Siya (h) set

Öznur Çolakoğlu Cam

22 TEMMUZU takip eden birkaç günden beri fark ettiğim bazı durumlar ister istemez beni de siyaset üzerinde düşünmeye sevk etti. Özellikle siyaset kelimesine sadece bir harf ilave ederek bu kelimenin nasıl da içeriğiyle müsemma bir değişikliğe gebe olduğunu fark ettim bir anda.

Ülkemizdeki siyaset tanımı birçok kavram yada kurum yada kişiler için siyah bir sete dönüştürülmüyor mu çoğu zaman? Birileri her zaman ancak kendileri iktidar oldukları zaman bu ülkede demokrasinin olabileceğini iddia ederek ellerindeki siyah setleri çekmiyorlar mı önlerine gelen tablonun, şahsın, kurumun vb.nin üzerine..

Nitekim, Siyaset anlayışı siyah setler çekmekten ibaret olan bazı siyasi partilerin kendi web sitelerinde daha evvel partilerinde görev almış bir arkadaşlarının fotoğrafı üzerine siyah bantlar çekmesine de şahit olmadık değil.

Yine 22 temmuz gecesi kendini aydın zanneden, bizimde sevmesek dahi belki sayabileceğimiz birçok insan sonuçlar karşısında yüzlerini ekşiterek, Türk halkına açık seçik aptal diyerek yorumlar ve değerlendirmeler getirmediler mi? Oysa seçilmiş olan kendi tasvip ettikleri olsaydı o zaman halkımız necip ve vatanperver ilan edilmeyecek miydi? Tabi seçim sonuçları için gayet akl-ı selim yorumlarda yazılmadı değil..

özellikle rastgele bir radyoda “sesli gazete” diye bir programa denk gelmem ve oradan Gülay Göktürk’in bugün gazetesindeki “rejim değişikliği” başlıklı köşe yazısını dinlemem bu aklı selimlerden birine ulaşabilmemde hoş bir tevafuk oldu benim için. Bakın neler diyor Gülay Hanım seçim sonrasında kaleme aldığı yazısında…

“22 Temmuz siyasi tarihimize bir rejim değişikliğinin tarihi olarak geçecek. Türkiye'nin yarı demokratik rejimden tam demokratik rejime geçişinin başlangıcı olarak anılacak bu seçim. Tıpkı 50 seçiminin çok partili rejime geçiş tarihi olması gibi, bu seçim de siyasetin asker baskısından kurtulduğu, darbeler döneminin kapandığı, çift başlı devlet yapısının son bulduğu bir sürecin başlangıcı olarak anılacak. 27 Nisan'dan beri yazdık, söyledik, bu seçim bir demokrasi referandumu olacak dedik. Ve şimdi muhteşem bir tabloyla karşı karşıyayız: Referandum sonuçlandı ve bu halk, bir kez daha koyu bir karanlığın içinden aydınlık çıkarmayı başardı. Gece yarısı muhtıracılarının ağzının payını verdi. Türkiye'nin önünü açtı.

Artık kimse genç subayların rahatsızlığı söylentilerini duymak istemiyor. Bundan böyle genç subaylar "rahatsız" olsalar da, rahatsızlıklarını kendilerine saklamak zorunda kalacaklar; ayrıca bu rahatsızlığın sebebini kendi ruh hallerinde aramayı da öğrenecekler zaman içinde. Çünkü artık hiç kimse onların huysuzluklarını çekmek, homurtularını dinlemek istemiyor.

Bu halk, kimi kurumların Cumhuriyete bekçilik yapmaya kalkışmalarına; ağızlarında bekçi düdüğü gelene geçene durmadan düdük çalmalarına; kimilerinin laiklik paranoyaları yüzünden gece uykularının bölünmesine katlanmak zorunda değil. Bundan böyle demokratik süreçleri muhtıralarla, darbe tehditleriyle kesmeye kalkışanlar, görevden alınmaya da, yargılanmaya da hazırlıklı olacak. Hukuk muhtıracıların silahı gibi kullanılamayacak kolay kolay.

70 milyonluk bu koca ülke enerjisini lüzumsuz işlerle tüketmek yerine işine bakacak artık; refah ve mutluluk üretmeye koyulacak.

Önümüzde bizi bekleyen yoğun bir tranformasyon dönemi var”

bundan sonra siyah setler ile uğraşmak yerine gerçek manada siyaset yapılmalı. Atanmışlar halkın iradesiyle seçilenlerle uğraşmamalı artık. Vakit, sağı solu bırakıp tek ve bir olmanın vakti. Vakit, Türk-Kürt vb milliyetçi söylemleri bırakıp bu ülke için Çanakkale ruhuyla yaşamanın vakti. Vakit kimin kime oy verdiği sancısından çok önümüzdeki günlerde ülke adına daha iyi neler yapabiliriz? Sorusuna ciddi yanıtlar aramanın vakti.

İnanıyorum ki, bundan sonra ülkemizi, Siyah Setleri olmayan, hakiki demokrasinin yaşandığı gerçek siyasetli günler bekliyor.

  02.08.2007

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut