Doğru Yol

YOL UZUN..YOL iniş çıkışlı bazen, bazen dar geçitler çıkıyor insanın karşısına..

Yolun kenarlarında kapılar ve kapılar üzerinde örtüler var. 1

Bazen sesler geliyor kapılardan, bazen, örtüler merak sebebi oluyor, merak, kapıları açmaya sebep oluyor..

Merak ve arzu kapıları var kenarlarda..Doğru yol, iniş ve çıkışlı da olsa, “doğru”..Ama merakla örtüleri açılan kapıların çıktığı yol doğru yoldan uzaklaştırıyor..

Arzular ve şeytanın verdiği vesveseler ilerletici faktör oluyor..

Bu tali yollar, kimi zaman “alternatif” kimi zaman “kaçış” kimi zaman ise “inkar” ismini alıyor..

Yollar, ana yoldan sağa sola saparken, doğru yola her dem bir açık kapı bulunuyor, geri dönülmez değil hiçbir sapa yol..

Çeşitleri var doğru yoldan sapmaların..Hissedilen, hissettirilen, hissedilmeyen, hissettirilmeyen..

Şerri süslü paketlerle sunup, hayrı demode gösterenler, doğru yoldan uzaklaştırıyor insanları..Hissettirmeden çoğu zaman..

Bizleri hidayet üzere olmaktan uzaklaştırıp, dalalete yakınlaştırmak isteyenler var.

Merak ve arzu kapılarını ballandıra ballandıra anlatan, bazen de, açtıkları kapının doğru yolun bir çeşidi olduğunu kabul ettirme gayretinde olanlar var. Doğru’ya alternatifler üretiliyor..Oysa doğru “tektir”…

Sapa yollara girmeyen bir kişi için de dalalete düşme endişesi bitmiyor.

Doğru yola girdiğini, artık kulluk adına hep “doğru” adımlar atmaya çalıştığını düşünen kimseler için, tam da doğru yolun üstünde, çeldirici bir etken duruyor..: iblis.

“İblis dedi ki; Beni azdırmana karşılık yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için mutlaka senin sırat-ı müstakimine pusu kurup oturacağım” A’raf 16..

Yani “doğru yol” dahi inişli çıkışlı, ve bir de yola şeytan pusu kurmuşken, bu en doğru yoldan ayrılan sapa yollarda insanoğlunu neler neler bekliyordur kim bilir..

Buhranlar metaforunda insanı, çelişkiler, çıkmazlar, inkar ve retler, bunalım ve depresyonlar bekliyordur..Yahut, vurdumduymazlık ile zevk sarhoşluğunda geçiren anlamsız ömürler..

Halbuki, doğru yolun etrafındaki kapıların her birinde bir vaiz, bu kapıyı açmanın tehlikesini bildiriyor, her birinin bir sorumlusu var. Başta, davranışlarımızın polisi hükmündeki vicdanımız, ilk sözü söylüyor..Kulağımızı vicdanımıza değil, başka mercilere açtığımızda, hissettirilmeden bir kapıdan içeri sokuluveriyoruz.

O kapılardan girmek, hududu aşmak, karanlığa sapmak oluyor..

Karanlıkta insan korkuyor yalnızlıktan ve neon ışıltıları gibi hükümsüz aydınlıklarla kendine bir avuntu bulmaya çalışıyor..

Bu noktada, “her günahtan küfre giden bir yol vardır” sözünde anlatılan, günahları işlemenin, o eylemlerin aslında “normal” olduğunu kabul ederek, var olan emirleri hiçe saymak gibi bir küfrana yol açtığı hatırıma geliyor.

Yanlışlıkları, kendi gibi yanlışlıklar içinde olan bir insana onaylatarak, yanlışı kafasında doğru hale getirebiliyor insan..Böyle olunca da, bir sapa yol, bir çok yola ayrılıp, bu yollar da doğru yoldan çok uzakta kalabiliyor..Yani günahın küfrü doğurması gibi, dalalet dalaleti doğurabiliyor..

Dalâlete düşebilmeye meyyal olan nefislerimiz, günde kırk defa, sırat-ı müstakimi istemeye sevk ediliyor..Bizi bizden iyi bilen Rabbimiz, namazlarımızda, kırk defa “Ya Rab, bizi doğru yola, sana varan doğru yola ilet !” 2 diye niyazda bulunmamızı istiyor, ve bizlere gitmemiz gereken istikameti hatırlatıyor…

Rabbimiz, bizi bize hatırlatıyor…

Dosdoğru yolun insanları olmak için, tüm iniş ve çıkışlara, vesvese ve fısıltılara rağmen, ümitsizliğe kapılmadan ilerlemek gerek..Düşe kalka olsa da..Bazı kapılar ve örtüler açık kalsa da..

Çünkü düştüğümüzde bizi “Kaldıran” odur…Çünkü burası ümitsizlik yolu değil, rahmetle donanmış bir yol..

Günde kırk defa dilimizde olan duamızla yöneliyoruz Rabbimize:

”Ya Rab, bizi doğru yola ilet !..

Ve cevabı işitiyoruz Rabbimizin başka bir ayetinden..

“Bana kulluk edin, doğru yol budur”… 3




  1. “Allah doğru yola dair bir misal verdi: O inişli çıkışlı bir köprü ve bir yoldur. Yolun iki kenarında iki duvar, bu duvarların açık kapıları ve bu kapılar üzerinde örtüler vardır. Bir çağırıcı yolun başında bir çağırıcı da onun üstünde şöyle çağırırlar: Allah selamet evine davet ve dileyeni doğru yola hidayet eder. Yolun iki kenarı üzerindeki kapılar Allah’ın hudududur. Bir kimse örtüyü açmadan Allah’ın yasaklarına düşmez. Onun üstünden çağıran kişi, Rabbin Vaizidir. (Vicdan)

    (Tirmizi- Kitab’ul Emsal 1)

  2. Fatiha Suresi-6. ayet

  3. Yasin 61

  15.10.2006

© 2021 karakalem.net, Rabia Nazik Kaya



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut