Bir Ramazan sabahı

Oktay Gökkoca

Baba, evladının arkasından bakarken oracıkta kalakalıyor. Koca cüssesine aldırmadan dokunsan ağlayacak kadar gözleri dolmuş, yüzünü, evladından ayrılmanın verdiği hüzünle, şefkat ve merhamet çizgileri kuşatmış o baba, bu haliyle ne kadar da yüce göründü bana.


BUGÜN BAŞI rahmet olan Ramazan’ın ilk günü. Her hafta içi olduğu gibi bugün sabah da oturduğum şehirden çalıştığım şehre beni ulaştıran dört vagonlu trenden iniyorum son durakta. Beni işyerine götürecek servisin geliş saatini, tren garının köşede kalmış bir koltuğunda bekliyorum. Tren garı kalabalık. Her sabah ve her akşam olduğu gibi. Gidenler, gelenler. İşe gidenler, işten gelenler. Akraba, arkadaş ziyaretine gidenler, ziyaretten dönenler. Adana-Mersin tren hattı hep böyledir. Sürekli gelenler ve gidenler, bitmeyen bir hareket.

Oturduğum koltukta, bir yandan vakti değerlendirmek için kitap okurken diğer taraftan trenlerin hareket saatlerini gösteren bilgi ekranındaki saate bakıyorum ara ara.

Bir baba ve yolcu ettiği kızının ayrılma sahnesine takılıyorum saate bakarken. Baba sanki trene kadar uğurlamaya yüreği dayanamamış gibi garın içinde veda ediyor kızına. O hüzünlü ayrılıktan sonra babanın yüzünde kalan ifadeyi kızı göremiyor ama ben görüyorum.

Baba, evladının arkasından bakarken oracıkta kalakalıyor. Koca cüssesine aldırmadan dokunsan ağlayacak kadar gözleri dolmuş, yüzünü, evladından ayrılmanın verdiği hüzünle, şefkat ve merhamet çizgileri kuşatmış o baba, bu haliyle ne kadar da yüce göründü bana.

Sonra o babanın şefkat ve merhametinden mülhem, bütün babaların evlatlarına olan merhametlerinin toplamındaki kuvvetin büyüklüğü geldi aklıma ve kalbime. Sonra bütün annelerin evlatlarına olan merhametleri, oradan tüm hayvanî ve nebatî annelerin çocuklarına olan şefkat ve merhametleri geldi kalbime. Sonra bütün mü’minlerin kendi nefislerini kardeşlerine tercih eden merhametleri geldi aklıma ve ardından bütün peygamberlerin ümmetlerine olan şefkatleriyle birlikte rahmet Peygamberi aleyhisselâtu vesselamın ümmetî ümmetî nidasında mevkisini bulan şefkat ve merhametinin genişliği.

Sonra bütün bu şefkat ve merhametlerin toplamı, Kendi şefkat ve merhametinin gölgesinin gölgesi ve küçük bir parıltısı olan Rahman’ın merhametini bir zerre de olsa idrak etmeye çalıştım. Allah’ın hakkıyla idrakinden aciz olduğumuz sonsuz merhametiyle insana verdiği paha biçilmez bir Rahmanî iltifat olan Kur’an’ın nasıl bir rahmet kaynağı olduğunu düşündüm. O rahmet kaynağının nazil olmaya başladığı, bin aydan hayırlı, kadrini hakkıyla bilemediğimiz bir geceyi içinde barındıran ayların sultanının ilk günüydü bugün. Yeniden hatırladım. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan sultan, şehr-i Ramazan.

Ya Rab, şu tecessüm etmiş rahmet olan Ramazan ayı hürmetine, zulüm altında olan mazlum ümmete merhamet, mağfiret ve kurtuluş lûtfet. Fikirlerimize, kalblerimize ve hislerimize birlik ver. Fâtiha’larımızdaki “biz”e dahil ettiğimiz tüm mü’minleri içine alan İslam’a ittihad ver. Âmin.


oktaygokkoca@hotmail.com

  09.07.2013

© 2021 karakalem.net, Oktay Gökkoca



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut