Ölüm arkadaşımızdır bizim

Mona İslam

BİZ DOĞDUĞUMUZDA o da doğar bizimle. Yanıbaşımızdadır daima. Bebekken bakıp gülümsediğimiz, çocukken kendisiyle konuşup oynadığımız arkadaşımızdır ölüm. Tıpkı bize benzer, bizi tamamlar, bizi anlamlı kılar. Biz erkeksek o dişidir. Biz dişi isek, o erkek. Biz büyürken o da büyür bizimle, biz sinn-i kemale erince onun büyümesi durur. Biz hayatın yokuşlarından indikçe aşağılara, o gençliğin doruğunda ter-ü taze koşar ardımızda.

Bazen onu görmek istemeyiz. Kovalarız hayatımızdan. O bir yere gitmese de gizlenir. Arkamızda durur kimi zaman, biz dönünce o da arkamızdan bizimle döner. Bazen de yediğimiz lokmada, içtiğimiz çay fincanında, yaslandığımız koltuğumuzun ardında, yürürken gölgemizin içinde saklanır usulca. Üzgündür dostumuz. Tard edilmiştir. Ancak bizi terk etmesi mümkün değildir. Arkadaşlarının kıymetini bilmeyenler daima yalnızlık çekerler.

Bazen onunla yüzyüze geliriz. Bir yüksek balkondan boşluğa bakarken, bir lokma boğazımıza takılıp zorlarken, bir hastalık esnasında ateşle yatakta dönerken, rüyamızda elimizden tutmuş gülümserken. Panik oluruz. Zira insanın kendisiyle yüzleşmesi gibi zordur, ruh eşi ölümle tanışması. Her lokmanın bitişinde, kelimelerin tükenişinde, her gönül sızısında, her ayrılık acısında omzumuza dokunup teselli veren odur. Saçlarımızın ak tellerinde, göz altlarımızın gevşeyişinde, enerjimizin tükenişinde, ümitsiz aşklarımızda bize “korkma” diyen vaatkar dostumuzdur ölüm.

Gözlerine bakmazsak nasıl tanırız onu? Fısıltısına kulak vermezsek, ardımıza atar lanetlersek nasıl yaşarız? Yaşamamızı mümkün kılan odur. Anı anlamlı kılandır ölüm. Aşkları mümkün kılan, çirkinlikleri güzel eden, acılara sabrı öğreten, zalimlere tahammül ettiren, değerli olan için savaştıran, kutsalı var eden de ölümdür. Bir tarafıyla evlilik gibidir ölümle birliktelik. Evlenmek gibi, ölüm de öncesinde daima kaygı vericidir. Bunun istisnası aşıklardır. Aşıklara her türlü kaygı vız gelir. Hesap bilmez, gözü görmez, dünyayı umursamaz meczuplardır onlar. Ölüm aşıkları çok sever. Zira insan en çok aşıkken kucaklaşır ölümle.

Kendisine dost olana, sürekli yanında taşıyana, gözlerini kaçırmayana bilgelik veren de odur. Yaşlandığımızda yanı başımızdan ayrılmayan, her sıkıntıda yanağımızdan bir makas alandır sevgili ölüm. Gün gelir sarıverir kollarıyla bizi de; o zaman hayat ve ölüm ikiliği kalkıverir ortadan. Cem oluruz, huzur buluruz. Hayatın ölümle izdivacından daha şen bir düğün olamaz. Varlığın sızısı diner, ten kafesi kapılarını açar, özgür kalırız. Gittiğimiz yere bizi büyük bir iştiyakla sürükleyen, elimizden tutup bizi berzahın bekleme salonlarında yabancılarla terk etmeyen, kalıp yerleşeceğimiz menzile dek bizi bırakmayan, ayakucuna kıvrılıp dinlendiğimiz biricik dostumuzdur ölüm.

Bizim gibi mahluktur o da. Her insanın ölümü kendine benzer. Alimin ölümü alimdir. Zaliminki ise zalim olur elbet. Zahidlerin ölümü incecik bir varlıktır. Şühedanın ölümü bir kahraman. Hesap adamlarının hesaplarını bozandır o. Mecnunların ölümü Leylaları olabilir pek ala. Cömert adamın ölümü yardım isteyen bir fukaradır belki kimbilir. Şüphesiz ki o daima kendisine bizi meylettirecek karşı konulmaz bir cazibeyle gelir. Cazibesine iltifat etmeyenleri kopmaz ipiyle yakalar ölüm. Biz fani iken ölüm kendisine tabi olunması icab eden, itaatkar olunmazsa adamı fırtına gibi savuran bir efendidir. Biz baki olunca dostumuz ölüm ihtiyarlamaya başlar, bizi yolun sonuna taşır ve ölür.

Cennetlikler cennetlerine, nar ehli menzillerine erişince ölüm kurbanlık bir koç olur da gözönüne getirilir. Bir müezzin seslenir, “Ölüm öldürüldü” diye. Süedayı bir sevinç dalgası sarar, zalimlerin başından ümitsizlik boca edilir. Ölümün vazifesi bitmiştir. Hayatımızın eşidir ölüm, belki onun gidişi dahi hayata hüzün verecektir. Ama hayat her varlığın vazifesini ifa edip gideceğini bilebilecek bir bilgedir. Ölmeden önce çağırın dostunuzu, size sıcacık bir “Merhaba” diyecektir. Ölmeden ölmek böyle bir şey olsa gerektir.

  16.10.2008

© 2021 karakalem.net, Mona İslam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut