İrfansızlık kötü bir şeydir!

İrfan eksikliği kötü bir şey! İrfan herkese lâzımdır.


BEŞ VAKİT namazında niyazında, hacı olmuş, hatta cübbe giymiş, çarşafa girmiş adamlara ve kadınlara irfan lâzımdır. Yoksa yobazlaşmaları an meselesidir.

Softalık ve sahtelik, sathilik ve şekilcilik hep bu irfansızlık yüzündendir.

İrfan nezakettir; başkalarının tercihlerine saygılıdır irfan sahipleri.

İrfan çoğulculuktur; herkesin kendisi gibi olamayacağını, olmak zorunda olmadığını seve seve kabullenir irfan ehli.

İrfan sahibi anlayıştır, herkesi kendi sevdiğini sevmeye zorlamaz.

Azıcık irfanı olan insana saygılıdır; yaşama biçimini insanın gönlüne bırakır, özgürlük sunar insana.

İrfansız biri, herkesi asıp kesmeye, kendine göre biçmeye kalkar, kendi sevdiğini herkesin sevmesini bekler. Yoksa küser, kızar, köpürür.

İrfansız olmaya gör, çarşaf giymeyen kâfirdir, sakal bırakmayan sünnetsizdir diye kesip attırırsın maazallah. Senin gibi olmayan, senin gibi giyinmeyen, senin gibi düşünmeyen herkesi aşağılarsın, elinde fırsat ve yetki varsa yeryüzünden silip süpürürsün.

Böyle şeyleri Afganistan'da Taliban militanlarının yaptığı söylenir. Bir ara İran'da devrimin ilk yıllarında da yapılmış olabilir. Dedikodudur ama yine de dua edelim, Allah devletimizi milletimizi irfansızlardan korusun!

İrfanı eksik adam, insafı eksik adamdır aynı zamanda.

Adamın namaz kılmaya henüz gönlü yatmıyordur diyelim ama buna rağmen Yaratıcısı onu bekler, itinayla besler, nefes verir, yaşama hakkını elinden almaz. Ama irfansızın biri gelir, kendince Allah'ın yetkilerini üzerine alır, adama zorla namaz kıldırmaya kalkar, kılmazsa kırbaçlar. Suudi Arabistan gibi ülkelerde böyle böyle yapılırmış!

Bu irfan yoksunlarından başını örtmeyen, henüz örtmeye gönüllü olmayan kadınları zorla örtüye sokmaları da beklenir. İrfansızlar ya; gönül almaya niyetleri yoktur. “İçimden gelmiyor” gibi gerekçeleri falan dinlemezler; varsa yoksa dış, ille de görünüm… Dışından namaz kıl yeter. Zoraki başını ört; iş biter!

İrfansızlık başa bela…

Şükür ülkemizde yoktur böyle şeyler, olamaz, olmamıştır da…

Fitne fücur ehli çok tabi… Bir ara ülkemizde Ermeni, Rum ve Yahudilerin yok sayıldığını yazanlar var. “Türkiye Türklerindir” diye herkesin kendisini zorla Türk saymaya zorlandığını söyleyenler var… İnanmıyorum. Ağzı olan konuşuyor tabii..

Hem sonra Kürt diye birileri mi varmış deyip de, çocuklara varıncaya kadar Kürtçe konuşmayı yasaklamışlar mı ne!. Hâşâ, böylesi irfansızlığı cumhuriyetimize yakıştıramam.

“Şapka devrimi” diye bir şey yazıp duruyorlar; yok efendim herkese istesin istemesin şapka giydirilmiş; başı açık gezen yahut başında sarıkla dolaşanlar dipçiklenmiş. Şapka giymeyenler asılmış. Hatta bu yüzden şehirler topa tutulmuş. Rize'ydi galiba! Yoksa Trabzon mu? Böylesi irfansızlık düşman başına! Cumhuriyetimizin kurucularına böyle çirkinlikler yakıştıranların canları cehenneme!

Uzun yıllar ezanın yasaklandığını, gönüllü ya da gönülsüz herkese “tanrı uludur” diye başlayan tuhaf çığlıklar dinletildiğini de okumuştum. Böylesine zorbalık ancak irfansızların işidir. Benim bildiğim irfan ehli halkına tercih hakkı bırakır. İsteyen istediği dilde ezan okusun; değil mi ama! Mutlaka tercih hakkı bırakmışlardır sanıyorum. Ben ülkemin biricik resmi tarihine toz kondurtmam!

Bu tür irfansızlıkların hepsi benim doğmadığım yıllara denk geliyor. Gözlerimle görmedim, kulaklarımla duymadım; buna da şükür!

Yanlış hatırlıyor olabilir miyim, birileri eli silahlı adamları göreve çağırıp başını gönüllüce örten kızları okullarından kovmuşlardı. Kızları silah zoruyla başlarını açmaya mı zorlamışlar; rızalarını alma ihtiyacı duymamışlar mı? Zorbalık gericilere yakışır bir kere. Şeriatçılardır kadınlara zorbalık yapanlar! İnsafsızlar, uyduruyorlar…

Daha komik uydurmalar da var! Sözüm ona, iki de bir her gördüğüne “Benim atamı seviyor musun?” diye soranları da varmış… “Sevmiyorum” falan diyecek olanlar, derhal ayıplanır, aşağılanır, vatan haini muamelesi görürmüş. Nefes aldığına bin pişman edilirmiş. Mecbur tutulurmuş her çocuk heykel önünde beklemeye. Annesinin babasının fikri alınmazmış; çocuğa zaten sorulmazmış. Çocukların beynini yıkamak gericilerin işidir. Laik ve demokratlara bunu yakıştırmam!

Rum ya da Ermeni, Kürt ya da Çerkez, ne olursa olsun, her çocuk her sabah yüksek sesle“Türküm” demek zorunda bırakılırmış… Böylesi irfansızlık olsa olsa demokratik ve laik olmayan bir ülkede yaşanır. Türkiye Cumhuriyeti'nde mi? Tövbe tövbe!

İrfansızların belirgin bir özelliği daha var ki, şıp diye tanıyasınız diye buraya altını çizerek yazayım. Bunlar acayip şekilcidirler. Her şeyi heykelleştirirler, oraya buraya sürekli beton dikerler, her duvara resim asarlar. İşleri güçleri görüntüdür! Ne kadar çok resim asarsan gözlerine o kadar çok şirin görünürsün. Ne kadar hışımla bayrak sallarsan, o kadar vatansever sayılırsın! Yakada insan başı rozetleriyle gezer bunlar, araba camlarına kocaman imzalar yapıştırırlar Çok şükür güzel İzmir'imizde, muhteşem İstanbul'umuzda, başkent Ankara'mızda yok böyle şeyler… Sevmek dediğin kalpte başlar, insanın içindedir. Sevmenin şekli mi olur!

Şimdi hatırladım… Gençliğimde, şehre yeni inmiş, varoşlu dindarlar yapardı böyle şekilcilikleri. Başlarına “lâ ilahe illallah”lı bantlar bağlarlardı, mitinglerde yeşil bayraklar sallarlardı, araba camlarına “Huzur İslamda” gibi tuhaf yazılar yapıştırırlardı. Yazmayanlara hışımla bakarlardı

İrfansızlık rezil bir şey. Gerçekten!

Başta güzide İzmirlileri ve tabii ki varlığımı borçlu olduğum nezaket abidesi, incelikten kırılan laik büyüklerimizi her türlü şekilcilikten tenzih ederim.


senaidemirci@gmail.com

  01.04.2013

© 2021 karakalem.net, Senai Demirci



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut