Yedi yaş

YEDİ YIL olmuş kalemle konuşmam; bir bakıma ne çabuk geçmiş, bir bakıma çok zaman mı ki? Yazıyor olmak nedendir; bunu da düşünmüşümdür; sevinçten, kederden, düşünce dalgalanması, duygu ritminden mi? Belki hepsi, belki hiç biri…

Şükür edilesi bir hal yazmak; içinde ve dışında sabır barındırdığından. Neden yazmak üzerine değil de hasbihal etmek istedim; ancak, harfler ve kelimeler bırakmıyor; her biri ayrı düşünce ve duygu çağrıştırmalarına davet ediyorlar. Sonun nereye varacağını bilmeden peşi sıra gidiyorum; belki bir hikmet kırıntısı bulur da duyguları dizginler, düşünceleri düzenlerim umuduyla…

Hadiselerin görünür şekli değil de özü ve öze götüren bakış penceresi, aradığım penceredir. Bulduğumu, tutabildiğimi yazıyor; yazamadıklarım uçup gidiyor veya bir köşede bekliyor. İlim açlığı, hikmet kabızlığı; karavanayı kalemle karıştırmaktan başka bir şey değil yazmak.

Belki bazen kendimden çok bahsediyorum- şimdi olduğu gibi –, belki doğru, belki yanlış… Nihayetinde zihin dağarcığında, kalp kabında ne varsa o dökülür dışarıya; kimi kendinden bir şeyler bulur, kimi boş bulup yüzünü çevirir. Hepsi kabuldür; öyle ya da böyle kelimelerle kalpler arasında köprüler kurulur, yeni yollar açılır veya açılmaz.

Yazar okunmak, takdir edilmek, beğenilmek için mi yazar, yoksa herkese kapalı sadece kendi için mi yazar? Böyle keskin bir soruya keskin bir cevap vermek zor; bazen öyle yazar, bazen böyle, insanız işte, hangi halde tam kararlı kalıyoruz?

Sorular soruları tetikliyor; cevaplar yeni soruları… Sürekli genişleyen kâinat; düşünceler ve duygular niye genişlemesin? Yine sorduk yine genişledik veya daraldık, nasıl bakarsanız öyle; hepiniz özgün ve özgürsünüz…

Ne diyeceğimi, neye sonuçlandıracağımı bilmiyorum; kelimeler önde ben arka sıra gidiyorum. “Ben” korktuğum kelimelerden biri; ben yaptım, ben ettim; sen kimsin “ben”? En kadim soru da bu olsa gerek. Yazarım demek kendine “ben” lik izafe etmek değil mi? Hem yazarlığı okuyucu karar verir veya vermez; sen kim oluyorsun “ben”?

Güzel şeymiş böyle sakin sularda yazmak; kendini zorlamadan, olurluğa bırakarak, tabiiliğin sevkinde yürümek… Bunda sonra böyle mi yapsam; hiç konu belirlemeden harflerin çağrısına uyarak yazmak, bilmiyorum.

Bir oturuşta bir yazı bitirmek, hem de rahatlamak – umarım sizin için de olmuştur- , güzel şey… Bize göre güzel olmayan şeyler de var hayatta, hastalık gibi; ben onlara yakınım şu sıralar – “ben” çekil aradan, bırak yakamı -… Cümle sularda sürüklendim durdum; sayfanın sonunda ne diyeyim; af ve afiyetle geçen ve kelime-i tevhitle biten bir ömür ve sonsuz sürur…

Dualaşmak istedim; kırmayın beni, yedi yaşında çocuğum ben.

  18.01.2010

© 2021 karakalem.net, Hüseyin Eren



© 2000-2021 Karakalem Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel: (0212) 511 7141  GSM: (0543) 904 6015
E-mail: karakalem@karakalem.net
Program & tasarım: Orhan Aykut