Noktada başlayıp noktada biten

Öznur Çolakoğlu Cam

NE İLGİNÇTİ dünyam ve ne ilginçti yaşam bugünden çook seneler önce...

Ufacık bir noktaydım ben önce, hiçbir şey göremeyen, hissedemeyen, duyamayan.. Nokta sadece küçücük bir nokta.. Sonra yavaş yavaş parmaklarım ve kaslarım gelişti sanırım.. Hissetmeye başladığım andan itibaren duyumsadığım tek şey şefkatti. Tam bana uygun besinlerin tümü hazır olarak bana sunuluyordu.. Etrafım her türlü tehlikeye karşı yumuşacık bir sıvı ile kaplıydı.. Sanki bir güç beni özel korumasına almış gibiydi. Derken bir gün, bir bismillah ile, bambaşka bir dünyaya açıldı gözlerim.

İlk nefes almaya başladığım günden itibaren sıcacık bir duygu seli içindeydim. Her daim mükemmel bir sıvıyla besleniyordum. bu öyle özel bir sıvıydı ki, bana lazım olan tüm minaraller ve besinler tam kıvamında ve oranında—ne eksik ne fazla—ikram ediliyordu.. O sıcacık yüze bakarken içtiğim o leziz sütün gerçek sahibi olan Rabbimin meleklerini görürdüm sanırım ve o yüzden hep gülücükler atardım.

Uzun süre kucaklarda taşıdılar beni nede olsa yürüyemeyen küçücük bir bebektim ben. sonra bir gün sanki bir güç elimden tuttu ve birden ayaklarımın üzerine kalkıverdim. Etrafımdakilerin sevinç nidalarıyla beraber sıralamaya başladım ilk adımlarımı.. derken düzgün düzgün yürüdüm ve sonra birgün koşmayı bile öğrendim.. koşmayı bile öğretti.

Hatırladığım kadarıyla doğduğumdan bugüne dek hep bir dilim vardı ağzımın içinde. ilk başlarda sadece tat almak için kullandığım. sonra bir gün ne olduysa bilmiyorum. Sanki sihirli bir değnek dokunuverdi dilime. konuşmaya başladım yarım yamalak.. doğduğumdan beri sahip olduğum dile ne olmuştu da birden bire anlamlı sesler çıkartmaya başlamıştı?derdimi anlatmaya yarayan bir vasıta oluvermişti?

Günler böylesine müthiş mucizelerle geçti gitti. artık tam manasıyla büyümüştüm. bir gün kalbimin ne kadar düzenli çalıştığını keşfettim kendimce. hiç durmaksızın gece gündüz ve her saniye görevini yapıyordu tıpkı bir saat gibi, öyle uyumluydu ki çalışması hiç aksamıyordu. çok mükemmel olarak imal edilen edilen bir saat bile en geç senede bir özel bakım isiyordu ama benim kalbim hiç ses çıkarmadan uslu uslu çalışıyordu. o halde kalbimin ayarını yapan başka güçler olmalıydı. bunu düşündüğüm anda çok farklı bir özelliğimi daha keşfedecektim aslında... Düşünmek!!

Evet, ben düşünüyordum. demek ki, bende çok özel bir güç daha vardı düşünmek.. düşünerek neler bulmuştum kendimce ve neler icat edilmişti düşünmeyle, Rabb'den gelen ilhamlar ile... birgün yine düşünürken elime bir kitap geçiverdi. öylesine güzeldi ki içindekiler, orada düşünerek peygamber olmuş Hz.İbrahim anlatılıyordu. kitabın adı Kur'an-ı Kerim'di ve beni mestetti.

Okudukça ufkum genişledi demek ki bir gücümde okumak idi. Okumak, okuma eylemini ne güzel ilham etmişti Allah insanlara ve insanlar O'ndan gelen ilhamlar ile ne çok yol kat etmişti. Okuyarak daha neler öğrendim. Başka nice güzel insanların hayatını.. hele birde Hz.Muhammed vardı ki, en güzel insan, en ziyade kul o idi. Okumak çok güzeldi, lakin okumanın en güzel şekli kainatı okuyabilmekti.

Bir ağaca bakınca dünyanın ve tüm alemlerin Rabbi olan Allah’ın sıfatlarını görebilmek, bir çimene bakarken Rabbi anabilmek yada bir karıncada, yada güzel bir çiçeğin kokusunda hep Allah hep Rabb diyebilmek. ve bunca güzellik için şükredebilmek, başı secdeyle buluşturmak! En büyük mükafatı, secde taçını giyebilmek ne güzeldi Allahım ne güzel!

Şimdi bugünlerde yeniden nokta olmak için hazırlıyorum kendimi. Yaşlıyım ve yine O'na muhtaçım tıpkı tüm hayatım boyunca olduğu gibi.. Tek bir dileğim kaldı kabrime girerken, son nefesimde de şehadet getirebilmek. Zikir, Fikir ve Şükür ekseninden ayırılmadan son noktada yaşadığım güzel hayat için şükredebilmek. Ömrümün son noktasında aciz bedenim yeniden bir noktaya dönüşürken şükür edebilmeyi nasip eyle Ya Rabbi! (Amin, ecmain)

  17.11.2005

© 2021 karakalem.net, Öznur Çolakoğlu Cam



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut