Müslümanlar nasıl güçlendirilir?

Ali Dedeoğlu

AYNI MECLİSTE bulunmaktan keyif aldığım bir dostumla birlikte, fikrin namusu koruma konusunda hassas olan ortak bir tanıdığımızı ziyarete gitmiştik. Sohbetimizin konularından biri de Batının İslam’la karşılaşma süreci ve Batının kendine göre düşman gördüğü bu medeniyete karşı takındığı tavır üzerine idi. Genel hatlar çıkarıldıktan sonra ziyaretine gittiğimiz tanıdığımız tespitlerini şu üç minval üzerine oturttu:

(1) Kendileri için kutsal olan birçok yerin, Müslümanlar tarafından feth edilmesini Batı dünyası gelecekleri için tehlike olarak görüyordu. Batı ilk kez karşılaştığı ve varlığına karşı gördüğü bu medeniyeti yok etme adına elinden gelen her imkânı seferber etti. Hatta Haçlı Seferleri vesilesiyle öyle zulümlere imza attı ki, bırakın yaşamayı, tarihi vesikalardaki anekdotları okuyanları bile hüzne boğacak kadar büyük zulümdü yapılanlar. Bu kadar zulme rağmen, Allah’la irtibatı kavi olan sözde kafirler topluluğu bir türlü mağlup edilememişti. Hatta Hıristiyanlık dünyasında ‘bizler Allah’la olan irtibatımızı koruyamayıp dinimize ihanet ettiğimiz için Allah Müslüman barbarları bizden intikam almak için üzerimize gönderdi’ diyen din adamlarına bile rastlanır olmuştu. Bu inanç o kadar gelişmişti ki, kendilerini ancak Hz. İsa’nın kurtarabileceği konusunda din adamları ittifak halindeydi.

(2) Hıristiyan dünyası yapılan onca Haçlı savaşına ve şehit edilen onca Müslüman rağmen, alt edilemeyen İslam âlemi karşısında stratejilerini değiştirmek zorunda kaldı.

Yeni silah oryantalizmdi. Sözde, İslam âlemini tanıma adına birçok hamleler yapıldı. Aslında ‘oryantalizm bir tanıma değil, tanımlama hareketiydi.’ Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu için tanımlama adına her türlü ahlaksızlık mubah görüldü. Önce Müslüman kadının esareti ve erkeklerin barbarlıkları işlenirken, sonraları oryantalist ressam ve seyyahlar aracılığıyla sözde Müslüman kadının cinselliği ön plana çıktı. Çıplak olarak resmedilen ve cinsel obje olarak tanıtılan Müslüman kadınlar barbar Müslüman erkeklerden kurtarılmalıydı. Kadınlar güzellikleri kadar masum, erkekler çirkinlikleri oranında barbardı.

Avrupa başkentlerinde sözde bilimsellik adına gazetelerde ne ilginç konulara değiniliyordu. Hatta iş o raddeye varmıştı ki, Müslümanlar evrimini tamamlayamayan ara bir form olarak tanıtılmaya başlandı. Doğrusu Batı dünyası adına bu tanımlama harekâtı çok verimli geçti.

Batı dünyasının elitleri hem kendi kamuoylarında kaybolan prestijlerini düzeltti, hem de İslam dünyasına ait teknik gelişmeleri transfer etme olanağını buldu. Ancak umdukları sonucu hala elde edemediler; karşılarında hala düşman olarak duran bir İslam dünyası mevcuttu.

Tabii bu arada belki de hesaplanamayan komünizm tehlikesiyle birlikte Batı Müslüman dünyası ile arasındaki sorunlara göreceli olarak ara verdi.

(3) Günümüzde uygulanmakta olan strateji diğer ikisine rahmet okutacak kadar sinsi ve bir o kadar da tehlikeli. Çünkü daha önceden uygulanan iki stratejide de Müslümanlar, dışarıdan gelen tehlikeler karşısında, kendilerinin varlık sebebi olan İslami değerlere sımsıkıya sarıldı. Yapılan hamleler dışarıdan geldiği için, bertaraf edilmesi nispeten kolay ve bünyeye verdiği hasarların telafisi kısa zamanda mümkün oluyordu.

Şimdilerde uygulanan plan ‘kabul edilebilir İslam’ projesidir.

Uygulanan bu yeni yöntem diğerlerine göre hem kolay hem de daha az maliyetle kotarılacak kadar basit. Yıllardır konjonktürde total bir değeri olmayan bir dünyanın siyaset sahnesine sözde aktör payesiyle geri dönmesi sağlanacaktı.

Şimdi son yıllardaki gelişmeler şöyle bir göz atalım.

Önce baba tarafından gizli Müslüman olduğu iddia edilen, Barack Hüseyin Obama yürütülen ince siyasetle başkanlığa taşındı. Onun gelişiyle Müslüman dünya ile ilgili olumsuz hava Batı medyasında kısa sürede silinmeye başlandı.

Önce Afganistan ve Irak’ta yapılan insanlık suçları bir bir dünya kamuoyuna servis edildi. Sanki suçu işleyenler, kendi keyifleriyle bunları işlemiş gibi gösterilerek, düşük rütbeli bazı insanlara cezalar verildi.

Daha sonra Müslümanları terörist gibi gösteren televizyon dizilerine ve reklamlarına aniden ara verildi.

İnsanları kesen, kadınlara zulüm eden Taliban haberleri birbiri ardına ortadan kaldırıldı. Sonraları Taliban’la alttan alta sürdürülen görüşmelerle neredeyse aralarındaki ihtilaflar çözüldü bu sözde teröristlerle. Daha düne kadar görmeye alıştığımız ve ABD’yi her fırsatta tehdit eden sarıklı, sakallı ve silahlı Ladin kasetleri birden bire terk etti yaşlı dünyamızı. Sahi şimdilerde Ladin ne yapar hiç düşüneniz var mı?

Müslüman devletlerin her birinde iç siyaset hızla dizayn edildi. Dünün mağdurlarına hiç tahmin etmedikleri bir oranda güçler verildi. Tabii bu güçler kullanılırken İslami bir dilin kullanılmasından özenle kaçınıldı. Daha düne kadar İslami hassasiyet taşıyanların, bu gün bu referanslarına hiç vurgu yapmamaları şaşırtıcı değil mi? İçimizden birisinin’ biz artık demokrat olduk’ demesi olayın hangi boyutta olduğunu gösteriyor.

İslami kesim arasındaki saflar dünyevileşme adına seyreliyor. Dünkü iddialarının yerine yeni türedi ve kamuoyunu rahatsız etmeyen bir söylem ne yazık ki kulaklarımızda çınlıyor. Daha düne kadar taviz verilmesi düşünülmeyen konularda ağır ağır dünya lehine uzlaşılıyor.

Merkez İslami medyanın amiral gemisinde çıkan şu haber dikkate şayan olsa gerek:

“ABD’nin yeni süper kahramanı Mustafa.

ABD’nin önde gelen çizgi roman yayın şirketlerinden Liquid Comics, yeni süper kahramanına Mustafa adını verdi. Kasım ayında yayınlanacak çizgi roman, kara mayınına basarak ayaklarını kaybettikten sonra ’Gümüş Akrep’e dönüşen ve tekerlekli sandalyeye mahkum olan Mustafa’nın düşünce gücüyle metalleri kontrol edebildiği maceraları, Arap ülkelerinde 50 bin adet basılacak. İngilizce ve Arapça olarak çizgi roman internet üzerinden takip edilebilecek’’

İnsanın aklına şu soru geliyor ister istemez.

‘Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü?’

Sizce bu soru düşünülmeye değmez mi?

  08.10.2010

© 2021 karakalem.net, Ali Dedeoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut