Ömrümüzün taksiminde amel-i salih

Aytekin Akar

İbn-i Arabi’nin vasiyetlerinde, Mısırlı âlim İbni Atâullah El-İskenderî’nin bir eserinden nakil ile şöyle yazılmıştır: “Allah Teâlâ, kulların salih amel işleme arzusunun az olduğunu bildiği için ibadeti farz kılmış ve onları farziyet zincirlerine vurarak cennetine sevk etmiştir.”


DÜNYADA DEFİNELER, petrol, kıymetli madenler gibi kaynaklar yer altına gizlenmiştir. Devletler bunların yerlerini bulmak ve sahip olabilmek için, hem tarih boyunca birbirleri ile savaşmışlar, hem de sahip oldukları toprakları didik didik araştırmışlardır. Hazinelerin değerli olmasının ardında, ilerleme ve zenginliği sağlamalarının yanında, gizlenmiş olmaları ve büyük zahmet ve masraflarla bulunabilmeleri de yatıyor.

Madenler gibi değerli olan, bizim için en hayırlı meşguliyetleri bulup keşfetmek ve günlük hayata tatbik etmek de zor olabiliyor. Bu devirde, hem hayır, hem şer veya malayâni şeklinde zaman ayırılabilecek sınırsız sayıda seçenek mevcuttur. Bunların içinden şerre götürecek kapıları araladığımızda, devamının gelmesi büyük ihtimaldir. Boş kaldığımız zamanlarda da, hayırlı amellerle iştigal etmediğimiz zaman, yerine nefsimizin ve şeytanın isteklerinin ön plana çıkması kaçınılmaz oluyor.

Dünya hayatını bir deniz gibi düşünürsek, içine her daldığımızda faydalı, zararlı veya işe yaramaz bir çok nesneye erişebildiğimizi söyleyebiliriz. Çok kıymetli incilere ulaşmak, her zaman daha çok dikkat ve gayreti, diğer taraftan da, ekser insanların gözünde kıymetli olabilen pek çok şeyden de büyük fedakârlıkla uzak durmayı gerektiriyor.

Bir âna iki iş sığdıramıyoruz. Sığsa yarım kalıyor. Yeri ve zamanı geldiğinde, bir işi diğerine tercih etmemiz gerekiyor. Bazen cüz-i irademizle, mesela ya oyun ve eğlence gibi suflî ve zararlı işleri, ya da okuma ve çalışma gibi faydalı olan işleri tercih edebilecek vaziyette olabiliyoruz. Bazen de, bir zaman dilimi için kendi şartlarımıza en uygun olan hayırlı işler arasındaki öncelik konusunda tereddüde düşebiliyoruz.

Ashabın görüştüklerinde okumayı âdet edindikleri Asr suresinde, insanın hüsranda olduğu bildirilir. Peşinden de iman eden, salih amel işleyen, hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin bundan müstesna olduğu ifade edilir. Buradaki sıralama bize tercihlerimiz konusunda fikir vermektedir. İlk sırada belirtilen ve ömrümüzde en müstesna zaman ve çabalarımızı hasretmemiz gereken iman, insanın dünyaya gelişinin en mühim gayesidir. İmanı kirletenler ise günâhlardır. Her bir günâh kalpte kara bir nokta bırakır. Temizlenmek ise tam bir pişmanlık yani tövbe ve tekrar aynı günâha tevessül etmeme arzusu ile gerçekleşebilir. Hakkı ve sabrı tavsiye etmek, tüm mü’minlere farz kılınan, iyiliği emredip kötülükten men etmek (emr bil-maruf ve nehy anil-münker) kapsamında düşünülebilir.

Surede geçen diğer husus olan salih amel ise, en başta en değerli hazinemiz olan imanımızı sağlamlaştırmamıza yarar. Ömrümüzün heba olmamasını, kıymetlenmesini ve rıza-i ilahiyi kazanmamızı netice verir. Salih olması yani ihlası bir amelin ruhudur, aksi halde heykel gibi cansız olur. Bilinçsizce, gösteriş için veya gelişi güzel yapılmış demektir. Âdet haline gelmiş bir iş gibi gaflet içerisinde değil gönülden, büyük bir istekle yapılan ameller ihlaslıdır. Ameller niyetlere göredir ve ihlas ise niyetlerde gizlidir. Mesela, banyo yapmak normal bir ameldir. Farz ve sünnet olarak yapmak ibadet sayılabilecekken, sadece temizlenmek için yapıldığında sevabı olmaz. Niyet ve ihlas o kadar önemlidir ki, bazen şerri hayra hayrı da şerre bile dönüştürebilir.

Hayır ve hasenatın ardına para, mal, şöhret gibi hedefler koymak, onları değersizleştirir. İnsanların teveccühü ve dünyalık menfaatler temin etmeyi gaye edinerek ve riyâ bulaştırarak yapılan işlerin ahirete hiçbir faydası olmayacaktır. Gösterişe kaçan tarzda yapılan amellerin “kimin için yaptıysan mükâfatını ondan al” diyerek geri çevrileceği bildirilmiştir.

Bilmek, öğrenmek farzdır. Ancak bildiğini yaşamak hem zor, hem de öğrenmekten daha mühimdir. Faydalı ilim öğrenmek, öğrendiği ile amel etmek ve bunda da azim ile devamlılık göstermek emredilmiştir. Öğrendikçe ve öğrendiğimizi yaşadıkça Rabbimiz bilmediklerimizi öğrenmemizi sağlayacaktır. Yaşamak zor olduğu içindir ki, sırf ilim öğrenmek yeterli görülmemiştir. Amelsiz ilim, ahirette sahibine fayda vermeyecektir.

İlmi ile amel etmenin ve bunda devamlılık göstermenin zorluğu gibi, güzel amellerde de azim ile devam etmek insan nefsine çok ağır gelir. İbn-i Arabi’nin vasiyetlerinde, Mısırlı âlim İbni Atâullah El-İskenderî’nin bir eserinden nakil ile şöyle yazılmıştır: “Allah Teâlâ, kulların salih amel işleme arzusunun az olduğunu bildiği için ibadeti farz kılmış ve onları farziyet zincirlerine vurarak cennetine sevk etmiştir.”

Bu fikirden yola çıkarak, farz ibadetler olmasa idi, ömrümüzü boşa harcamadan, günahlara dalmadan ve salih amel ile geçirebilmemiz bizim için çok daha zor olacaktı. İbadetler sayesinde, işimiz kolaylaştırılmış, ömrümüze ömür katabilme, ömrümüzün değerini ve semerelerini binlerce kere yükseltme fırsatı verilmiştir. Bu yüzden ibadetler de salih amellerden sayılmaktadır.

Hayatımızı düzenlemek için, kendimize zihnimizde veya unutmamak için yazarak, farz olan ibadetler haricinde bir “salih amel listesi” yapabiliriz. Hatta listedekileri günlük, haftalık, aylık gibi zaman periyotlarına bölebilir, baktıkça seyrekleştirdiklerimizi hatırlar ve ifâ ettikçe işaretleyebiliriz. Listeyi oluştururken, başta Peygamber Efendimiz aleyhisselatü vesselamın hayatından örnek davranışlarından yani sünnet-i seniyyeden faydalanabiliriz. Kendimiz, yakınlarımız ve toplum için yapılabilecekler olmak üzere sınıflandırabiliriz. Dünyaya en fazla meylettiğimiz veya onun uğruna en çok dertlendiğimiz, musibetlere maruz kaldığımız dönemler gibi, en tehlikeli zamanlarımızda hatırımıza gelecek en tesirli ameli işleyebilmek, Rabbimizin izniyle bizi muhafaza edecektir.

Amellerimizi intizama sokmak, ömrümüzü bereketlendirebilir. Meşguliyetsiz kaldığımız kısacık zamanlarda bile, refleks olarak daha önceden yaptığımız, planladığımız hayır ve hasenata bizi yönlendirebilir. Hayatımızda boşluklar kalırsa, yerini önce tembellik ve zararlı düşüncelerin, ardından da zararlı davranışlar ve kötü alışkanlıkların dolduracağını hatırımızdan çıkarmamalıyız.

  06.03.2011

© 2021 karakalem.net, Aytekin Akar



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut