Bilmem ki...

Öznur Çolakoğlu Cam

VECD BU muydu ki ey Rabbim?
Akmak zamanın havuzuna,
sonsuza..

Giden mi bilir gerçekleri?
yoksa kalanlar mıdır baki?
Nerede çizgi?
Nerede düşler..?
Ben kaybetmişken benliğimi..
nerede kavuşmayı dilediğim günler?

Huzur muydu içimize akan
bunca zaman..
o halde nereye kayboldu
bütün iyiler?
Beklediğim neydi,
bir ses, bir nefes?

Bilmem ki, yazdığım bilmediklerim ve daha niceleri konsa ayaklarımın altına değer mi başım Arş’a? Bilmem ki, her yaşanılan bu kadar acıtır mı yüreği? Bilmem ki, bir anda nasıl buz keser o eller? Bilmem ki, nasıl yumdukça yaş döker gözler?

Hüzün sevinç kadar çok yaşamın içinde. Hüzün, sonbahardaki güz yapraklarının evladı değil miydi? Oysa beyaz kar tanecikleri de hüzne şahit olmuyorlar mı? Ben gördüm hüzne ortak olan kar taneciklerinin nasıl ağladıklarını.. Ben gördüm ve hissettim yüreklerindeki iyi niyetleri ve nasıl altüst olduklarını...

Bir kar taneciği mutlu bir çocuğun ellerinde, neşe içinde kar topu oldu arkadaşlarıyla beraber.. Başka bir kar taneciği, üzüntüsünden ve pişmanlığından karları sıkıştıran bir adamın ellerinde sıkışıp kaldı, yüreciği bunaldı. Bir diğeri ağlayan gözlere tanıklık etti ve hüznünden eriyip gitti. Başka biri sakat bir çocuğun dilenen avuçlarına ve tekerli sandalyesine düştü , avuntu niyetine.. Bir diğeri sırnaşık bir kedinin, kibirli kuyruğuna konmayı tercih etti.

Gökten nazlı nazlı inen birkaç tanecik yeni evli çiftin el ele yürüdükleri yollarda, onlara kompartıman yaptı. Yaramaz kar tanecikleri, halen uçmaya çalışan kuşlar ile yarıştı. Kar tanecikleri, yeryüzündeki tüm kardeş taneciklerle beraber yağmaya devam etti. Kimisi hüznü getirdi, kimisi sevinçle, neşeyle indi yükseklerden ve daha neye uğradığını anlamadan, sevinci içinde kalarak hüzne dönüştü gitti.. Zaman kendi yörüngesinde akmaya devam etti.

Aciz bir kul, bu karmaşa içinde kendi yoluna devam etti, yürüdü, gitti. Düşünmeden edemedi, bilemedi, hiç bilemedi. Kar taneciklerinden medet umdu, onlarda bu düşünceli kula hiç yardım edemedi. Neşeye alışkın bu güzel yüreğe hüznü hiçbiri tarif edemedi. Tek başına kaldı, kardeşleri gibi gördüğü kar taneciklerinin altında belki de ilk defa ağladı. İlk defa kar kardeşliğinden keyif alamadı.

Sonra başını kaldırdı yeniden, kar taneciklerinin güzelliği hatırına. Uzaktan dost güneşin tebessümü içini ısıttı bir nebzede olsa ve bildi, çetin kışların ve kapalı tüm yolların ardından yeniden güneş açacaktı ve bahar gelecekti. Beyaz sükutu, pembenin neşesine devredecekti yerini. Sonra bereketli yeşiller kaplayacaktı evreni.. O bildi, neşelendi..

Oysa satırlarını hep neşeyle yazmayı seven bir yürek, ne yazdıklarını, ne yazacaklarını, ne yaşadıklarını, ne de kar taneciklerinden sonra neler yaşayacağını ya da neler yazacağını bilemedi, hiç bilemedi.

Şimdi Ben, bilsem ve desem ki…. Bilmem ki…

  16.02.2006

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut