Durmayan nehir

DEĞİŞEN ŞARTLARDA hizmet yeni şekiller alır; zamanın rengine, mekânın ahengine göre yeni biçimlere bürünür… Bütünlük ise hiç değişmez, öz aynıdır; safiyetle akış, yeni sümbüllerle sürgün verir… Su yüzüne, toprak üstüne çıkış; değişimin önlenemez yükselişidir…

Kim durabilir, kim direnebilir değişim rüzgârlarının önünde? Rüzgâr muştudur; umut yüklü bulutları taşır… Yağmur yağdıkça toprak mümbitleşir, yeni filizler göğe erişmek için çırpınır…

Durgunluğu dur deyip rahatı rahatsız etmek; toprağın tavlanması için sürülmesi gerek ve ertelenemez bir iş… Önü açan gelişimin, ufku genişleten değişimin durmaması için gerektiğinde hızlı hareket, gerektiğinde tevakkuf; ama daima dikkatli ve zinde bir zihin, keskin bir nazarla hadiseleri analiz ve yeni sentezlere ulaşma gayreti içinde olma… Temel direkleri ve dinamikleri sarsmadan yeniliğe açılma, çağı yakalama, çağın ötesine seslenebilme… Akan, yeni beldelere yeni yüreklere sulayan hizmet anlayışı…

Anlayışları tazelemek, farklı bakışlar yakalamak, yeni sesler yeni ahenkler, yeni tarzlar bularak içi onarmak, dışa açılmak; yeni halde yaşamak için yapılması elzem vazifeler… Vazife kudsi; vefa istiyor, sebat istiyor, metanet istiyor, uhuvvet istiyor, muhabbet istiyor, teavün istiyor, ihlâs istiyor… Bunlar yoksa halas yok, zamanın gerisine, geleceğin ötesine mesul bir savrulma var… Maddi kazanımlar kar etmez, makamlar fayda vermez, sebepler rüzgârı esse de kuru eser… Şekilciliğin doruk noktasında, derinliğin sükûtunda kayboluşlar yaşanır…

İlcaatı zamana göre yeni açılımlar yapmak, temel dinamikler üzerine yapılır; rabıta-i mevtsiz ihlâs nasıl elde edilir, tefekkür-i imani olmadan iman nasıl inkişaf eder? Hizmet nasıl yürür, insanlık kıtalarla İslamiyet nasıl dâhil olur?

Yaya yürümekle de hedefe varılır, hızla giden araba ile de, uçakla uçarak da… Maksat menzile varmaksa hangisiyle çabuk varılır? Zamanın gereçlerini kullanarak onların anlayacağı dilden kalplerine kalpten konuşmak; füze hızı ile kıtalardan kıtalara koşmaktır… Küreselleşen dünyayı avuçlarının içine alıp, hal lisanı ile imani yaşantıyı sergilemek; küfrü yere sermenin en kestirme yolu…

Sebeplere tesir verip onlardan medet ummak – ister lehinde, ister aleyhinde olsun - her devirde, her dönemde imana uymayan bir tavır… Onlara tevessül bir nevi dua, kanun-u fıtrata uygun bir davranış, neticeyi onlardan beklemek imana zıt bir bekleyiş…

Yenilenmek, gelişmelere açık olmak evet, gelenek denilen temel dinamikleri uymakla beraber evet… Ne sadece gelenekçi olmak kurtarır, ne de yenilikçi… İkisini sentezleyebilmek, bütüncül düşünebilmek, eksileri değil artıları toplayabilmek, duygu ufuklarını düşünce direklerine tutundurmak, zihinleri farklı fikirlere açık kılmak, hizmeti cihana şümul edebilmek için geçmiş, hal ve gelecekle meşveret edebilmek…

Nerdesiniz Isparta kahramanları, nerdesiniz İstanbul kahramanları, nerdesiniz Bağdat kahramanları, nerdesiniz Paris, Newyork kahramanları, nerdesiniz Kahire kahramanları, nerdesiniz Tiflis kahramanları… Hepiniz bir nehirde akan damlalarsınız; ama suyun başında, ama ortasında ama sonrasında, hepiniz sonsuza akıyorsunuz… Nehir hiç değişmiyor, var olan safiyetiyle durmadan akıyor; yeniliğe, gelişmeye, değişime… Kim dur diyebilir ki?

  28.04.2008

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut