Musa 3
MUSA’NIN KADEMİNDE OLMAK

Mona İslam

MUSA(AS)’IN KUR’AN’DA en çok zikredilen peygamber olmasının bir sebebi de, Efendimiz’e, görevi, hayatı açısından benzerliğidir. Bunu söylediğimde kulaklarımda “Hz. İbrahim?” mırıltısını duyar gibiyim. Ben fıtrat itibariyle değil, görev ve hayat itibarıyla dedim. Dikkat ediniz! Yoksa Efendimiz tüm peygamberleri toplayan cem eden bir vasfa sahiptir, hangisini arasanız onun içinde mündemiçtir. Amenna…

Hz. Musa hem nebidir, hem rasuldür, hem de halifedir. Allah bu payeyi çok az peygambere vermiştir. Nebi Allah’tan vahiy ve haber alana, rasul şeriat getirene, halife ise onunla hükmedene denir. Halife’nin kılıcı vardır. Hz. Musa sahib-üs seyf bir peygamberdir. Bu tarafıyla da Efendimiz’e benzer. Ümmeti olan İsrail oğulları yeryüzünde seçilmiş ilk ümmettir. Allah onlara “Sizi yeryüzünde halifeler kıldık” buyurmuş, onları diğer milletlere imam tayin etmiştir. Bu da bize benzer. Onlar seleftir, biz halefiz. Bu yüzden Allah bize onlardan çok bahseder, ibret alalım ki aynı hatalara düşmeyelim ister.

Allah Musa’ya “Bana kulluk et ve adımın anılıp şanımın yücelmesi için tüm destek ve çabanı seferber et” dediğinde. Musa yükün ağırlığını fark etmiş. Hele firavuna gitmesi emredilince şöyle niyaz etmiştir. “ Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, lisanımdaki ukdeyi çöz ki anlaşılabileyim, bana ehlimden bir vezir ver, Harun’u kardeşimi, görevimden bir pay da ona ver, ki zaten yüce olan adını daha da yüceltelim, seni sürekli analım,kuşkusuz sen bizi görüp duruyorsun”

Allah’ın zikri ve hamdi ağır bir yüktür. İnsana tevdi edilmiştir. İnsan mahlukat adedince tesbihatı tahiyyatı Rabbe sunmakla mükelleftir. Bu yüzden bu ağır vazifeyi yüklenirken Musa kardeşini de ameline teşrik etmiştir. İştirak-i âmâl düsturu Nur Talebeleri’nin iyi bildiği bir meseledir. Biz Kur’an okumalarımızı, Cevşen okumalarımızı, tesbihatlarımızı, teheccütlerimizi bu düstürla yaparız. Her birimiz her hafta bir cüz okur. Ancak 30 kişinin okuduğu bir hatimdir. Biz itikad ederiz ki Ona her hafta bir hatim yollamak dahi azdır. Biz buna tek tek güç yetiremeyiz. O halde karıncalar gibi hep birlikte yaparız. Biz biliriz ki bizi seyr-i sulûk ettirecek virdimiz Evrad-ı Nuriye’mizdir. Biz ondan her gün 11 sayfadan fazla okumaya güç yetiremeyiz. Ancak onu böler ve dağıtırız, her ferd kendi 11 sayfasını okur ve her gün bir Evrad bitirilir. İnanırız ki hepimiz onu devretmiş, onda seyr etmiş meyveleri beraber yemişizdir.

Ders günlerini pay ederiz. Her gün dershanede bir ders yapılır, hatta her sabah ve akşam. Her birinin karileri, şarihleri, bir de dinleyenleri bulunur. Müdavimleri sabittir, kimin hangi derste olduğu bellidir. Hangi gün Kur’an dersi, hangi gün Risale dersi, hangi gün Kıssa dersi, hangi gün Mesnevi dersi, hangi gün İslam tarihi dersi, hangi gün Hadis dersi yapılacak bellidir. Biz o Allah evinde bir kandil yakarız, her birimiz bir nefesle üfleriz, her birimiz yağ olup ateşinde eririz, ve her gün sabah akşam o kandili besleriz. İnanırız ki oradan çıkan ışık nice şerri def eder, nice hayrı celbeder. Biz Musa değiliz, Harun da değiliz. Ancak iştirak-i âmâl düsturuna sımsıkı bağlıyız,evrende mühim bir iş yaptığımızın şuurundayız, elhamdülillah. Biz Üstadımızın Beni İsrail başındaki Musa gibi başımızda dimdik ayakta olduğunun, dağa çıkıp bizi unutmadığının, geri dönüp vazife vaşında olduğunun farkındayız. Yokmuş gibi yapıp sapmayacağız, sapıtmayacağız. Neml’deki karıncaların seslerini Süleyman’a duyurdukları gibi sesimizi alem-i nübüvvete duyuracağız inşallah.

Harun Musa’nın kardeşidir. Arapça “ah” kelimesi hırıltılı ‘h’ ile söylenir. Bu ses sadrın en derin yerinden çıkar. Harflerin çağrıştırdıklarına nazar edenler için bu kelime bize kardeşimizin sadrımızın ortasında, en derin yerinde duran biri olduğunu anlatır. Müminler kardeştir. O halde kardeşlerimiz sadrımıza yerleşik olmalıdır. Gönle yerleşene dünyada da, ahirette de bizden, malımızdan mülkümüzden, yiyip içtiğimizden, endişe ve sevinçlerimizden, amellerimizden ve dualarımızdan pay vardır. Biz onu seve seve veririz. Kardeşimize vermezsek o nimetle rahata eremeyiz zaten. Bu nedenle kendimiz için istediğimiz her şeyi onun için de dileriz.

Allah Musa’ya istediğini verdi. Zaten Allah ona ne zaman ne istediyse verdi. Öyle ki o firavunu alt etti, kavmini hürriyete kavuşturdu. Ona Torah yani kanun verildi. Öyle ki onun dileği bize bile tesir etti. Miraçta Efendimiz(sav) namazı elli vakit olarak aldığında, Musa(as) onda Rabbinden bizim için tenzil istedi. Ona istediği verildi. Musa Rabbinden ne zaman ne istese verildi. Dikkat edin! Musa’nın izinde Musa’nın dersinde, Musa’nın ahlakında olana Rabb ne isterse veriyor. Gözünüzü açın, Musa’yı kendinize şefaatçi kılın! Şüphesiz hala Musa bizimle alakadardır. Ruhu aramızda dolaşmakta, Furkan’ı gönüllere ulaştırmaktadır.

“Zira seni kendim için seçip yetiştirmiştim” (Taha 41) dedi Allah Musa’ya. Ona âsâ gibi, yed-i beyzâyı da sundu. Âsâ güçtü, nüfuzdu, iktidardı, hikmetti, celaldi. Nurlu el ise hidayetti, rahmetti, furkandı, cemaldi.

Musa’nın elinden yayılan nurla Âsiye gibi bize de göz aydınlığı ver Ya Rabb! Bizi de o yetkinlik makamına ulaştır. Bizi de kemale erdir. Eksikliğimizden duyduğumuz ızdırabı biliyorsun. Senden gayrı tamamlayacak yoktur, biliyoruz. Katından vereceğin her hayra muhtacız. Musa’ya verdiklerinden pay isteriz. Onun beyaz eline dokunmak dileriz. Bizi itmam eyle, izin ver, sende fena bulalım, baki olalım. Ölmeden öldür bizi, tüm isimlerinin üstümüzdeki icraatlarıyla değiştirip dönüştürdüğün hallerimizi göster bize Ya Allah!

Allahım, erkeklerimizi birer âsâ-yı Musa, kadınlarımızı birer yed-i beyza kıl. Semaya ulaşsın ışığımız. Göz kamaştırsın. Bizi ışıkla ört, ışığımız peçemiz, nikabımız olsun. Soranlara melekler “Bunlar Nur’un uhuvvetle tevhid etmiş kadınlarıdır” desinler. Musa’ya bizden haber versinler. “Müjde! Işığın yeryüzünde parlamaya devam ediyor Ya Musa” desinler.

Kalbimizi Musa sevgisiyle doldur. Dilimizden Musa adını düşürme. Halimizi Musa eyle. Kelamımızı Musa eyle. Bizi Musevi velayet makamına eriştir. Öyle ki, bize bakan, onu görsün. Öyle ki, Musa bizi çok sevsin. Musa’nın mübarek kademini izlemeyi, dizi dibine diz çökmeyi bize nasip eyle.

  27.03.2010

© 2021 karakalem.net, Mona İslam




© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut