Fragman Kardeşliği

Oktay Gökkoca

FRAGMANLAR, SİNEMA filmlerinin, dizilerin tanıtımını yapmak üzere dakikalara sığdırılan kısa kurgular. Bir yönüyle bir kitabı özetleyen sunuş bölümü gibi. Asıl amacı, birkaç saatlik filmlerin, konusuna, kurgusuna, görüntüsüne dair potansiyel izleyiciye özet geçmek.

Ancak ister sinema filmleri olsun, isterse dizi filmler olsun, bugün, sanatsal yönlerinin ötesinde ticari kaygıların ön planda olduğu bir endüstrinin ürünü olarak piyasaya sürülüyor. Bu nedenle film fragmanları da, filmin kendisi hakkında doğru bir ön bilgi vermesi gerekirken, ticari kaygıyı önceleyen aldatıcı kurgulara dönüşüyor.

Potansiyel seyirciye yalan söylemeyen bir fragmanın, filmin başından sonuna kadar olan kronolojiyi aslına uygun halde sunması ve filmin diğer öğelerini de yine ana temaya sadık kalarak o kısa süre içinde yansıtması beklenir. Ancak vakıa bunun tam tersi.

Fragmanlar, filmin en can alıcı sahnelerinin, diyaloglarının filmin sonundan, başından, ortasından gerçek akışa riayet edilmeden seçildiği, potansiyel izleyiciyi filmin bütünün mükemmel olduğu konusunda ikna etmeye çalışan, kurgudan ziyade birer düzmece ya da çarpıtma şeklinde üretiliyor.

Dolayısıyla fragmanın yönlendirmesiyle filmi izleyen seyirci, fragmanla oluşmuş beklentisini elde edemiyor. Birçok durumda benim yaşadığım gibi film çıkışında aldatılmışlık, enayi yerine konulmuşluk hissine kapılıyor.

Niye bu kadar anlattım bunları? Derdim sinema, dizi sektörüne dair bir söz söylemek değil. Bu fragman olgusunun beni ilgilendiren tarafı, fragmanların aldatıcı olduğu, çarpıtma yaptığı, yanlış izlenim oluşturduğu. Hem de bilinçli olarak.

Film fragmanlarının, filmin lehine olan aldatıcılığı, insan hayatında, insanın aleyhine cerbeze sûretinde gösteriyor kendini. Cerbeze, müteferrik (dağınık haldeki) işlerde yalnız kusurları görmekle aldatmak ve aldanmak. Anlatmak istediğim, fragmanın film lehine yaptığı aldatmayı, cerbezenin insanın aleyhinde yapması. Hakkında hüküm verilen insanın hayatındaki kusurları bilinçli bir seçmeyle fragman haline getirerek, o insanı bu fragmanla yargılamak, yargılanmasına sebep olmak. Mü’minlerin kardeşliğini ifsad edici bir hâl bu.

İnsan hayatı –teşbihte hata olmasın- film gibi. Her film, baştan sona hep en göz alıcı görsel sahnelerden, en etkileyici aksiyonlardan, en alkışlanası repliklerden oluşmaz. Müslümanın hayatı da öyle. Her bir müslümanın zâtı müslüman olmakla birlikte, her bir sıfatının müslüman olması lâzım gelmez, olmuyor da zâten.

Bu nedenle mü’min olarak vazifemiz, hataları, kusurları söz konusu olduğunda kardeşlerimize karşı şefkatkârane bir üslupla, uhuvvetimizi kuvvetlendirmekle ıslahlarına çalışmaktır. Aynı şeyi kardeşlerimizden beklemek de bizim hakkımızdır.

Kardeşlerimizi tanımaya, tanıtmaya çalışırken vazifemiz, kemiyeten ya da keyfiyeten iyiliklerinin çokluğuna bakmaktır. Hayatlarının aralarına serpiştirilmiş kemiyeten ya da keyfiyeten az olan kusurlarını, hatalarını, bütün hayatları onlardan ibaretmiş gibi göstermek değil. Aynı nazarı, kendimize karşı kardeşlerimizden beklemek de bizim hakkımızdır.

Velhâsıl fragman kardeşliği olmamalı bizimkisi, mü’min kardeşliği olmalı. Hele şu günlerde daha da hissettik bu ihtiyacı.

  25.11.2013

© 2021 karakalem.net, Oktay Gökkoca



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut