KIBLEYE DÖNÜK EVLER

Hasan Yükselten

GÜNÜMÜZ İNSANI sokakların, caddelerin kuşatılmıslığı altında yaşar sanki. Dış ortamlar insanı günaha çağıran onlarca materyalle doludur. İnsan sokağa adımını atar atmaz, bir günah bombardımanının içerisinde buluyor kendisini. Sosyal hayat, insanların üzerine her türlü kandırmacasıyla dört bir koldan günahlarla hücum ediyor. Hz. Musa’nın (as) kıssalarının da yer aldıgı Yunus Suresi’nin bir ayeti işte böyle zor durumlar için bir çözüm sunar günümüz insanına.

Hz. Musa (as) Mısır halkını imana davet ettiğinde buna sinirlenen Firavun, bütün mescitleri yıkar ve namaz kılınmasını yasaklar. Bunun üzerine Hz. Musa’ya (as) şöyle bir vahiy gelir:

- "Kavminiz için Mısır'da birtakım evler hazırlayın, evlerinizi kıbleye dönük mescitler haline getirin ve namazı dosdoğru kılın. Müminleri de müjdele."1

Yani dış ortamlar ibadete ve dini yaşama uygun değilse, kendi evlerinizi mescide çevirin manası vardır gelen ayette. Nitekim medreselerin kapatıldığı, dini eğitimin kaldırıldığı, dinini yaşamanın kısıtlandığı zor bir zamanda asrımızın müceddidi Bediüzzaman da, Kuran’dan aldığı dersle, başlattığı iman hizmetiyle evlerin birer mescit hükmüne getirilmesine çalışmıştır. Kendi sözleriyle bunu şöyle ifade eder: ‘Herbir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa, kendi hanesini bir küçük medrese-i Nûriyeye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç dört zat birleşsin; ve bu heyet, bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nûriye ittihaz etsin.’2

Barla Lahikası’nda geçen bir mektupta da Ashâb-ı Kehf’in kendilerini putperestliğe davet eden zalim kral Dakyanus’un şerrinden kurtulmak için mağaraya sığındıkları gibi, bu zamanın tahammül edilemeyen fenalığına karşı da Risalelere ve de medrese-i Nuriye haline getirilen evlerimize sığınmamız gerekliliğine işaret edilir.3

Günümüzde kimsenin bizi putperestliğe hatta artık dinsizliğe de davet ettiği bir durum yok aslında. Ama nefsin kültürünün hakim kılınmaya çalışıldığı, insanların haz ve lezzet peşinde her türlü sefahate girmelerinin teşvik edildiği, Sahabelerin bile şerrinden Allah’a sığındıkları, nefislere hakim olmanın çok zor oldugu dehşetli bir ortam var. Ve böyle bir zamanda insanlık, hususan dindar kesim en büyük cihadla yani nefsiyle olan mücadeleyle karşı karşıya.

İşte böyle bir zamanın dehşetinden korunabilmek için, özellikle dindar kesimin evlerini kıbleye dönük birer mescid ve birer medrese-i Nuriye haline getirmeleri mutlak bir zorunluluk olsa gerek. Zira günümüzde, toplumun ahlakını artık din belirlememektedir. Ve sokaklarin tehlikesine karsi insanların dinlerini yaşayabilecekleri en ideal mekanlar, yönleri kibleye cevrilmek suretiyle birer mescit hükmüne geçecek olan haneleridir. Görsel ve yazılı basının tam anlamıyla çılgınlık derecesinde sahnelerle dolup taştığı, ahlaki kuralların hiçe sayıldığı, müstehcenliğin sınır tanımadığı, vücutların sergilenmesinde adeta yarış edildiği, şarkıcı, manken, sporcu vs. örneklerin toplumda moda adına taklit edildiği, ahlaksızlığın normallestiği, duyguların ve imanın zaafa uğradığı günümüzde, bu tehlikelere karşı ehl-i dinin sığınabileceği son kaledir aile. Ancak en başta televizyon gibi cihazlarla aile de kuşatılmış durumdadır günümüzde. Hane halkıyla birlikte ‘kıbleye dönük mescitler’ hükmüne getirilmesi gereken evler, baş köşeye yerleştirilen televizyonlar vasıtasıyla malesef pusulasını şaşırarak ‘kıblesi televizyona donuk evler’ haline geliyor.

Yakın geçmiş zamanda Kuran kurslarının, imam hatip liselerinin, vs. engellenmesinin kaderi cihetteki sebebi de, sakın dindar kesimin kendi hanelerindeki vazifelerini, hususan imani derslerini terk edip, televizyon başında haberden habere, diziden diziye atlarken, çocuklarının dini eğitimlerini de başkalarına havale etme kolaycılığına kaçmaları olmasın. Evet ‘beşer zulmeder ama kader adalet eder’. Bence bu problemlerin de çözümü yine evlerin yönünü kıbleye çevirerek, evleri birer medrese-i Nuriye hükmüne getirmekten geçiyor.

Henüz iş işten geçmemişken dindar kesim evlerinin durumunu değerlendirmeli ve su soruya cevap aramalı: Acaba evler ne oranda kıbleye dönük? Hiç vakit kaybetmeden evlerimizin yönünü kıbleye çevirmeye ne dersiniz?


1. Yunus Suresi, 87

2. Emirdağ Lâhikası-l., s. 101, Bediuzzaman Said Nursi

3. Barla Lâhikası s.112, Bediuzzaman Said Nursi

  23.10.2008

© 2021 karakalem.net, Hasan Yükselten



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut