Kamçı ve şevk

KORKUNUN KAMÇISI, ümidin şevki olmasa kim yerinden kıpırdar, kim hareket eder, kim gayret atına biner de keşif yolculuğuna çıkar? Kimliğine, kalbine, kıtalara koşmak, dünyayı dolaşmak, evrende gezmek; hep o korkunun korkusundan, ümidin ümidinden…

Dağların zirvesine çıkmak, denizlerin derinliğine inmek, gezegenlerde gezmek, ayda hayat aramak; başka hangi sebepten, hangi açmazdan kaçmak, hangi heyecana tutulmuşluktan?

Tek kanatlı kuş uçmadığına göre insanı medeniyetten medeniyete uçuran, halden hale çeviren, devirden devire döndüren; korku ve ümit kanatlarını birlikte kullanmasından, birlikte hareket ettirmesinden… Hep gece karanlığında kalsa, hep ümit gündüzünde dursa; böyle yol alabilir, böyle ilerleyebilir, böyle keşifler yapabilir miydi?

Gayret atının yemi ümit ise, kamçısı da korku; biri ileriye atılım yaptırır, diğeri de geride bırakmaz. Denge korunduğu, ölçü yitirilmediği, mizan bozulmadığı müddetçe; keşif adımlarla gerçeğe yürünür, hikmete yaklaşılır, hakikate erişilir. Netice alıcı sonuç, çözüm getirici çalışma, fetih açan coşku; korkunun koltuğunda saklı, ümidin rüzgârında gizli.

Günün yarısının korku karanlığında kalması, diğer yarısının da ümit ile ışıldaması; hakikat yolcularına, bilgi araştırıcılarına, gerçek tutkunlarına, iyilik neferlerine, güzellik meftunlarına söylediği çok şey olmalı. Zıtlığın dansını, karşıtlığın kardeşliğini, uzaklığın yakınlığını, siyahın ve beyazın birlikteliğini görmüşlük; onları bu yola sevk etmedi mi? Yoksa otururlardı da kalkmazlardı yerlerinden.

Kötülüğe düşeceğine, günahlara dalacağına, zulüm işleyeceğine, kalp kıracağına, haksızlık yapacağına, vazifesini yerine getiremeyeceğine, haksızlık karşısında susacağına, imkânlarını malını ömrünü hayatını yerinde kullanamayacağına korkmak; insanı aklını kullanmayı, kalbini çalıştırmayı, vicdanını işletmeyi, duygularını duyarlı olmayı yönlendirir; eşyayı, hadiseleri, mekânı, zamanı irdelemeyi, düşünmeyi, akletmeyi, fehmetmeyi, fethetmeyi sevk eder.

O sevk bir güzellik karşısında heyecanlanmayı, bir şefkat karşısında şevk duymayı, bir iyilik karşısında kendinden geçirmeyi götürür. Bazen olur ki bir damlada deryayı görür; bazen olur deryayı bir damlayı dönüştürür; kâinatı evi gibi, evini kâinat gibi görür. O şevkle kâinat yapraklarını kitap sayfaları gibi çevirir; bulut olur uçar, rüzgâr olur eser, yağmur olur yağar, yıldız olur ışıldar, çiçek olur gülümser. Korku hep bir adım geridedir, o ise korkunun gölgesinde bir adım ileride.

Korkudan fazla korkmak korkulacak bir şey; ümitte fazla eğleşmek de gevşekleştirecek başka bir ümitsizlik. İçimizden geçen, içinden geçtiğimiz korku ve ümit dengelerini iyi kurmak, mizanı oturtmak, ölçüyü yerleştirmek; bizi daha güzel bir dünyada yaşatacağı gibi daha güzel sonsuz dünyalar için çalıştırır.

  02.09.2013

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut