Hz. İbrahim kıssasından put kırma dersleri

Zeyneb Hafsa

Ev, araba vb. dünya hayatını kolaylaştırıcı araçlar çoğu zaman bu temel anlamdan sıyrılıp amaç haline getiriliyor günümüzde. Bu uğurda ömürler harcanıyor. Bunları nasip edenin Allah olduğu hatırlardan sık sık çıkıp ‘mortgage’lardan, ‘düşük faizli krediler’den medet umuluyor.


BİR ÖNCEKİ yazımızda genel hatlarıyla Hz. İbrahim döneminden bahsetmiştik. Bu yazıda biraz daha özele inelim diyorum. Malum o dönemin temel unsurlarından biri puta tapıcılıktı. Gelin bu yazıda, putlaştırmanın günümüz izdüşümlerine bakalım.

Put kelimesinin sözlük anlamı üç aşağı beş yukarı şöyle verilir lügatlerde: kendisinde güç ve etki olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş. Kanaatimce böylesi bir inanış, ya tamamen vehme dayalı olur veya bahsi geçen canlı-cansız nesnedeki göreceli gücün abartılması ve daha da önemlisi kendisinden bilinmesi dolayısıyla olur. Örneğin, Hz. İbrahim döneminde insanların kendi elleriyle yaptıkları heykellere atfedilen güç, ilk türden bir tapınmaya yani tamamen vehme dayalıdır ki ilgili ayetler bunu sıkça dile getirir:

Siz Allah’ı bırakıp birtakım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, size rızık veremezler. (Ankebût, 29/17)

Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın? (Meryem, 19/42)

‘Put’larımız var mıdır bizim de?

Bu tarz bir putlaştırmanın günümüzde de uzantıları mevcut olmakla birlikte ben naçizane asıl problemin ikinci türden putlaştırmalarda yaşandığını düşünüyorum; yani kendisinde belli bir miktar güç bulunan canlı/cansız şeylere aşırı anlamlar yükleyip bu anlamları da onlara hasretme, kaynağını görememe hali. Aslında Hz. İbrahim kıssası bu tarz bir tapınmaya da örneklik sunmaktadır: güneşin, ayın ve yıldızların ululanması. Evet, doğrudur güneşin aydınlatma ve ısıtma etkisiyle ayın ve yıldızların gece yol göstermeleri insanları etkilemiştir. Fakat hepi topu budur işte. Onlar ne sizi yaratmıştır ne de sizi öldürüp yeniden diriltecektir. Üstelik onlara dair saydığımız özellikler de kendilerinden hâsıl olmuş değildir. Planlı programlı bir şekilde onları yaratıp yerlerine yerleştiren ve her an gözeten başka bir gücün elinde cılız ve geçici bir etkileri vardır, o kadar.

Gelelim bu ikinci türden ululamanın günümüz tezahürlerine... İşte kızılca kıyamet tam da burada kopmakta. Neden mi? Çünkü bu tarz ululamalar o kadar çok ki! Mesela? Ev, araba ve benzeri, dünya hayatını kolaylaştırıcı, rahatlatıcı araçlar çoğu zaman bu temel anlamdan sıyrılıp ana amaç haline getiriliyor günümüzde. Hatta bu uğurda ömürler harcanıyor. Bunları nasip edenin, kulun gayretiyle birlikte, Allah olduğu hatırlardan sık sık kaçırılıp ‘mortgage’lardan, ‘düşük faizli krediler’den medet umuluyor.

Araç amaç olunca bir çeşit put halini alıyor

Başka? Soyut ululamalar var mesela. İnsanın okulda, işte vs. yer aldığı etkinliklerde başarılı olması, evet, olumlu bir durum olabilir. Lakin başarı günümüzde o denli temel bir amaç haline getirilmiş ve kendisindeki potansiyel gücün kat kat üstünde değerli sayılmış bir durumdadır ki bu uğurda her türlü aracın mübahlığından tutun da sonuçların umursanmazlığına kadar geniş bir yelpazede hareket eder hale gelmiştir insan. Oysa iyi, doğru ve güzel sonuçları gözeten çabalar insandan; başarı ise Allah’tandır.

Kendilerindeki göreceli etkinin aşırı derecede abartıldığı, hatta bu etkinin kendilerine hasredildiği ve en nihayetinde o şeylerle asıl yaratıcıları arasındaki ilişkinin çılgınca inceltildiği, o incelen yerden de koptuğu dönemlerde yaşıyoruz. Banka, para, altın, yemek, tatil, teknoloji ürünleri gibi somut ululamalardan tutun da iktidar, güzellik vb. soyut ululamaların dört bir yanda dolaştığı dönemler...

Böylesi dönemlerde hem putların fark edilmesi hem de kırılması daha zor. Gerçi insanlar zaman zaman banka, araba vb. somut fetişlere somut öfkeler yansıtıyor, lakin aslolan bunların içsel karşılıkları üzerinde denetim sahibi olabilmek. Bu ise oldukça bireysel, oldukça çaba isteyen bir durum.

  14.03.2014

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut