Dön Dünya

Öznur Çolakoğlu Cam

DÖN DÜNYA ve ak zamanın sonsuzluğuna doğru. Semazenlerin dönüşü gibi sabit bir merkez etrafında sende dön yörüngen doğrultusunda.. Lakin sema edenlerin üzerlerinden çıkarıp attıkları, soyunup rahatladıkları dünyalığı sembolize eden siyah cübbeni ne zaman çıkaracaksın üzerinden? Çıkarıp erebilecek misin sonsuz özgürlüğe?

Ya hakiki manada tevazu sahibi olabilecek misin bir gün? Hammadden olan toprak gibi cömert, su gibi aziz ve hava kadar mübarek? Ölümü başlarının üzerinde taşıyan mübarekler gibi sende hep ölümü anımsayabilecek misin bir gün? Sahi tam böğründe saplı duran bunca mezar taşına rağmen nedir sendeki bu eğlenceliğe düşkünlük? Gerçekten seninde beyaz kefenin ve sahici yüzün çıkacak mı bir gün meydana?

Usanmadın mı bunca çirkinlikten hala? Yada usanmışlığından mıdır sürekli dönüyor olman? Kainat kitabındaki ahenk midir senin müziğin sema ederken? Buradaki semazenler ney üflüyorlar kainata.. Rabbin ilahi nefesi ile dile getirdiği insana denk, boş bir kamışa üfleniyor şimdi. Nasıl ki, Rabb kulu yarattı çamurdan ve üfledi içine ilahi nefesini ve nasıl ki dile geldi insan.. Aynen öyle de, içi boş, basit bir kamışa üflüyor Allah’ın en büyük eseri ve dile geliyor sanki içi boş, zavallı bir kamış parçası..

İnsanoğlu dediğin bir damla su misali.. ve bir nefeslik hava nihayeti.. sonrası bir avuçluk toprak hepsi..

Dünyalık dediğine ise, destanlar yazılıyor şimdi. Gözler hep görünende, görünmeyenler ile ilgilenilmiyor eskisi gibi.. Oysa Allah’ın yarattığı en müthiş eserdir insanoğlu. Dört kez selamlayıp Rabbini dönmeli, inandığı ve sevdiği gibi. Açmalı sinesi ummanlar gibi ve çağırmalı her nefisten , her nefesten herkesi..

Topraktan aldığını sol eliyle, katarak yüreğine ve ekmeğine, özümsemeli ve sevmeli Rabbinden gelen herşeyi.. Aşk öyle bir kaplamalı ki benliğini vecd ile dönmeli, dönmeli.. Şükrünü eda etmeli.. Ölümü vuslat, cübbeyi dünyalık bilmeli, ölümü baş tacı edip, ya göründüğü gibi olmalı yada olduğu gibi görünmeli..

Öyle dememiş mi üstat asırlar öncesinden? Ölümü vuslat bilip, düğün gecemdir benim “Şeb-i Aruz” dememiş mi bu geceye? Sahi, 732 yıl önce, 17 Aralık’ta vuslata erip giderken Rabbine Hz. Mevlana Celalettin Rumi , sen devam ettirebildin mi yarım kalan sevgi dolu bir dönüşü? Hak değerler üzerine sabitleyip merkezini, diyebildin mi? “bundan böyle ben devraldım senden nöbetini?”

O devrin hatırasına mı dönersin hala? Yoksa zamanımız çılgınlıklarından mıdır başının dönmesi? Dön Dünya, Mevla hatırına.. Dön Dünya kar tanecikleri misali ki, karlara teslimsin nasıl olsa.. Dön Dünya giydin işte sende kefenini artık.. Beyazlarınla, böğrüne saplı duran mezar taşlarınla dön doğruluklara ve Yüce Yaratıcı’nın razı olduğu ufuklara..

  22.12.2005

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut