Ameliyat masası

SAVAŞIN EN şiddetli günleriydi. Cephede görevli bir doktor, hemen her gün gördüğü yaralı askerlerden birini daha kendisine yardım eden teğmenle birlikte ameliyat masasına yatırdıklarında, her zamankinden daha üzgün ve daha telaşlıydı. Askerin yarası oldukça ağır olmasına rağmen tedavi edilemez değildi. Ancak, kafasına bir şarapnel isabet etmiş olan genç askerin bazı sinir ve damarları parçalanmıştı. Bu sinir ve damarları dikmek için de çok ince bir iğneye ve en ince ameliyat ipliğine ihtiyaç vardı. O an için bunları bulmakta imkânsızdı.

Bu sırada teğmen doktorun ümitsizlik içinde kıvrandığını farketti. Durumu öğrenince de, doktora, kendisinin eskiden saat tamirciliği yaptığını ve eli böyle şeylere alışık olduğu için istediği ameliyat iğnesini hemen yapabileceğini bildirdi.

Doktor ister istemez:

“Peki, fakat çok acele hareket etmemiz lâzım. Hastanın bu şekilde uzun süre yaşaması imkânsız” dedi.

Teğmen hemen işe başlayarak beş-on dakika içinde iğneyi hazır etti. Doktor önce kendisine çok teşekkür ettiyse de, birkaç saniye sonra tavrı değişti. İplik bulamadığı takdirde iğnenin ne faydası vardı ki? Fakat teğmen buna da çare bulmasını bildi. Hemen elini cebine atarak parlak bir kutu çıkardı ve içindekileri operatöre uzattı.

Doktorun yüzü bu kez gerçekten gülmeye başlamıştı. Çünkü bunlar tam da onun istediği şeylerdi.

Bir saat kadar sonra asker ameliyat edilerek dışarı çıkarıldı. Artık ölüm tehlikesi atlatılmıştı. Onun ölüm tehlikesini atlatmasında en mühim rolü ise, bir kadın oynamıştı: teğmenin karısı.

Çünkü, ameliyatta kullanılan iplik, kadının cepheye giderken kocasına hediye ettiği uzun saç tellerinden bir tanesi idi.




(Marvin Miller)

  07.01.2007

© 2021 karakalem.net, İsmail Örgen



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut