Bandrol meselesi üzerine: Bu, bizim ayıbımız...

Benim görüşüm, ‘İhlas’ ve ‘Uhuvvet’ için de risale yazmış Bediüzzaman’ın takipçilerinin kendi içlerinde bu meseleyi hukukî bir çözüme kavuşturmalarının hem gerekli, hem mümkün olduğu yönündedir. ‘Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam’ diyen bir Bediüzzaman’ın eserinin basımı için ‘devlet izni’ odaklı bir çözüm kimse için hoş çağrışımlar uyandırmıyor.


RİSALE-İ NUR’LARIN basımıyla ilgili bandrol meselesi, farklı farklı bir dizi unsuru içinde barındırdığı için karmaşık bir mesele olarak gözüküyor bana.

Bu unsurları kendi açımdan irdeleyecek olursam:

  1. Hangi kitap için olursa olsun, bandrol uygulamasına sıcak bakmıyorum. Yazarın telif başta olmak üzere haklarını korumak için başka yöntemler bulunmalı.

  2. Bediüzzaman’ın vasiyeti ortada iken, Risale-i Nur’ların basımı ile ilgili böyle bir problem yaşanmaması gerekirdi. Bu problemin yaşanıyor olması, en başta Risale-i Nur dairesi içindekilerin ayıbıdır. Çünkü,

    1. Henüz Risale-i Nur’ların herkesin ittifak ettiği bir edisyon-kritiği dahi yayınlanabilmiş değildir.

    2. Bilakis ‘ihtilaf’lar iyi yönetilemediği için birçok ‘bölünme’ yaşanmış ve oluşagelen her yeni grup ‘müşterisi hazır’ haldeki Risale-i Nur basımını kendi hizmetini ‘finanse etmek’ için en garantili yol olarak görmüştür. Sonuç: Bugün yirmi civarında yayınevi aynı eseri basıyor!

    3. Bu bölünmeler mukadder idiyse, bu kez, Bediüzzaman’ın vasiyetini dikkate alan, ilaveten Bediüzzaman’ın aile efradından geride kalanların hatırını gözeten bir havuz sistemini Nur talebeleri ve Risale-i Nur yayıncıları oluşturabilirlerdi; bu yapılmamıştır.

      Bu yapılabilmiş olsaydı, hem telif haklarının korunduğu, hem Risale-i Nur metnine müdahale etmeyen her yayıncının bu külliyatı yayınlamaya devam ettiği bir yol zaten bulunmuş olurdu.

      Hâlâ daha, mevcut şartlarda en uygun yolun bu olduğu kanaatindeyim.

  3. Aylardır herkesin konuştuğu malum yapının Risale-i Nur gibi kendine özgü bir dil mimarisi ve kavram haritası olan bir külliyata ‘sadeleştirilmiş baskı’ görüntüsü altında müdahale etmesi haksız, hukuksuz ve ehliyetsiz bir uygulama idi. Nur Talebelerinin öncelikli olarak hukukî bir meseleyi ‘siyasî’ yollardan çözme cihetine gittiği görüntüsünün oluşması ise, bu meselenin ajitasyona açık hale gelmesine ve ‘sadeleştirme’ girişimiyle ilgisi olmayan Risale-i Nur yayıncılarının da mağduriyetine yol açmıştır.

    Burada da, Nur Talebelerinin süreci iyi yönetemedikleri kanaatindeyim.

  4. Kanunî mirasçıların kendi aralarındaki ihtilaflar, yayıncılık gerçekleriyle kabulü imkânsız telif beklentileri veya başkaca psikolojik, ideolojik ve sair sebeplerle, sonraki kuşaklara aktarılması gereken bazı değerlerimizin yeniden basımında problemler yaşandığını biliyorum. Bununla ilgili bir kanunî düzenleme ihtiyacını anlayışla karşılarım.

    Ama Risale-i Nur’un basımıyla ilgili meselenin bir kanunî düzenleme gerektirir durumda olmadığını düşünüyorum.

    Benim görüşüm, ‘İhlas’ ve ‘Uhuvvet’ için de risale yazmış Bediüzzaman’ın takipçilerinin kendi içlerinde bu meseleyi hukukî bir çözüme kavuşturmalarının hem gerekli, hem mümkün olduğu yönündedir. ‘Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam’ diyen bir Bediüzzaman’ın eserinin basımı için ‘devlet izni’ odaklı bir çözüm kimse için hoş çağrışımlar uyandırmıyor.

    Hal böyle iken, yine de bu ‘devlet izni’ yasalaşacaksa, bu iznin bir yasağa dönüşme riskine mani olmak ve yayıncıların mağdur edilmemelerini sağlamak için (i) akademik bir çalışmayla yayın kriterleri belirlenmeli, (ii) bu kriterlere uyan her yayınevine, başkaca bir şart aranmaksızın yayın izninin verileceği yasal güvence altına alınmalıdır.

Sonuç: Buradaki mevcut problem, esasen, Risale-i Nur dairesi içindekiler olarak bizim ayıbımızdır. Çözümünü de bizzat bizim başarmamız gerekir. Kendi meselemizi siyasetin çözmesini beklemek ise, bizim için ayıba ayıp eklemektir bana göre…


Not: Bir yayın mecraı, Risale-i Nur'ların yeniden basımıyla ilgili bandrol meseleleri ve konunun çözümü için düşünülen kanun teklifi hakkındaki görüşlerimi sormuştu. Bu konuda söyleyeceklerim bundan ibaret olmamakla birlikte, özetle duruşumu ve görüşümü kendilerine yukarıdaki şekilde ifade ettim. Bu özet ifadeye dair değerlendirme ve eleştirileri işittikten sonra, bu konuda tekrar yazacağım. Dostların bilgisine...

  09.07.2014

© 2021 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut