Seyirlik yolculuklarımız

Sinay Avşar*

YOLCULUK DÜŞTÜ ortak kaderimize ve yollardayız, yollarımıza doğru. Her yolculuğun seyri vardır cama dayanmış alınlardan. Görmek istediklerimiz, göreceklerimiz değildir elbet! Bazen ziyadesiyle ikrama mazhar oluruz ve bazen sadece görmektir hissemize düşen. Ruhumuzdan yansıyanları resmeder gözlerimiz beka albümündeki yerine. Neleri seyredecek ve hangi durağında soluklanacağız hayatın kimbilir! Belki de ruhun dar sokaklarını aralayacağız ve bekli de ruhun en geniş caddelerinde arayacağız, rotası bize dönük yolları.

Her yeni yolculuğumuz bir öncekinin devamıdır aslında, yine kaldığımız yerden devam ederiz çoğu zaman.

Yola düşmeye karar verip de, yolculuğun ruhunda ve bedeninde maddeten ve manen bırakacağı silinmez izleri, keşfetmeye karar verenler, ulaşmayı amaçladığımız uzakların, birden fazla anlam boyutunda var olduğunu bilirler. Yolculuğa çıkmadan önce düşlerimizde canlandırdığımız uzaklar vardır. Sonra tarihsel, coğrafi ve kültürel bir gerçeklik olarak tüm gizlerini çözümleyeceğimiz henüz yakın olmayan uzaklar vardır. Bazen bir peri bacasıdır ya da yemyeşil bir vadi, neticesinde varılacak görülesi güzellikler vardır. En sonunda bizi kendinden başkası durumuna getirecek olan değiştirici ve geliştirici aşkın uzaklar vardır ruhumuzda.

İçinde bulunduğumuz yolculuğun en büyük temsili zirvesi Erciyes; içimizdeki benlik zirvesi. Yolculuklar bu uzakları ve kendimizi bulmak için yaptığımız eylemlerimizdir. Bu yüzden yolculuklarımız salt bir deneyimdir. Bu deneyimin özünde, bir değişim, bir farklılaşma ve başkalaşma vardır. İşe böyle hakiki bir deneyimdir yolculuklarımız.

İnsan kalbi çok geniş ve bu geniş kalbe birçok hayal sığdırabiliyor. Öyle ki kabına sığmayan nihayetsiz uzaklara gidebiliyoruz. Gideceğimiz mekana kimi zaman bedenden önce varırız, kimi zaman ise maddi boyutunda beden daha geride kalabiliyor. Mekanların resmi değişse de yolculuğumuzun esası kendimize olanıdır. Beyazdır yollarımızın rengi, tüm renkler ondan. Kilometrelerin uzaklığı kendimize olan uzaklık kadar yakındır.

Yol yolcusunu beklemektedir intizar salonunda. Yolculuk serüveninde yolcu, kendinden başka biridir artık, gerçek bir kişidir, yere indirilmiş maskeler yalnızdır bir süreliğine ve biz kendimize misafirizdir. Keşif aynaları parlatılmaya hazırdır. Keşfedeceklerimiz ile varlığımız anlam kazanacaktır. Kimi manzaralarda aşkın sevgiyi, kiminde ise mutlak hakikatin sırlarını aralamış olacaktır insan. İşte böylesi tüm yolculuklarımız kendimizedir kendine.

Yol, yolcusuna kavuşabildiği anda, ruhunda keşifler aralanır. Keşfedeceklerimiz esma dürbünü ile ruhumuza yansıyandır. Kendini açmaya hazırdır tüm esmalar. Yeter ki kalp aynalarımız parlatılmış olsun. Çünkü aynalarımızın parlaklığı nispetinde yansıyacaktır. Aynaların hacmi mühim değildir, en küçük bir aynada tüm esmanın seyrangahı daimi olan kalpte inkişaf bulması mümkündür. Gönül çarşısında parlatılan aynalara ayinedir esmalar. Ve her birimizin aynasından yansıyan esmalarımız gerçek bizi aydınlatmaya namzet. Kalp; aynamıza yansıyan esmalara ayine.

Hz. İbrahim’in yolculuğu vardır. Güneş’e, Yıldızlara ve Ay’a bakıp hakiki mabudunu bulduran yolculukları gibi.

Hz. Hacer’in Zemzem’e olan sa’y yolculuğunda gidiş-dönüşleri vardır.

Sebeplerin sukut ettiği noktada Rahmet eli uzanır, varış Zemzem’edir.

Hacer misali susamış gönüllerimize zemzem serinliği dokunuşunda yolculuklar ihsan buyur yâ Rab... İbrahimvari buluşlarımızı batıp sönenlerdeki, yitip gidenlerdeki Sen sanmaları, bir tek Sana, yalnız Sana çıkar.

Yollarımızın açık aynalarımızın parlak, keşiflerimizin sonsuz olması dileğiyle, iyi yolculuklar...

  12.11.2008

© 2021 karakalem.net, Sinay Avşar



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut