kolaylıkla riske edilmeye başlanır.
Bunlardan biri ne oranda azalırsa diğeri de otomatikman kısalır.
Kıyametin kopması da, cennet – cehennem durakları da,
Hep bu hayâ – hayat algoritmasına bağlı kılınmıştır.
Sonsuz hayat basamaklarını tırmanmakta olan insan,
Hayâsı oranında hayattar kılınacaktır.
Zira hayâ imandandır.. [10]

Uzun yaşamayı murad edenler hele hele sonsuz hayatı arzulayanlar,
Akıl sahipleridir, tefekkür ederler..
Vicdan sahipleridir, iman ederler..
Hayâ sahipleridir, “El Bâki, hüvel Bâki” derler.. [11]


DİP NOTLAR:

[1]. Benzer hadisler şöyledir:

a) Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
Cebrail, Âdem(aleyhisselâm)’ın yanına indi ve dedi ki:
"Ey Âdem! Üç şey¬den birini seçmeni önermekle emrolundum. Birini seç, diğer ikisini bırak."
Âdem ona: "Ey Cebrail! Bu üç şey nedir?" diye sordu.
Cebrail: "Akıl, hayâ ve dindir." dedi.
Âdem: "Ben aklı seçtim." dedi.
Bunun üzerine Cebrail hayâ ve dine: "Haydin dönelim, onu bırakın." dedi.
Hayâ ve din dedi ki: "Ey Cebrail! Bize, akıl neredeyse siz de orada olun." diye emredildi. Bunun üzerine Cebrail: "Öyleyse size emredildiği gibi hareket edin." dedi ve geldiği yere doğru yükseldi.
Usul-u Kafi /Akıl ve Cehalet / Ali b. Ebu Tâlib (a.s)’dan rivayet

b) Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri aklı yarattığı zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri dön!" diye emretti. O da geri döndü. Bunun üzerine akla şunu söyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan başka bir şey yaratmadım. Seni, nezdimde mahlukun en sevgilisi olana bindireceğim."
İbn-i Mesud / Kütübü sitte / Hadis no : 1687

[2]. “Binaenaleyh, Cenab-ı Hakkın mahlûkatındaki tasarrufu, yalnız bir emir ve iradeyle olur. Bizzat mübaşereti (teması) yoktur-şemsin kâinatı tenvir ettiği (nurlandırdığı) gibi.”
Mesnevî-i Nuriye / Zeyl-ül Hubab / syf: 94

[3]. Hubab / syf: 76

[4]. “Binaenaleyh, eşyada bulunan intizam (düzen), muvazene (denge), evâmir-i tekviniyeye (yaradılış kanunlarına) karşı imtisal (uyma), itaat, kudret-i ezeliyyenin nuraniyeti, eşyanın içyüzünün şeffafiyeti gibi sırlardan dolayı, bir sinekle arzın ihyâsı (hayatlanması), bir ağaçla semâvâtın icadı(yoktan var edilmesi), bir zerreyle güneşin yaratılışı Vâcibü’l-Vücuda nisbetle mütesavidir (birbirine eşittir)..”
Mesnevî-i Nuriye / Hubab / syf: 80

[5]. “Evet, kâinat o Hâlıkın nurunun gölgesi, esmâsının (kutsal isimlerinin) tecelliyatı (bir tür yansıması), ef’alinin (fiillerinin) âsârıdır (eserleridir)..”
Mesnevî-i Nuriye / Katre / syf: 54

[6]. Muhakemat / 2.mukaddeme / syf: 18

[7]. Hadis-i şerif meali / Buhari

[8a]. Allah’ ın (c.c) varlığını bize bildiren muârrifler / bildiriciler şunlardır :
a – Yüce peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)
b – Büyük kâinat kitabı olan evren.
c – Kutsal kitabımız olan Kur’an- ı Kerim
d – Vicdan

[8b]. Birinci Bürhan: Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır.
Şu bürhan-ı neyyirimiz (parlak delilimiz) Şuaat'ta tenevvür ettiğinden (açıkça parladığından), tenvir-i müddeamızda (iddiamızın parlaklığı) münevver bir mir'attır (parlak bir aynadır).
İkinci Bürhan: Kitab-ı kebir (en büyük kitap) ve insan-ı ekber (büyük bir insan) olan kâinattır.
Üçüncü Bürhan: Kitab-ı Mu'ciz-ül Beyan (her sözü mucizelerle dolu kitabımız), Kelâm-ı Akdes'tir.
Dördüncü Bürhan: Âlem-i gayb ve şehadetin nokta-i iltisakı (temas noktası) ve berzahı (geçişyeri) ve iki âlemden birbirine gelen seyyaratın(akıp gelenlerin) mültekası (birlaşme yeri) vicdan denilen fıtrat-ı zîşuurdur (şuurlu manevi organdır). Evet fıtrat ve vicdan akla bir penceredir. Tevhidin şuaını (Allah’ın birliğine ait yansımaları) neşrederler (yayarlar).
Mesnevi-i Nuriye / Nokta / syf: 246

[9]. İnsanın fıtrat-ı zîşuuru (şuurlu manevi organı) olan vicdânı saadet-i ebediyeye (sonsuz mutluluğa) bakar, gösterir. Evet, kim kendi uyanık vicdânını dinlerse, "Ebed, ebed!" sesini işitecektir. Bütün kâinat o vicdâna verilse, ebede karşı olan ihtiyacının yerini dolduramaz. Demek, o vicdan, o ebed için mahlûktur. Demek, bu vicdânî olan incizab (manevi çekim) ve cezbe (cazibe), bir gàye-i hakikiyenin (gerçek amacın) ve bir hakikat-i câzibedarın (kendisi çekici olan hakikatın) yalnız cezbi (çekimi) ile olabilir. Onuncu Sözün On Birinci Hakikatinin hâtimesi bu hakikati göstermiştir.
Sözler / 29.söz / 2.esas / 8.medar / syf: 482

[10]. Hadis-i şerif meali / Buhari / İman 16

[11]. “El Bâki, hüvel Bâki”: “Bâki (mutlak sonsuz) olan sadece Allah’tır (c.c)”
Herşey ancak O’nunla (c.c) bekâ bulup sonsuzlaşır..

  31.03.2013

© 2021 karakalem.net, Aykut Tanrıkulu




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut