Allah-insan ilişkisi bağlamında ‘şer’ problemi

Zeyneb Hafsa

Tabi ki insan da melek gibi yaratılabilirdi. Allah’ın gücü tabi ki buna yeterdi. Fakat o bunu dilemedi. Çünkü insan idraki, ilmi ve iradesiyle Allah’ı isimleri üzere en iyi yansıtabilecek varlıktır.


BİR ÖNCEKİ yazımızda insanın yaratılışı ve Allah-insan ilişkisinden bahsetmiştik. Bu iki meseleyle bağlantılı olan bir diğer mesele de ‘kötülük problemi/sorunu’ olarak adlandırılandır. Kökü eski Yunan’a değin uzanan bu mesele kısaca şöyle özetlenebilir: mutlak iyilik ve güzellik olan Tanrı nasıl olur da yeryüzünde kötülüğün varlığına izin verir? Burada problemin detaylarına girmek istemiyoruz. Dileyen ayrıntılı bilgi için Hume, Drapper, Mackie gibi isimlere başvurabilir. Amacımız, bir önceki yazıda yer alan tespitlere yenilerini ekleyip bu probleme verilen cevaplara dair naçizane bir açıklık kazandırmaktır.

Hatırlanacağı üzere meleklerin insanın yaratılışına karşı sunduğu çekince tam da budur: yeryüzünde kötülük çıkaracak bir varlığın ortaya çıkması. Nitekim daha önce adı geçen Jeffrey Lang da tam bu nedenden Kur’an’ın özellikle yaratılışa dair ayetlerine odaklanmıştır. Çünkü kendisi bizatihi kötü bir aile ortamında yetişmiş ve çevresinde de birçok kötülüğe şahit olmuştur. Günümüzde de ‘kötülük problemi’ odaklı nice din eleştirisine şahit olmak mümkündür. Peki, bu probleme karşı şimdiye değin ne gibi açıklamalar yapılmıştır?

Sonsuz iyi ve güzel olan yaratıcı ile yeryüzünde kötülük olarak addedilen şeylerin bir aradalığına cevap getirmeye çalışan din felsefesi dalına teodise denmektedir. Teodise alanında bugüne değin getirilen açıklamalar şu iki ana başlık altında incelenebilir:

Şer izâfî ve ademîdir

  1. Varlıktaki kötülüğün izâfî olduğu görüşü. Özellikle doğal ‘kötülük’leri açıklayan bu görüşe göre yağmur, ateş gibi unsurlar hayır için yaratılmış da olsa bazen aksi yönde sonuçlara sebep olabilir. Oysa az bir zarar için büyük bir hayırdan vazgeçmek olmaz. Ayrıca, kötü sonuçlara yol açan doğal olaylarda bile bizatihi insanoğlunun parmağı mevcuttur. Özellikle de küresel ısınma gibi, çarpık kentleşme gibi kavramların yaygınlaştığı günümüzde… İnsanın hiç bir parmağı olmasa bile kötülükle sonuçlandığı varsayılan doğal olayları başka bir gözle okumak mümkündür. Mesela imtihan gibi, mesela uyarı gibi... Buraya kadar bahsedilenlere benzer görüşler serdeden isimlerden bazıları şunlardır; Farabi, İbn Sina ve Said Nursi. Örneğin, Bediüzzaman Said Nursi’ye göre kâinatta gerçek anlamda kötülük yoktur. Çünkü her şey ya bizzat güzeldir ya da neticeleri itibariyle güzeldir.

  2. Özgür irade savunması. Birincisi özellikle doğal ‘kötülük’lerin varlığını açıklamak için kullanılıyorken bu ikinci açıklama türü özellikle ahlakî kötülüklerin varlığını açıklamak içindir. Buna göre Allah insana özgür irade vermiştir ve insan bunu iyiliğe de, kötülüğe de kullanabilir. Böylece insan yapıp ettiklerinin farklı sonuçlarını görmüş olur; bir dahaki eylemi için bu sonuçları göz önünde bulundurur. Oysa insan ne yaparsa yapsın Allah kötü sonuçların ortaya çıkmasını önleseydi insanın gerçek iradesinden bahsedilebilir miydi? Asıl sonuçlarına varması engellenen eylemler, seçimler nasıl özgür olabilirdi ki? Bu noktada şu sorulabilir: İnsan özgür iradeli olmak zorunda mıydı? Melekler gibi hep isteneni, iyiliği, güzelliği gerçekleştiren varlıklar olamaz mıydı? İşte burada, geçen yazımızda bahsettiklerimiz devreye giriyor.

İnsan melek değil, çünkü…

Tabi ki insan da melek gibi yaratılabilirdi. Allah’ın gücü tabi ki buna yeterdi. Fakat o bunu dilemedi. Çünkü insan idraki, ilmi ve iradesiyle Allah’ı isimleri üzere en iyi yansıtabilecek varlıktır. Sevgi, merhamet, adalet gibi olguların aslı, bunların yokluğunda ortaya çıkabilecek şeyleri yani kötülükleri idrak edip, bilip hatta tecrübe edip yine de bunları gerçekleştirmekle ortaya çıkabilir ancak. İşte bu yüzden insan kötülük nedir, acı çekme nedir bilmelidir. Özgür irade savunmasının detayları için Stump, Swinburne, Plantinga gibi isimlere bakılabilir. Fakat özgür irade açıklamasının da kendi içinde farklı yorumlar barındırdığı bilinmelidir. Düalizm, zuhur etme ya da kuantum teorisi ile delil gösterme gibi. Bunlara dair detaylı bilgiler Caner Taslaman’ın Kuantum Teorisi Felsefe ve Tanrı isimli kitabından edinilebilir. Yaratıcının bilgisi ve iradesinin insanın özgür iradesiyle olan ilişkisi ise ayrı bir yazı gerektirmektedir.

Doğal ve ahlakî kötülük olarak adlandırılan kötülüklerin varlığına dair açıklamalar yukarıda sayılan iki grupla sınırlı değildir. Örneğin Hick, insanın ilerlemesi için kötülüklerin ve acının var olup bunlarla mücadele edilmesi gerektiğini savunur. Fakat görüşü, evrim teorisi ve insanın eksik yaratıldığından hareketle olduğu için İslamî anlayışa ters düşmektedir. Hick’in açıklamasının İslamî zeminde karşılığı şu olabilir; insan, O’ndan üflenen ruh ile yeryüzü halifesi olarak dünyaya gelir. Yapıp ettikleri ile de ya bu halini korur ya da bundan uzaklaşır.

Son olarak söylenmesi gereken şudur ki bu ve benzeri açıklamaların hepsi insanın akledebildiği kadardır. Kötülük denen şeyin varlığının tüm hikmetlerini ancak gaybı da dâhil her şeyi bilen bilir.

  20.01.2014

© 2021 karakalem.net, Zeyneb Hafsa



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut