Âfiyet, âfiyet...

DURDUK YERDE, sürekli:

“âfiyet, âfiyet...” deyip durmasıyla meşhur bir sûfî vardı.

Günlerden bir gün, kendisine:

“Neden hep böyle deyip duruyorsun?” diye sordular.

Adam:

“Eskiden, ben hammal idim” diyerek, anlatmaya başladı:

“Bir keresinde, çok ağır bir un çuvalını yüklenmiştim. İstirahat etmek için çuvalı bir yere koydum. O sırada:

‘Yâ Rabbi! Her gün yorulmadan bana iki ekmek versen onunla yetinirdim’ dedim.

Tam bu esnada birbiriyle kavgaya tutuşmuş iki adam gördüm. Aralarını bulayım diye, koştum, yanlarına vardım. Kavga edenlerden biri diğerine vurmak için eline aldığı şeyi benim başıma vurdu, yüzümü kanattı.

Bu sırada zaptiyeler geldiler ve bu iki kişiyi yakaladılar. Kana bulanmış bir vaziyette görünce, bu da kavgacılardan diye, beni de yakalayıp zindana attılar.

Bir müddet zindanda kaldım. Her gün bana iki ekmek veriliyordu.

Zindandayken, bir gece, rüyamda bir adamın bana şöyle seslendiğini duydum:

‘Yorulmadan her gün iki ekmek bana yeter demiş, fakat afiyet istememiştin. Al işte, Allah da istediğini verdi.’

Bu sırada uykudan uyandım ve:

‘Âfiyet isterim, âfiyet!’ demeye başladım.

Derken zindanın kapısının çalındığını ve:

‘Hammal Ömer nerede?’ diye bağırıldığını duydum.

Biraz sonra beni zindandan dışarı çıkardılar ve serbest bıraktılar.

İşte o günden beridir, Rabbimden hep âfiyet istemekteyim..”

  23.03.2007

© 2021 karakalem.net, İsmail Örgen

  1.  Bu yazının geçtiği eseri incelemek -veya satın almak- istiyorum.



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut