Örtüm yasak, ama neden?

Nuriye Çakmak

YAPILABİLECEK EN zor konuşma, bir çocuğa hayatı anlatmaya çalışmaktır belki. Ona acıyı tarif edemezsiniz, mutluluğu... Sadece melekiyetini kaybetmemiş o temiz yüreğine nazar eder, sözün bittiği yerde gözlerindeki ışıltıdan sizi anladığını hissedersiniz veya umarsınız.

Acıyı anlar zamanla, sevinci. Ya zulmü? Zulmü nasıl anlatırsınız? Fıtratındaki hangi duyguya hitap eder, nasıl olur da hisseder?

Bir günümün ayrı geçmediği sevgili yeğenlerimden biriyle bir akşam yürüyüşünden dönüyorum. Konuşmaya pek meylim yok, asansörün gelmesini zor beklerken aniden benimle ilgili bir soru geliyor yeğenimden. Fırsattan istifade, “Dua edersen olur” diyorum. Onların o temiz sesinden bir dua dinlemenin huzuru, yaşamak istediğim. “Allahım, halama büyüyünce bir gemi ver” diyor. Bir anda gidiyor bulutlar ve yüreğimi saran huzurla “Ben zaten büyüdüm” diyorum.

Onun dünyasında büyümekle eşdeğer olan bir meslek var. Dolayısıyla şöyle bir soru geliyor: “O zaman neden pilot olmuyorsun?” “Ben pilotluk okuluna gitmedim de ondan” diyorum. Asansör bir an önce gelse...

Sonra kaçamadığım soru bir bomba gibi düşüyor ortaya: “Neden?”

Değişik bir cevap bulmaya mecal bulamıyorum belki. Ve dilimden şu cümle dökülüyor: “Çünkü ben başörtülüyüm...”

O dünyalar güzeli yeşil gözlerini üzerime dikiyor. Altı yaşında bir çocuğa bunu nasıl açıklayabilirim, kendime bile anlatamazken ve uygulayıcıları bile anlatma adına her ortaya çıktıklarında kendilerini çürütüyorken...

Uzun ama kısa bir sessizlik... Neyse ki, eve gelince unutuyor. O gözlerin ağırlığı çekilince üzerimden, kendimle başbaşa kalıyorum. Büyüyünce anlayacak belki, üniversiteden atılan annesini, halasını ve diğerlerini. Nedenini anlamasa da kabullenecek o da. Bir süre sonra alışılan ve rağmına yaşanan birşey olacak. Diğerleri gibi... Ama bu zulmü yaşayanlar acılarından hiçbir şey kaybetmeyecek. Unutulmuşluk acılarını silmeye ve unutturmaya yetmeyecek.

Ne kötü bir miras kalıyor yarına. Nasıl bir zulüm. Anlatılamayan, anlaşılamayan.

“Sen yaşama” diyorum içimden, o bir “erkek” olsa da. Belki pilot olacak, belki kaptan. Çocuklarına trajikomik bir öykü tadında anlatacak olanları; bize anlatılanlar gibi, mesela televizyonun ilk gelişi gibi. Dinleyenlerde hayret uyandırır bir yaşanmışlık olacak.

“2000’li yılların başında sırf dinî tercihleri yüzünden okula alınmayanlar...”

Zamanın bir şerit üzere akıp gittiğini unutmuyorum, bu “sözde” yenilişin içindeyken.

Yenilmedim, yenilendim ve yenileniyorum. Bir bahar var, bu kışın ardından gelecek. Geleceğin çocukları sorduğunda verilecek bir cevabım var. Ve bir öyküm.

Asla vazgeçmedim...

Kendimden...

  25.04.2008

© 2021 karakalem.net, Nuriye Çakmak



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut