Sığ sular

Öznur Çolakoğlu Cam

SIĞ SULARDA yaşamak hayatı ne denli kolay! Ufacık bir dalga belirtisinde ayağı sağlam kuma basıp yeniden güneşin tadını çıkarmak ne güzel!

Sığ sularda yaşamak kolay olsa dahi heyecanlı olmasa gerek! Risk yok, keşif yok, derine inmeden, dibi her zaman görebiliyor olmak. Gizemsiz ve zevksiz. Düşünmeden, sorgulamadan, üretmeden, birilerinin talimatı ile çırpmak kolları ve ufak bir panikte yeniden ayağı, kumsalın güvenilir kumlarına basarak rahatlamak.. Hep aynı sığ suda, kendi çapında çırpınmak, çırpınmak..

Bazen kısmete düşen en fazla, acemi bir iki balık ile karşılaşmak yada ayağa batan midye kabukları yada çakıl taşları ile avunabilmek.. Ama hep mutlu, hep huzurlu, sahile hep yakın.. Kaçışa müsait, her an terke meyilli. Sahilde onu bekleyen anneciğinin gözünün önünden hiç kaybolmadan, engin bir güven ve şefkat içinde.. Tıpkı bir çiftçinin her gün toprağını ekip, dikmesi ve mahsulüyle geçinip gitmesi gibi. Yada akşam sütü hazır, sırnaşık bir kedinin şömine başı sıcacık keyfi gibi..

Bir de derin suların engin maviliğinde yaşamak var hayatı.. Birçok risk ve birçok yeni keşfe açık her günü heyecanla bekleyebilmek.. İstediğin kadar derine dalabilmek ve kimseciklerin göremediklerini görebilmek. Balık sürüleriyle arkadaşlık etmek, bir yunusun kollarına tutunup, bir müddet onunla yolculuk etmek.. Sıkılınca yunuslardan, mercanların renklerini seyre dalmak. Köpek balığından kaçmayı öğrenmek, hatta diğer balıklarında yardımıyla kötü balıkları oyuna getirebilmek.. Her gün yeni bir güzelliği keşfedebilmek, merak etmek, denemek ve görmek.. Düşünerek, yürüyerek, özgürce yüzerek..

Yorulunca yüzmekten, yine yüzerek ve emek sarf ederek varabilmek her biri keşfe açık başka adalara. Oradaki yeni insanları, yeni kültürleri görmek.. Denizin engin sularında edinilen yaşam tecrübesiyle daha nice güzelliği kulaçlayabilmek. Sokak kedisi olmak belki de. Her gün kısmete farklı düşüne rıza gösterebilmek, köpeklerle köşe kapmaca oynamak.. Avcılar gibi yada yüklenip alet edevatı “Ya Nasip, Ya Kısmet” demek ve öylece yollara düşmek..

Öyle değil mi hayat, ya çok sığ yada derin ve bizler, kocaman okyanuslar içerisinde yüzmeye ve her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışan aciz bir çare balıklar misali.. Peki ne kadar biliyoruz hayatın kıymetini? Şükredebiliyor muyuz güne, yeni bir yıla ve içinde gönderilenlere dair? Yaşabiliyor muyuz hayatı, Rabbimizin razı olduğu istikamette? Yoksa alık balıklar misali saf ve alık bir halde mi sürüklüyor bacaklarımız bizleri, hedefi belli olmayan istikametlere..

Hayattan çok şey bekliyorsak eğer, derinlere dalacağız ve dokunacağız mercanlara, sayısız güzellikteki mahlukata.. Derinlere inebilirsek eğer, düşmeyecek başımızdaki “b” harfi ve alıklaşmayacağız, alık balıklar gibi.. Zavallı alık balıklar, içinde bulundukları o canım okyanusun güzelliğinden bir haber beyhude yere dolanır dururlar, sonra başlarındaki “b” harfi şap diye suya düşüverirde, balıklar ondan sonraki tüm yaşamlarını alık olarak idame ettirmek zorunda kalırlar..

O halde, dileyelim ve dua edelimde “b” harfimiz, hep bizimle kalsın. Alıklaşmadan sürdürebilelim yaşantımızı. Alıklaşmadan, günümüz kapitalist düzeninin içinde getirdiği janjanlı nefis paketlerine aldanmadan, kanmadan.. Sığ suların ruha huzur üfleyen canım meltemlerine aldanmadan.. Nefsimizin avukatlığını yapmadan, korkusuzca dalalım engin maviliğin içine, en uç derinlere…

Sadece biraz cesaret, sadece biraz cesaret ile…

Hepinize en mutlu olacağınız sularda yaşayacağınız yeni bir yıl dilerim.

  05.01.2006

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut