Hayatın anlamı üzerine:
Günümüze kısa bir bakış

Zeyneb Hafsa

Estonya ve İsveç Tanrı’ya inandığını söyleyenlerin oranının, %18 ile, en düşük olduğu ülkelerden. Diğer taraftan bu ülkeler ‘herhangi bir ruha ya da yaşam gücü’ne inandığını dile getirenlerin, %50 ve %45’le, oldukça yüksek olduğu iki ülke. Bu da gösteriyor ki Tanrı inancının yerini daha müphem bir ruh, ışık, güç veya enerji almış durumda.


DİZİNİN ilk yazısında bahsettiğimiz, hayata dair önsel anlamlılığı reddedenlerin çabalarının nereye uzandığının güzel bir resmini çizmiş Markar Esayan(*1) :

Nietzsche ‘yeni ahlak’ ve ‘yeni insan’ kuramlarıyla önemli bir açılım yaratmıştı. Freud başta olmak üzere birçok bilim insanı açıkça bir Nietzsche yağmacısıydı. Ama nihilizmden ve varlık sorunundan kurtulmanın gerektirdiği aşkın bir sabite yaslanma ihtiyacı hepsinde de belirgindi... Beden ve tüketim takıntısı, Nietzsche’nin tespitinim aksine duyguları bastırmakla itham edilen Hristiyan ahlakına değil, maneviyat eksikliğini giderememenin yenilgisine duyulan hınca bir cevaptı. Böylelikle genleşen beden ruhun yerini de almaya çalışıyordu.

Evet, nereden niye gelip nereye gittikleri sorusuna Tanrı ya da dinden arındırılmış cevap bulma arayışları içindeydi Nietzsche, Sartre, Camus ve niceleri. Tanrı olmadığı takdirde yaşamın anlamsız olacağı önermesinde ısrar eden Nietzsche’den bir asır sonra garip zamanlarda yaşıyoruz şimdi. Kendini Tanrı inancına sahip görüp hayatı anlamsız bulanların yanı sıra hayatın anlamlılığını Tanrı dışındaki ‘bir çeşit ruh’ (some sort of spirit) ya da ‘yaşam gücü’ (life force) gibi açıklanması zor, bulanık kavramlara atfedenler mevcut. Bir de tabi hayatın anlamlılığını aklına getirmek istemeyen, aklına geldiğinde ise binbir cambazlıkla aklından itelemeye çalışanlar var. Böyleleri için günümüz yaşamı bulunmaz fırsatlar da sunuyor: uzun soluklu eğitim hayatı, koşturmacalı iş yaşamı, şaşaalı alış veriş mekanları, vakit çalıcı elektronik aletler...

Avrupa’da ‘ışığı bol olsuncular’ın oranı: %26

Bunlar, günümüze dair kabataslak görebildiklerim ama daha derinlemesine görebilmeyi arzu ederdim. İşte böylesi bir dilekle orayı burayı tararken ilginç bir ankete denk geldim.

Rapor, Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2010 yılında yayınlanmış sosyal Eurobarometer (Avrobarometre) raporu(*2) . İlginçtir ki rapor aslında biyoteknoloji hakkında. Fakat konu, kişilerin dini hassasiyetleriyle ilgili olduğu için bu hususa da yer ayrılmış. Buna göre, 27 Avrupa ülkesi genelinde Tanrı’ya inandıklarını söyleyenlerin oranı %51. ‘Herhangi bir ruh ya da yaşam gücü’ne inananların oranı ise %26. Yukarıda dediğim gibi, oldukça akışkan bir kavram bu. Bugünlerde popüler olan ‘ışıklı kalın’ gibi hitaplara kaynaklık eden de bu tarz bir algı olsa gerek. Bu iki gruptan hiç birisine inanmayanların oranı %20. Herhangi bir fikri olmayanlar ise %3 oranında.

‘Tanrı’ yerine ‘ışık’, ‘ruh’ veya ‘enerji’

Daha detayına inecek olursak, 27 Avrupa ülkesi arasında Tanrı inancına sahip olduğunu söyleyenlerin en yüksek olduğu ülke %94 ile Malta. Onu %92 ile Romanya takip ediyor. Öte yandan, Tanrı’ya inandığını söyleyenlerin en düşük oranda olduğu ülke ilginçtir ki %16 ile Çek Cumhuriyeti. Onu %18 ile Estonya ve İsveç takip ediyor.

Estonya ve İsveç, ‘herhangi bir ruha ya da yaşam gücü’ne inandığını dile getirenlerin oldukça yüksek olduğu iki ülke. Oranlar sırası ile %50 ve %45. Bu da gösteriyor ki Tanrı algısının yerini daha müphem bir ruh, ışık, güç veya enerji inancı almış durumda. Ne yaratıcı ne de ruh, yaşam gücü gibi kavramlara inandığını dile getirenlerin, yani tabir-i caizse hiç bir şeye inanmayanların oranının en yüksek olduğu ülke yine ilginçtir ki Fransa. İlgili oran %40. Onu %37 ile Çek Cumhuriyeti ve %34 ile İsveç takip ediyor.

Rapora göre Türkiye’de %4’ü konu hakkında fikri yok

Araştırmaya, Avrupa Birliği’nde olmasa da dâhil edilen başka ülkeler de var: Hırvatistan, Norveç ve Türkiye gibi. Tanrı’ya (Allah’a) inananların oranı Türkiye için %94 görünüyor. Herhangi bir ruha ya da yaşam gücüne inanç sadece %1 oranında. Hiç birisine inanmadığını dile getirenlerin oranı da %1. Öte yandan, konu hakkında fikri olmadığını dile getiren %4’lük de bir kesim mevcut.

Gönül isterdi ki insanların hayata bakışları, bunu neye dayandırdıklarına dair daha detaylı bilgiler olsun. Fakat sanırım yukarıdaki sonuçlar buna dair bir nebze olsun ipucu verir konumda.


  05.09.2014

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut