Merhaba

AZİZ, CANDAN, vefadar, kadirşinas dostlara merhaba. Zaten aranızda bulunan ve hep sizinle olan, bir kısım dostlarla senelerdir ve bir kısmı ile daha dün denecek yakınlıkta bulunan, ama bugün artık bu metne ulaşan herkesle tanışan birisi bu satırları yazan. Bu siteye yazan ve bu siteyi takip eden isimlerin kimisiyle vicahi, kimisiyle giyabi bir tanışıklığı var bu satırların yazarının.

Düne kadar hep okuyarak öğrenirken, şimdi yazarak öğrenmenin yolunu seçmiş bir kardeşinizim ben. Şimdi dersimi sizlerle paylaşırken işimin zor olduğunu biliyorum. Ancak vefadar dostların yazdıklarımın ‘bilinen hakikatlerin benim dünyamdaki ya da ayinemdeki bir yansıması’ olduğunu bildiklerini bilmek beni çok rahatlatıyor. Çünkü ben biliyorum ki, bu can dostlar kalp ve ruhlarına almaya namzet gördükleri hakikatler için dualar yollayacaklar bana. Şayet kalp ve ruha girmesine izin vermedikleri hususlar ise yazdıklarım, ben bundan dersimi alacağım. Kendi dünyamdaki, kalp ayinemdeki hatalarımı, kusurlarımı, hakikatin parlamasına mani berzahlarımı görmüş olacağım ve onlar kendi iç muhasebemi, ayinemi temiz tutmam gerektiği hakikatini bana ders verecekler. Böylece her iki halde de huzur-u daimisinde bulunduğumuz Zatın rızasına nail olmanın bir yolu ve vasıtası daha gerçekleşmiş olacak. Yani her iki halde de kazançlı çıkacağız bu fikir alışverişinden.

Aslında yeni ve çok farklı şeyler söyleyecek değilim. Zaten sizin dünyanızda kalp ve ruhunuzdaki hakikatlerin benim kalbimdeki yansımalarını yazacak, bunları sizlerle paylaşacağım.

Zor bir yönü de var bunun. Zaten sizin dünyanızdaki hakikatlerin, benim kalbime düşen anlamlarını kelimeler ile ifade etmekten başkaca yolu yok yazanın. Oysa manalar kelime gibi maddi kalıplara döküldüğünde bu aracılar ne kadarını muhatabın kalbine dökebilecek acaba? Bu sebeple, zor zanaat yazmak. Kalbe düşen manaların, muhatabın kalb ve ruhunda makes bulmasını temin edecek kelimeler ve cümleleri onun ile paylaşmak. Hakikaten zor.

Şuuruma akan, kalbime düşen manaları bildiğim lisanın kelimelerine bindireceğim. Bazen kelimeler yüklediğimiz mananın altında ezilecek büzülecek. Bazen kelimler kifayetsiz kalacak, mana kelimede boğulacak. Bazen kelime yüklendiği anlamı taşıyamayacak. Ya da bazen ben anlatamayacağım derdimi, sizin ferasetiniz çıkaracak dar kalıpta hapsolmuş manayı. Kısacası, cevelan edeceğiz bu alanda. Kalp ve ruhlarınızda, şuur ve vicdanınızda hakkıyla hedeflediğim manayla anlaşılmayı diliyorum.

Sizin dünyanızda doğru anlaşılmayı murad ettiğim manaların dünyanıza layıkıyla aksetmesini temin etmekte takatsizim, güçsüzüm. Yanlışlarım elbette olacak. Çok tenkit edilecek yazılar da olacak. Takdir edici yoldaşların duaları da. Ama bütün bunlarda muradım hep rıza-yı ilahi olmalı. Benim kendisinden ebediyen razı olduğum Allah’ımın yardımını diliyorum. Bütün kalplere hükmedene, sizin kalbinizde yer eden Samed’e muhtacım, muhtaçsınız, muhtacız…

Yıllardır bu zorluğu yaşayanlarla birlikte bu sitede yazmak ne kadar da güzel... Kalem erbabının her birisini yürekten kutluyorum. Değil mi ki kalbe gelen, hususi dünyasına düşen manaların en hususi olanlarını bizimle senelerdir paylaşıyorlar. İşte başlıbaşına güzel olan, dostça olan da bu.

Dostça kalın...

  29.01.2009

© 2021 karakalem.net, Ahmet Özkılınç



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut