Dünyaya söz söylemek

BEDİÜZZAMAN’I BÜYÜK kılan geliştirdiği Kura’ni hikmet sistematiğini yazılı şekilde dillendirmesi ve zamana sunması. Mekân diye kararı olmamış, zaman diye derdi olmamış; derdi ümmetin kalp hastalığı, ümmetin iman zaafı olmuş.

Her devirde ve dönemde bunu söylemiş, söylemekle kalmamış yazıya dökmüş, yazılı bir kültür geliştirmiş, sonrasında talebeleriyle mektuplaşmalarıyla bu kültürü canlı kılmış, yaşanmışlıkla sürdürmüş. Bugün eli kalem tutan, bir şeyler yazan nice insan o kültürün ürünüdür. Onlarca yazar yanında, onlarca yayın evi bunun yaşayan şahidi.

Bu büyüklük bir yana, yazılı eser Risale-i Nur ap açık ortada iken onlarca grubun müştereklik şuuru, istişare ruhu, birliktelik bilinci ile bir noktaya bütünlükle beraber yürüyememesi ve netice verici sonuç elde edememesi bir başka açmaz, bir başka çelişki, bir başka yetersizlik…

Grupların cemaat çatısı altında toplandığını söylemek mümkün mü? Sorduğunuzda kendini bir cemaat, ittihad-ı islamı gerçekleştirecek ve ümmeti kurtaracak bir cemaat olarak görüyor. Küçüğünden büyüğüne bu minvalin dışında olan çok az var.

Bediüzzaman ismi ve Risale-i Nur adının ümmete mal olduğu gördük şu yakın zamanda olan yakıcı hadiseden sonra. Bu sinerji yanlış yollara kanalize olmazsa grupların yeterince yapamadığı fütuhat kısa zamanda gerçekleşebilir. Yapılması gereken kendini ve grubunu temize çıkarmak değil, sadece ayine olmak… O sadeliğe gelecekler, gelecek olanlar.

Risaleler, bu zamanda Kur’an’ı anlamanın önemli ana damarlarından biri. Ümmetin hastalıklarını Kur’an reçetesiyle şifa sunan bir eser külliyatı, müellifi de kuru bir çubuk hükmünde.

Tevil edilmeyecek derecede açık şeylerde tevil üstüne tevil yapmak ve bunu genellemeye çalışmak Risalelerin üzerini örtüyor, kabuk bağlatıyor, ona ulaşmak isteyenleri engelliyor.

Ya sözlü miras bıraksaydı Bediüzzaman? Hayali bile ürkütüyor.

Asıla dönmek; Kur’an-ı anlamak için Risale-i Nur’u okumak, Said Nursi’nin gönlünden Muhammedi Nuru seyretmek, araları ve aracıları geçmek, vesileleri vuslata ulaştıran vasıta görmek, öze gitmek, gönle inmek, akla çıkmak, akıl kalp bütünlüğü ile yakınındaki kardeşi ile bütünleşmek, gruplar ötesi bütünlükte buluşmak, cemaatleşmek, sonra ümmet denizine dökülmek…

Ümmetin iman zaafı başka nasıl giderilir, başka nasıl var kalınır, Müslümanlar dünya başka nasıl söz söyleyebilir?

  22.09.2014

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut