İhlâsta idâme tedavisi

Halil Köprücüoğlu

YILLARDIR ÇARŞAMBA akşamları mütalaalı sohbet yaparız. Bu hafta 21.Lem’a mütalaa edilecekti. Arkadaşlar bu İhlas Risalesinde, neden “On beş günde bir okunmalı” tavsiyesinin bulunduğu üzerinde biraz daha fazla durdular.

İnsan çok kabiliyetli bir varlık. Arzuları ebede kadar uzanıyor. Kabiliyetlerine de yaratılışta sınır konulmamış. Her zaman dinin tavsiye ettiği sırat-ı müstakimde durabilmesi de oldukça güç.

Bu konuda Peygamberimiz ASM. :"İnsanlar helâk oldu-âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu-ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu-ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar." (Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ 2:415; Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-Dîn 3:414) diyerek bizi cidden uyarmış.

Uçaklar, çok sık kontrolden geçiriliyor. Kağnılar için buna pek ihtiyaç yok. Çünki, uçaktaki bir eksiklik, bir hata çok kötü sonuçlar doğurabiliyor.

İstiaze Sırrı da denilen 13.Lem’ada (Lem’alar, Söz Y.E.132) “Ekseriyet-i mutlaka ile dalâlet ve şer, menfidir ve tahriptir ve ademîdir ve bozmaktır.” denilerek buna dikkat çekiliyor. Yani insan çok küçük, çok basit fiillerle de şer işleyebiliyor. Öyle bir varlık.

Hatta “..bir sultanın büyük bir ticaret gemisinde, bir adam az bir hareketle, belki küçük bir vazifeyi terk etmekle, o gemiyle alâkadar bütün vazifedarların semere-i sa'ylerinin ve netice-i amellerinin mahvına ve iptaline sebebiyet verdiği için…”basit bir TERKLE de büyük zararlara sebep olabiliyor.

Ayrıca “..bina gibi bir şeyin vücudu, bütün eczasının mevcudiyetiyle takarrur eder. Halbuki onun harabiyeti ve ademi ve in'idâmı, bir rüknün ademiyle hasıl olur. Hem vücut, herhalde mevcut bir illet ister, muhakkak bir sebebe istinad eder. Adem ise, ademî şeylere istinad edebilir; ademî bir şey, mâdum bir şeye illet olur Belki bir emr-i ademî ile ve bir şartın bozulmasıyla koca bir tahribat olur..”Yani bir tek eksiklik ademe veya harabiyete sebep olabiliyor.

Hem de “.. ehl-i imanın desâis-i şeytaniyeye kapılmaları imansızlıktan ve imanın zayıflığından olmadığını..” belirten B.S.Nursi Hazretleri bizim daha da dikkatimizi çekiyor. Buna “…Hem insanın letâifi içinde teşhis edemediğim bir iki lâtife var ki, ihtiyar ve iradeyi dinlemezler, belki de mes'uliyet altına da giremezler. Bazan o lâtifeler hükmediyorlar, hakkı dinlemiyorlar, yanlış şeylere giriyorlar.” diyerek, meseleye yeni boyutlar kazandırıyor.

Normal arabalarda, on bin kilometre kullanılınca, rot-balans ayarı yapılması istenir. Bu bir teknik zarurettir. İcap ederse bu daha sık da yapılmalıdır. Ancak yarış otolarında bu ayarlar çok daha kısa sürelerde yapılır. Çünkü, en ufak sapmalar, kontrol dışı haller çok kötü sonuçlara sebep olabilir. İşte insan da tereddütsüz bu kainatın en hızlı, en kompleks, -benim tabirimle de- en kurtlu varlığıdır. Onun da “laakal on beş günde bir …“ ihlâs ayarlarının yapılması gereklidir, zarurettir.

Hem, nurlu müminlerin yüksek iman ve iz’anlarıyla, zina, hırsızlık, içki, kumar gibi günahları işlemeleri, biraz zordur. Artık onların imtihanları bunlarla pek olmaz. Şeytanın ve avenelerinin en mütehassısları onlarla daha çok uğraşır. Fakat, o hassas zalimler bizleri o hatalarla imtihana zorlamazlar, zorlayamazlar. Ancak hislerimizin yönetiminde hatalar yaptırıp çok daha kolay bir tarzda vartalara düşürebilirler ki işte, bizim his yönetimimizi sık sık ayarlamamız bu sebeple zaruridir.

Bana Avrupa’daki bir okuma programında bulunanlar, “Ağabey, bu ihlâs meselesi artık kabak tadı verdi. Çok okunuyor. Yeter artık. Bunu okumayalım.” deyince onlara uzun uzun bu meselenin ne kadar önemi bulunduğunu; bunun sâfilikten, efendi olmaktan, sakinlikten, takvadan da farklı bir mesele olduğunu anlatmaya; belki de artık imtihanların hep buradan olduğunu açıklamaya gayret etmiştim.

Hz. Ömer (RA.), Resulü Ekrem ASM. Efendimiz yanında iken çok farklı ve yüksek bir ruh haliyle bulunurken; O’nun yanından ayrılınca bu halin devam etmediğini Efendimize anlatıp “Ben münafık mıyım, Ya Rasulullah !” demiş. ASM. da, normal insanların böyle olduğunu anlatmış… Demek ki insanlar, kendilerini her an yüksek ahlakî bir hal, bir yakîn içinde tutamıyorlar.

B.S.Nursi Hazretleri Namaz Tespihatının arkasında altı önemli duayı 33’er defa okumayı tavsiye ediyor. Bunlar yakîn halini avdet ettirten, Nebilerin bile yaptığı müthiş dualar. Çünkü buna ihtiyacımız çoktur.

Namazın çekirdekleri denilen üç önemli mânânın namaz arkasında yapılan tespihatta da te’kiden 33’er defa zikredilmesi elbette boşuna değildir; çok lüzümludur. Burada da ayni önemli mânânın ısrarla üzerinde durulduğunun farkına varıyoruz

Efendimiz ASM.’ın Miracı esnasında, çok daha fazla vakitte kılınması emredilen namazın, beş vakte indirilişinin hikayesini, uzun bir hadis metninde anlatıldığını okumuştum. Ancak, bu beş vaktin de önemli birer inkılap başı olduğu, muhakkak 9.Söz’den okunmalıdır. Nasıl ki, o vakitlerde Allah’ın huzuruna çıkmak bizler için hayatî önemi haizdir; aynen öyle de İhlas Risalelerinin ikincisi olan 21. Lem’anın ”..lâakal 15 günde bir okunmasının” da öyle bir zarureti vardır. His yönetiminin başarılı ve Kutsî Kaynaklara uygun yapılabilmesi için adeta biatımızın tekrarına, yenilenmesine ihtiyaç duyulmalıdır.

Bir çok ilacın kullanımıyla ilgili açıklamalarında, tedavi için, ilacı belli bir süre, belli bir dozda kullanmanız isteniyor. Daha sonra ise, “Îdâme Tedavisi” diye bir bilgi var. Bu tedavinin tamamen neticeye ulaşması için, uzun bir süre, belli dozajda kullanıma devam edilmesinin gerekliliği anlatılıyor. Bu bazen ömür boyu süren bir idame tedavisi oluyor. Kalp ameliyatı olanların Comodin adlı pıhtılaşmayı önleyen ilacı, diyabetlilerin insülini ömür boyu kullanmaları gibi…

İşte, ihlâsın, hâlisiyetin, yakînin devamlılığı; daha doğru bir ifadeyle, İHLÂSIN İDÂMESİ için; ”..lâakal 15 günde bir okunmasının” ciddi bir önemi vardır ki, iki cihan için de çok önemli, müessir ve geniş spektrumlu bu ilacı, Kur’an ve Sünnet’ten hazırlayan Zat, bu ilacın kutusu üzerine, ısrarla bu notu yazmıştır.

Hem ene denilen tehlikeli cihaz da hep mukayeselerle algılar. Hasta olmadan sıhhatin kıymetini anlamak herkese nasip olmamaktadır. Karanlık olmadan ışık algılanamamaktadır. Ayakları kesilenleri görmeden, insanlar sigarayı zor bırakmakta; şeker hastaları sıkı diyet ve ilaca zor sebat edebilmektedirler.

İhlas düsturlarının, belli sıklıkta, tekrar tekrar okunurken daha kuvvetli ve sıhhatli algılandığı kolayca kabul edilebilir bir sonuç, kesin ve ilmî bir veridir.

Hem, Menfî İbadet de denilen, hastalık, bela ve musibet halinde tam ve halis dua edebilmek, hep algılama yüksekliğiyle ilgilidir. İşte ciddi tekrarlar bize bu hallere düçar olmadan yüksek bir hal bahşedebilir.

Darbeli matkapların, Ağaçkakan kuşlarının ayni noktaya yaptıkları israrlı vuruşların muhakkak netice alması gibi, 21. Lem’ayla, ayni noktaya yapılan tahşidatlar da inşâllah bizi istenen güzel hedeflere ulaştıracaktır.

Bu arada B.S.Nursi Hazretlerinin sık sık hapishaneleri, hastahaneleri ve kabristanı ziyaret etme tavsiyesi de bu mânânın ayrı bir tamamlayıcısı olarak bilinmelidir. O ziyaretlerde insan mukayeseler yapmakta, dimağındaki bilgilerin HAYAL, TASAVVUR…..gibi mertebelerini sıhhatli bir şekilde geçmekte, İTİKADA ulaşmaktadır. Böylece bilgi, inşallah, yaptırım gücüne ulaşmakta, artık sahibini saadet-i dâreyne taşımaktadır. Bilginin insanda karakter ve ahlak haline gelmesi için tekrara ihtiyacı vardır. Hatta mütemmimi fiillerle de bu desteklenmelidir.

“Niyetin, bir cihette, fitrî amelin ölümü olması” da bu konuyla bir cihette ilgilidir. İhlâsın fıtri bir amel haline dönüşmesi”..lâakal 15 günde bir okunması” ile irtibatlıdır. Tekrar tekrar okumaların, duada ısrar etmek gibi bir tarz arz etmesiyle; dimağ mertebelerinin sıhhatli tarzda aşılmasıyla, Rabbimiz inşallah bize ihlası nasip edecek; şuur altımıza yerleştirecek, bizim dünyamızda İTİKAT’a çevirerek, onu NİYETSİZ kullanılır fıtrî hale getirecektir.

Burada çok önemli bir ayrıntıyı da eklemeliyim. Bir Psikiyatrise, Avrupa’da %70, bizde %38’lere ulaşan boşanma oranlarıyla ilgili olarak; “Siz ailelere yardımcı olabiliyor musunuz?” denince, “Biz sihirbaz değiliz. Ancak eşler, her ikisi de kendi istekleriyle, yuvalarını kurtarmak için gelirlerse, onlara % 95 yardımcı olabiliyoruz.” diye cevap vermişti. Ben de, bu ilmi veriye bağlı olarak, “Bizlerin CİDDİ BİR TALEPLE, ihlaslı olmayı istememiz gerekir” diye, düşünüyorum. Hatta bu talebin çok önemli olduğunu da belirtmek istiyorum.

Bu çarşambanın fâkihesi bunlar oldu.

Yüzlerce defa okuduğumuz, belli sabahlarda öğrenci evlerinde okunması için programlar yaptığımız, yazımlarını 1.tekil şahsa göre değiştirip defalarca kendi nefsimize okumaya çalıştığımız; projeksiyonla duvara aktardığımız metinlerini, mütalaalı sohbetlerle kelime kelime anlamaya, idrak etmeye gayret ettiğimiz; M.Karabaşoğlu’ndan çok farklı versiyonlarını sabahlara kadar süren mütalaalı okumalarda dinlediğimiz İhlas Risaleleri için bundan sonra; ilaçlara direnç gösteren dehşetli virüsler için antibiyotik değiştiren hekimler gibi, artık takvimlerimize çek-senet günü işlercesine İHLÂS OKUMALARINI; kabir, hapishane ve hastahane ziyaretleriyle beraber kaydettik. Bu da yetmedi, telefonlarımızın ajandalarına, bizim gibi gafilleri sesli uyarmaları için notlar ekledik. İhlâslı ve Nurlu bir mümin olmak için her şeyi yapmaya azmettik. İnşallah muvaffak oluruz.

Çünkü :

  • “….bu müthiş zamanda ve

  • dehşetli düşmanlar mukabilinde ve

  • şiddetli tazyikat karşısında ve

  • savletli bid'alar, dalâletler içerisinde

  • bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde,

  • gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî

  • bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'âniye

  • omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş.

  • Elbette, herkesten ziyade, bütün kuvvetimizle

  • ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz.

  • Ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmek için

  • gayet derecede muhtacız. (21.Lem’a,267)


    Bu sebeple de:

  • “Bu dünyada,

  • hususan uhrevî hizmetlerde

  • en mühim bir esas,

  • en büyük bir kuvvet,

  • en makbul bir şefaatçi,

  • en metin bir nokta-i istinad,

  • en kısa bir tarîk-i hakikat,

  • en makbul bir dua-yı mânevî,

  • en kerametli bir vesile-i makasıd,

  • en yüksek bir haslet,

  • en sâfi bir ubudiyet” olan ihlâsı muhakkak kazanmalıyız..

Allah, bizi de ihlâslılar kervanına dahil etsin. Amin…

Halil Köprücüoğlu

  07.03.2007

© 2021 karakalem.net, Halil Köprücüoğlu



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut