Üzgünüm, kayıt devam ediyor!

Derya Güney

FOTOĞRAF ALBÜMLERİNE bakmak ne hoştur! Hatta bazılarımız için bir tür hobi sanki. Ziyarete gittikleri evin sahibinden albüm isteyenlere, ben defalarca rastladım mesela. Sizden önceki aile büyüklerinizin ve dahi sizin hayatın muhtelif dönemlerinde yakalanmış görüntüleridir fotoğraflar. Yani bir tür kişisel arşiv. Bazen işi iyice abartanlara, âdeta her dakikayı görüntülemek ister gibi tetikte bekleyenlere de rastlamak mümkün. Ya da bir dönem benim de yaşadığım ve hala etkisinden kurtulduğumu söyleyemeyeceğim bir farklı bakış fotoğrafa. Fâni, akıp giden dakikaları durdurma çabalarını anlamsız buluş ve belki de sonra pişman olunacak biçimde uzak duruş fotoğraf makinasından. En çok da “benim neden az fotoğrafım var” diye sitem eden oğlum karşısında mahcup oluş.

Belki her anı tutmak, bırakmamak istermişcesine deklanşöre basıp duranlara bir tepkiydi benimki. Hac yolculuğumda dahi tek bir fotoğraf çekmemiş, fotoğraf karelerine hapsedemeyeceğime inandığım o manayı, ruhumun defalarca görüntülemesini ve her istediğimde yüreğimin çektiği fotoğraflara bakmayı ümit etmiştim. Çok iyi hatırladığım bu duygularıma rağmen, hac arkadaşlarımızın birlikte fotoğraf çektirme isteğini de reddetmemiştik. Ne de iyi etmişiz! Yolculuk dönüşü gönderme inceliğinde bulundukları iki fotoğrafı yıllardır itinayla saklıyorum. Her şeye rağmen, yaşanılan anı ebedî kılma sevdası olarak telakki ettiğim bu düşüncemin değiştiğini söyleyemem. Bir anne olarak, büyüme dönemleri hakkında fikir verecek, anne-babasının sevgi ve ilgisini hissettirecek yeterli sayıda görüntüyü yavrusundan esirgememek gerektiği fikrim hariç.

Doğrusu yaşadığımız anlar, bir daha asla geri gelmeyecek ve fakat bir biçimde yaşayanı ebediyete taşıyacak anlar. Anı tutmak ve bırakmamak diye bir seçeneğimiz yok. İstediğimiz kadar görüntü kaydedelim, kamera elimizde gezelim. Ama ebedi âlemde, güzel hatırâları yâd eder gibi tebessüm ettirecek; fâni dakikaların ucunu cennete uzatacak tabiri caizse ebedîleştirecek bir anlayışla yaşamak mümkün. Anı yakalamak, tek tek görüntülemek değil; yaşanan her anın hakkını vermek. Bizim âna bakışımız, hayata bakışımızdır aslında. Hayatımız da, bazen hiç bitmeyecekmiş aldatmacasına götüren anlardan müteşekkil değil midir? Her ne kadar yaşarken tükenmez, bitmez sanılsa da, hem acılar hem de sevinçler, geldikleri gibi giderler. Önemli olan, giderken bizden neler alıp götürdükleri, ötelere neler taşıdıklarıdır. Geçip giden her dakika, bizim “gerçek kişisel arşivimizi” oluşturmak için ne de meraklı! Hatta henüz gelmemiş anlar dahi, net görüntüler almak için sıraya girmiş bekliyor. Yüzünüzü sağa ya da sola çevirmenize, başınızı yukarı yada aşağı kaldırmanıza gerek yok. O her açıdan en mükemmel bir biçimde alıyor görüntüleri. Üstelik bu, öylesi bir “teknoloji” ki, görüntünün ardındaki manayı da kaydediyor. Görünen ile ardındakini birlikte görüntülüyor yani. Boyutlar ötesi bir kayıt...

Böyle bir monitörün, mükemmel kayıtları için poz vermeye hazır mıyız? Değil miyiz? Üzgünüm, kayıt devam ediyor. Hazır olanı da olmayanı da an be an görüntülüyor. Öyleyse, lütfen gülümseyin!

  08.09.2008

© 2021 karakalem.net, Derya Güney



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut