Salkım Söğüdün Yeniden Dirilişi..

Öznur Çolakoğlu Cam

ÖLDÜM ÖLDÜM DİRİLDİM.. Sayısını unuttum bu kaçıncı dirilişim..

Bugünden yıllar önceye dayanır toprakla tanışıklığım. Minicik bir tohumken daha toprak açmıştı şefkatli bağrını bana. Tohumumu toprağa atan yürekler pek bir dikkat göstererek, dibime dualar ederek ekmişlerdi beni şu anda bulunduğum topraklara. Varlığım yada yokluğum belli değildi hiç. Buna binaen her an tehdit altındaydım, toprağın altında savunmasız ve bir başımaydım.

Yoktum. Yokluktan varlığa açıldı hücrelerimdeki kodlar. Her bir açılış başka bir mucizeyi fısıldadı kainata usulca.. Bundan aylar önce kupkuruydu dallarım ve cansızdı zavallı bedenim.. İçimdeki ruh terki diyar eylemişti sanki beni ve toprak beslemiyordu eskisi gibi.. Anne şefkatini anımsatan güneş sıcaklığını göndermiyordu hiç. Kar tanecikleri dahi konamıyordu doğru düzgün kurumuş dallarıma..

Tüm okyanustaki, çöllerdeki kumları dahi her daim çevirip, sevk eyleyen Rabb kum saatlerindeki kumları da akıttı zamanın havuzuna ve soğuk günlerin ardından yeniden güneş gülmeye başladı sıcacık.. Öyle özlenmiş bir dost gibiydi sarışı beni.. Yeniden kıpırdandı zerreler içimde.. Yeniden bir şeyler harekete geçti sanki. Ufak uyanışlar peşinden büyük uyanışları getirdi

Öldüm öldüm dirildim. Sayısını unuttum bu kaçıncı dirilişim? Daha düne kadar kupkuruydu dallarım.. Kuşlar dahi tenezzül etmiyordu benimle muhabbet etmeye.. tüm kainat ölü nazarıyla bakıyordu bana.. Öldüm dedim ya her sonbahar gelince canım çekilir damarlarımdan. Yaprak çocuklarım birer birer terk ederler beni. İlk uçuş denemelerini dallarımdan yapan minik serçelerde vefasızca bir Allah’a ısmarladık demeden konar, göçerler dallarımdan..

Ve sonra kışın hazin beyaz örtüsüyle kefenlere bürünür dallarım, bedenim, varlığım.. Sonbaharı takip eden kış, derin bir sessizliğe mahkum eder beni. Damarlarımda kalan belki de minik su damlacıkları dahi buz keserler içimde adeta. Beyazlar içinde kainat beyazlar içinde dünya.. Bazı kar tutmayan dallarım mezar taşım hükmünde.. Kışın daha bir derin yalnızlık hakimdir çevremde. Ölürüm çünkü ben her kış geldiğinde.. Altımda neşeyle koşuşan çocuklar olmaz hiç. Yada gölgemde oturup, muhabbet eden sevgililer!!

Bu ölüm halinden ürkmem hiçbir zaman zira bilirim ki, kainatta her an milyonlar ölürken milyarlar diriltilmektedir ve elbetteki benimde vaktim geldiğinde Rabbi Rahim beni de diriltecektir. Yani kun feyekun sırrınca kainat olup bitmiş değil her an yeniden oluvermeye devam etmektedir. Kışı müteakip gönderilen ilk baharla birlikte havaya suya ve toprağa düşen cemreler ile ufak kıpırdanışlar başlar yeniden içimde. Bedenimden sıyrılıp alınan su damlacıkları yeniden köklerimden yukarı doğru yavaş yavaş yürümeye başlarlar dallarıma, kollarıma.

Kışla birlikte yaşadığım ölümün ardından yeniden diriltiliyorum şimdi. Biliyorum yakında tomurcuklarım patlayıp yeni filizler sürgün verecek. Biliyorum dallarımdaki filizler nice güzel taze dala ve yağrağa dönüşecek, biliyorum yeniden ilkbahar yaz bedenimden gelip geçecek. Kışla birlikte beni kim öldürdüyse ilkbahar geldiğinde yeniden o diriltecek. Gören gözler bu ölüm ve yeniden diriliş arasındaki ibreti ve hakikati fark edecek.

* * *

Asırlar evvel işte bu hakikatin gafili bir adam, eline aldığı bir kemik parçasıyla Peygamber Efendimizin (a.s.m.) huzuruna çıkmış. Elinde tuttuğu kemiği ufalayıp, tozlarını yere dökerken, sormuş:

"Söyle!! Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diye...

İlâhî vahiyle cevap gelmiş ve tam o anda Yasin Suresinin 79. ayeti kerimesi nazil olmuş ve kainatın sustuğu bir anda yankılanan bir nida... :

" (Ey Muhammed) De ki, kim onları ilk defa yarattı ise yine O diriltecek ve O, yaratmanın her çeşidini bilir."

O(c.c.) ölümünde yeniden diriltişinde ve elbetteki her türlü yaratmanın da her çeşidini bilir.

Amenna ve sadakna..

  17.04.2008

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut