Güneydeki nefret ettiğim terör devleti

Abdullah Taha Orhan

Birilerinin “güneydeki sevdiği ülke”, bizim için “güneydeki nefret ettiğimiz terör devleti”dir ancak. İsrail demeye utanıyoruz, zira o lügatimizde Hz. Yakup peygamberimizdir bizim.


BÜYÜK ÜMMET bedenimiz, son birkaç senedir, özellikle Ramazan aylarında çok çeşitli uzuvlarından yara alıyor. 2010 Ramazan’ında Pakistan’da selle yaralanmıştık; 2011’de Myanmar-Arakanlı Müslümanların gördüğü zulümlerle, 2012’de Somali’de iç savaşı daha da derinleştiren kuraklık ve açlıkla, 2013’te Mısır’da darbeye direnen kardeşlerimizin meydanlarda katledilmesiyle ve 2014 Ramazan’ında ise bir taraftan dördüncü yılına giren ve artık bir iç savaşa evrilen Suriye savaşıyla, diğer taraftan Amerikan işgalinin ardından bir türlü kendine gelemeyen Irak’ta “İslam Devleti” kisvesi altında görülmedik vahşilikler ortaya koyan (IŞ)İD’le ve nihayet 60 küsur yıldır işgal ve zulüm altında olan Filistin’in yeniden bombalanışlarıyla yaralandık, yaralanıyoruz.

Meselenin bir tarafında ümmetin, en azından ve öncelikle, kalben ittihad edemeyişi yatıyor. Fakat diğer taraftan, Müslümanların bu kadar hedefte olmalarının altında, taşıdıkları potansiyel ve git gide kuvvetlenen toplumsal bağların yattığını da görmemiz gerekiyor.

Orta Doğu, artık “Orta Doğu” olmayacak

Kanaatimce son dönemde Orta Doğu’da yaşadıklarımız, Müslümanların kendi kararlarını kendilerinin verdikleri yeni bir Orta Doğu’nun, hatta adı Batı’nın uydurduğu şekliyle “Orta Doğu” olmayan, kadim coğrafyanın yeniden doğum sancıları... Filistin, Suriye, Irak, Mısır, Libya, Yemen... Muhayyel ve cetvelle çizilmiş sınırların, önce zihinlerde ve kalblerde, sonra da fiziken kalkacağı günlerin öncesinde yaşanan bir geçiş dönemi bu.

Şu an 28 Avrupa ülkesinin üyesi bulunduğu ve aradaki sınırların kaldırıldığı Avrupa Birliği, Avrupalıların birbirlerini milyon milyon katlettikleri Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının ardından, 1951’de ilk olarak ekonomik alanda başlayan bir ittifak çalışmasıyla, 60 senede bu hale gelebildi.

Evet, kabul edelim, Müslümanlar olarak birbirimizle ilişkilerimizde bazı problemlerimiz var. Fakat Avrupalıları birbirine bağlayan şeyden çok daha fazla sebebimiz var ittifak edebilmek için.

İttihad tevhidle mümkün

En büyük tesellimiz de intisabıyla şeref bulduğumuz tevhid hakikatinin her ne hal ve şartta olursa olsun mağlup edilemez oluşu. İşte bu yüzden “Şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sadâ İslam'ın sadâsı olacaktır” diyordu Bediüzzaman, bundan 100 sene önce. Çünkü eylem düzeyinde ittihadın olabilmesi ancak ontolojik düzlemdeki bir tevhidle mümkün.

Tevhid kardeşimiz Gazze, dün yine bombalandı, hatta karadan da girmeye çalıştı “İsrail Terör Örgütü”. Küresel vicdanda ve hakikat nokta-i nazarında sürekli mağlup olan “güneydeki nefret ettiğimiz bu terör devleti”, mağlubiyetlerine bir yenisini daha ekledi dün gece. Çünkü er ya da geç, Allah'ın laneti zalimlerin üzerine...

İsrail Terör Örgütü’nden intikamımızı en güzel, ümmet mabeynindeki ihtilafları unutarak, birbirimize sımsıkı, birbirine sırtını veren ve binayı dimdik ayakta tutan tuğlalar gibi sarılarak alabiliriz ancak. Ve eminiz ki, Taif’te Resulullah’ı taşlayanların soylarından o taşladıkları Resul’e ümmet olacak nesillerin gelmesiyle Resul-i Ekrem’in intikamının en güzel şekilde alındığı gibi, bugün yaşayan ve zulümden bilfiil sorumlu olanların soyundan da Muhammed Esed gibi güzel müminler çıkacak ve intikamımız en güzel şekilde alınmış olacak.

İhmal yok, imhal var

Ümmet olarak en son kaybetmemiz gereken şey ümidimiz. Şunu unutmayalım: İsrail ezeli olmadığı gibi ebedi de değil, sadece 70 yıllık mazisi olan bir terör örgütünden bahsediyoruz. İsrail’in bu son yaptıklarını en güzel “eceli gelen köpek”le ilgili olan atasözümüz açıklıyor kanaatimce. Belki de sekerât-ı mevtte son çırpınışları bunlar İsrail’in. Zira hak her daim parlayıcı, batıl ise her daim zail olucu...

İsrail'i, siyonizmi, Amerika'yı gözümüzde büyütmeyelim derim bir de. Her şeye kādir olan yalnız Allah'tır ve şükür ki böyle bir rabbe imanımız var. Allah mühlet veriyor, fakat asla ihmal etmiyor.

Son olarak şunu da hatırlatalım. İsrail, bizim bir peygamberimizin adı: Hz. Yakup aleyhisselam... Birilerinin “güneydeki sevdiği ülke” olan bu ülkeyi biz de “güneydeki nefret ettiğimiz terör devleti” olarak ansak belki daha şık olacak.

  18.07.2014

© 2021 karakalem.net, Abdullah Taha Orhan



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut